GÜNDEM

 
Ekonomi Büyüyor, Tarım Küçülüyor

Büyüme oranı son 3 yılda ortalama yüzde 0.4'te
kalan, 2003 yılında ise yüzde 2.5 oranında
gerileyen tarım sektörünün 2004-2005 sezonunda da negatif büyüme seyri izlemesi bekleniyor. Olumsuz hava koşulları ve yükselen girdi maliyetleri nedeniyle iç piyasadaki fiyatının yükseleceği tahmin edilen tarım ürünlerinin Türkiye'nin 2005'teki tek haneli enflasyon hedefini
olumsuz etkileyeceği, döviz kurlarındaki düşüşün devam etmesi sonucunda tarımsal ürün ihracatında sıkıntı yaşanırken ithalatta artışa neden olacağı ve
tarımın ekonominin büyüme hızını aşağıya çekeceği ifade ediliyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektörünün geçen yılın dördüncü çeyreğinde yüzde 9.6 gibi büyük bir oranda gerilediğini belirterek, "Milli gelirin yüzde 5.9 büyüdüğü bir yılda tarımın küçülmesi, Türkiye'nin kalkınmasını yavaşlatan talihsiz bir gelişmedir. Tarımdaki gerilemenin temelinde hiç şüphesiz tarım ürünleri üretimindeki gerileme var. Tarımsal ürün ekim alanları daralırken, verimler giderek düşüyor. Üretimdeki azalma, Türkiye'nin tarımsal dış ticaretinde açık vermesine yol açtı" diye konuştu. Tarımsal ithalatın azaltılmasını, kaçak ürünlere karşı önlem alınmasını, Doğrudan Gelir Desteği ve prim ödemelerinin zamanında yapılmasını, pazarlama sıkıntısı çekilen ürünlerde ihracat desteği verilmesini isteyen Bayraktar, aksi takdirde tarımın küçülmeye devam edeceğini ileri sürdü.

Politika üretme zamanı
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Yemişçi, Dünya Bankası'nın son 3 yıldır Türk tarımına yönelik uygulamaya koyduğu projelerin 2005'te sona ermesi ile tarımda yeni bir döneme geçileceğini söyledi. Yeni dönemde hükümetin tarımda büyümeyi teşvik edecek politikalar üretmesi gerektiğine değinen Yemişçi, "Büyüme hızındaki düşüşün nedenleri doğal felaketlerde ya da üretim fazlalığında aranmamalıdır. Sorun politika eksikliğindedir. Geçici tedbirlerle devam edilirse büyüme hızı negatife dönebilir. Aralık'ta yapılacak Tarım Şurası, hükümetin tarıma bakışta zihniyet değişikliğini ortaya koyabilir" dedi.

İhracatta rekabet sıkıntısı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Eli Alharal, döviz kurundaki düşüş ve maliyet artışı nedeniyle tarımsal ürünlerde rekabet edemez hale geldiklerini açıkladı. Tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinde ciddi sıkıntı yaşadıklarını anlatan Alharal, kurlardaki düşüş nedeniyle ithalatın cazip hale geldiğini dile getirdi. Alharal, "Tarımda 2004 iyi bir yıl olmayacak. Ancak orta vadede tarımda potansiyelimiz çok yüksek. Bunun için geçici çözümler yerine tarımda milli politika oluşturulmalıdır" dedi.

Günaydın'dan uyarı

Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın ise IMF ve Dünya Bankası politikalarının tarımsal üretimi felç ettiğini söyledi. Günaydın, "Tarım gelir getirici özelliğini yitiriyor. Tarımdaki özelleştirme süreci yıkıcı hale geldi. Tarımsal büyüme negatife döndü. 2004-2005 döneminde büyüme oranı eksi 1 seviyelerine gelecek. Türkiye, 2003'te net tarımsal ürün ithalatçısı oldu. Tarımsal ürün ithalatı artmaya devam edecek" diye konuştu.

Fındıkta fiyat artışı üreticiye yansımayacak


Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem, 8 aylık dönemde Türkiye'nin fındık ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 142 milyon dolar artarak 615 milyon dolara ulaştığını belirterek, sezon sonuna kadar 850 milyon dolarlık ihracat rakamını yakalayacaklarını açıkladı. Yeni sezonda üretimde yüzde 30 düşüş beklediklerini belirten Erdem, fazla üretim sorunu yaşanmayacağını söyledi. Fiskobirlik olarak yeni sezona daha iyi mali kaynaklarla gireceklerini açıklayan Erdem, devletin manevi desteğinin bile ürüne Avrupa pazarlarında güven kazandıracağını vurguladı. Fındığın kilogramının 3 dolar 74 sente yükseldiğini belirten Erdem, fiyatta istikrar sağlanması halinde tüketimin ve ihracatın daha hızlı artacağını söyledi. Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, Türkiye'nin yıllık kabuklu fındık üretiminin 600-650 bin ton olduğunu belirterek, Doğu Karadeniz'de yaşanan olumsuz hava koşullarının üretimde büyük kayıplara yol açacağını söyledi. Üretim düşüşünden dolayı firmaların ürün alımı için yarışacaklarını anlatan Akbaşlı, "İç piyasa ve ihracat fiyatları artacak. Ancak üretimin az olmasından dolayı fiyat artışı üreticiye yansımayacak" dedi.

Maliyetler pamukta üretimi düşürecek
Tariş Pamuk Birliği Başkanı Cavit Ancın, "Bu yıl istediğimiz gibi başladı, ama istediğimiz gibi gitmedi. Pamuk alım fiyatını açıkladığımızda dolar 1 milyon 465 bin lira idi. Bugün 1 milyon 300 bin liraya düştü. 2003 primi hala açıklanmadı. Üretim planlaması yapılması gerekiyor. Toplulaştırma yapılamadı. Stratejik ürünlerle ilgili plan ve program yok" şeklinde konuştu. 2004 yılında ekim alanlarında yüzde 8,5-10 oranında azalma görüleceğini kaydeden Ancın, "Sulama maliyetlerinin yüksekliği pamuk üreticilerinin başka ürünlere yönelmesine neden oluyor. Fiyat politikası ve üretim planlaması yapılmadığı takdirde pamuk üretimi azalmaya devam edecek. Pamuk üretimini geçtiğimiz yıl 616 bin ton tahmin etmiştik. Ancak üretim 450 bin tonda kaldı. Bu yıl miktarın daha da azalmasını bekliyoruz" bilgisini verdi.

Ayçiçek ekim alanında daralma


Trakya Birlik Genel Müdürü Cemalettin Uslu, ayçiçek ekim alanının geçen yıla göre yüzde 10 oranında azaldığını belirterek, "Bu sezon 400 bin hektar alanda ayçiçeği ekileceğini tahmin ediyoruz" dedi. Geçen yıl 600 bin ton ayçiçek üretiminin gerçekleştiğini anlatan Uslu, ancak Türkiye'nin yağlı tohum ihtiyacının 1.5 milyon ton seviyesinde olduğunu ifade etti. Devletin buğdayı desteklemesinin üreticinin ayçiçeğinden kaçmasına yol açtığını belirten Uslu, şöyle konuştu: "Ayçiçeği üreticisinin kazancı buğdaya göre az olduğu zaman, üretici ayçiçeği üretiminden vazgeçiyor. Buğdaya verilen destekler ayçiçeğine de verilmelidir. 2002'de ayçiçeğine 85 bin lira prim ödendi. 2003 yılına ait prim hala açıklanmadı. Ayçiçeği yeterince desteklenmediği için 80'li yıllarda 1 milyon tonu aşan ayçiçeği üretimi neredeyse yarı yarıya düştü. Düşmeye de devam edecek. Ayrıca ithalatın da disiplin altına alınması gerekir. Hasat zamanında ithalat yasaklan-malıdır".

Buğdayda zamansız ithalat sıkıntısı

Polatlı Ziraat Odası Başkanı Muzaffer Türkoğlu, kilogram maliyeti 420 bin lira olan buğdayın şu an 400-450 bin liraya satıldığını söyleyerek, buğday üretim alanlarının küçülmeye devam ettiğine dikkati çekti.. Türkiye'nin yıllık buğday üretiminin 15-16 milyon ton olduğunu dile getiren Türkoğlu, hasat zamanı yapılan ithalatların üreticiyi sıkıntıya soktuğunu belirtti. Türkoğlu, "İthalata sınırlandırma getirilmesi lazım. Geçen yıl hasat zamanı 200-300 bin ton buğday ithal ettiler. Buğday para kazandırmadığı için zahireci buğday depolamaktan vazgeçti" diye konuştu. Geçen yıl 2 milyar dolar civarında tarımsal destek yapıldığını anımsatan Türkoğlu, ancak bu desteğin çoğunun üreticiye gitmediğini söyledi. Türkoğlu, fiyatların maliyet artı kar hesabına göre belirlenmesini, desteklemenin de ürüne yönelik yapılmasını istedi.

Üretici patatesten vazgeçecek


Niğde Ziraat Odası Başkanı Bayram Ali Özdemir, 2003'te 5 milyon 500 bin ton civarında patates üretimi yapıldığını, üretim fazlası binlerce ton patatesin depolarda beklediğini dile getirdi. Özdemir, "190 bin liraya malolan patatesi 70- 80 bin liraya satışa çıkarıyoruz. Ama alıcı yok. Nevşehir, Afyon, Ödemiş, Adapazarı ve İnegöl'deki üretici de aynı durumda. İhracat da yeterli düzeyde değil. Patateste fazla üretim sorununu çözmek amacıyla Patates Birliği kurulmalı, ekim alanları sınırlandırılmalı, üretici yerli tohuma yönlendirilmelidir" dedi. Özdemir, bu yıl patates üretiminin büyük oranda düşeceğini tahmin ettiklerini belirtti.

Pirinçte üretim ve verim artışı

Trakya Çeltik Üreticileri Derneği Başkanı Dr.Gürsel Şimşek, geçen sezon pirinçte son 20 yılın en iyi sezonunu yaşadıklarını söyledi. Şimşek, "Ekim alanları arttı. Su sıkıntısı çekilmedi. Verim yüksek oldu. Türkiye'nin toplam pirinç tüketimi 500 bin ton civarında. Üretim ise 325 bin ton. Aradaki 150-180 bin tonluk açık ithalatla kapatılıyor. Ülke genelinde 750 bin dönümde ekim yapılıyor. Bunu 1 milyon dekara çıkarabilirsek pirinç ihtiyacımızı tamamen yerli üretimle karşılayabiliriz" şeklinde konuştu.

Maliyeti düşük olduğu için fiyatı ucuz olan ithal pirince karşı yerli üreticinin rekabet edemediğini dile getiren Şimşek, "2003'te 342 bin ton pirinç ithal edildi. Üretim de fazlaydı. Fiyatlar 500 bine kadar düştü. Halen 130 bin ton pirinç Toprak Mahsulleri Ofisi'nin elinde. 100 bin ton Mersin Limanı'nda, 75 bin ton da üreticinin elinde pirinç var. TMO stokları ve üreticinin elindeki ürün Temmuz ayına kadar idare eder. Limanda bekleyen ithal ürünün girişine izin verilmemeli. İthalat dengesi kurulmadığı takdirde yükselme eğilimi gösteren çeltik üretiminde azalma görülecektir" bilgisini verdi.

Dövizdeki düşüş tütünü etkiliyor
Yaklaşık 100 bin ton olan 2003 yılı ürününün 63-64 bin tonunu ihracatçının aldığını belirten Ege Tütün ve Tütün Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mahmut Özgener, özel sektör olarak 84 bin tonluk sözleşme yapmalarına rağmen, hava koşulları nedeniyle üretim miktarının yüzde 25 oranında düştüğünü söyledi. Miktarın az olmasına rağmen ürünün kaliteli olduğunu belirten Özgener, "Üretim miktarındaki düşüş siparişler açısından sorun yaratmayacak. Çünkü yurtdışından aldığımız siparişler istikrarlı hale geldi. Ancak üretimdeki düşüş uzun vadede Türk tütüncülüğü için olumsuz sonuçlar doğurabilecek. Aynı zamanda Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesi nedeniyle Türk tütünü pahalılaştı. Dövizdeki düşüşün devam etmesi Türk tütünün geleceği için büyük handikap olacaktır" diye konuştu.

Kayısıda fiyat yükselmesi

Kayısıbirlik Genel Müdürü Serhan Bayhan, olumsuz hava koşulları nedeniyle üretimde yüzde 80 oranında kayıp beklediklerini belirterek, 200 milyon dolarlık gelirden mahrum kalacaklarını bildirdi. İhracattaki olumlu tablonun yeni sezonda da devam edeceğini dile getiren Bayhan, Ağustos-Eylül aylarında açılacak sezonda ürünün tonunun 4 bin dolara kadar çıkacağını ifade etti. Bayhan, katma değeri yüksek ürünlere yönelmeleri halinde yıllık 100 milyon dolarlık ihracatın 500 milyon dolara kadar yükselebileceğini söyledi. Bayhan, "Korkumuz yüksek fiyatların oluşumu ile pazar kaybetmek" dedi. Yeni sezona 25 bin ton stok devredeceğini, üretimin 35 bin tonda kalacağını ifade eden Bayhan, Kayısıbirlik olarak 6 bin ton ürün almayı planladıklarını açıkladı.
Şekerpancarının geleceği


Pankobirlik Genel Müdür Yardımcısı Fahrettin Tan, 1 milyon 700 bin üreticinin faaliyet gösterdiği şekerpancarının geleceğinin şeker fabrikalarının özelleştirme sürecine bağlı olduğunu ifade etti. Türkiye'nin ABD ve Avrupa Birliği ile rekabet edebilecek tek ürününün şekerpancarı olduğunu belirten Tan, "Bu avantajı yanlış özelleştirme ile yitirmemeliyiz. Özelleştirme içinde pancarın ekim garantisi de yer almalıdır" dedi. Geçen sezon, şekerpancarı ekim alanlarının yüzde 27 oranında daraltıldığını, bu sezon ekim alanlarının aynen korunduğunu dile getiren Tan, pancar üretim kotasının 10 milyon 200 bin ton olduğunu söyledi. Tan, alımların başlayacağı Eylül ayında pancara kilogramda 98 bin lira fiyat verileceğini de sözlerine ekledi.

Çayda düşük stok


Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, çayda üretimin yetmeyeceğini, ithalatın da kaçınılmaz olduğunu söyledi. Paliç, şu bilgileri verdi: "2003'te Çaykur 517 bin ton çay aldı. Özel sektörle birlikte toplam 840 bin ton çay alımı gerçekleşti. Ancak Çaykur ve özel sektörün elindeki kuruçay stokları eriyor. Çaykur yeni sezona 30-35 bin ton kuruçay stoğu ile girecek. Hava şartları ve çay kesme programı uygulaması yaş çay rekoltesini 1 milyon 300 bin tonlardan 840 bin tona düşürdü. Eğer kotalar düzenlenmezse ithalatın yolu açılacak". Yaş çay yaprağına kilo başına 620 bin lira fiyat verilmesini isteyen Paliç, "Kalite primi uygulamasının devam etmesi gerekir. Çay artık stoklarından korkulan bir ürün olmaktan çıktı. Rekoltenin düşmesine yol açan düzensiz kesimlere izin verilmemelidir" dedi.
Zeytinyağında rekolte

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, var yılı olan yeni sezonda zeytinyağı rekoltesinin 180-200 bin ton olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Fiyat hakkında konuşmak için erken olduğunu belirten Çetin, "Fiyatı iç ve dış talep ile dış ticaret rejiminin doğru konulması belirleyecek. Zeytinyağı stratejik bir üründür. Ucuzlarsa üretici, pahalı olursa tüketici mağdur olur. Bunu prim sistemi ile dengelemek gerekir. Avrupa ülkelerinde 1 dolar 40 sent olan destekleme primi bizde 10 sent olarak uygulanıyor. Bu primin de yüzde 50'si hala ödenmedi. Kayıtdışı ekonomiyi kayda almanın yolu da primden geçer" diye konuştu.

Hububatta yeni alım hazırlıkları


2002 yılında 4 borsada pilot alımlar yapan, geçen yıl alım yapılan borsa sayısını 8'e çıkaran Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu yıl 16 borsayı daha devreye sokmaya hazırlanıyor. Bu borsalarda TMO, bir alıcı gibi hareket edecek ve ürün fiyatlarının, müdahale düzeyi olarak belirlenen düzeyin altına inmesini önleyecek, fiyatların oluşmasına katkı sağlayacak. TMO, alım için girdiği borsaların çevresindeki işyerlerinde alım yapmayacak. Böylece, ürünün ticaret borsalarına gelmesi, alım-satımın kayda girmesi sağlanacak. Üreticinin ürününü borsaya getirmesini sağlamak amacıyla da yeni teşvikler üzerinde çalışılıyor.

Çiftçinin banka kredisi korkusu
Son yılların en fazla çiftçi kredisinin kullanıldığı 2000 yılından bu yana, çiftçinin Ziraat Bankası'ndan Türk Lirası bazında aldığı kredilerin, faizler düşmesine karşın yüzde 82 oranında azaldığı bildirildi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Konya'nın Meram İlçesi Ziraat Odası Başkanı Mustafa Hepokur, çiftçinin borç yüzünden çok sıkıntı çektiğini, bu nedenle artık "yoğurdu üfleyerek yediğini" söyledi.

Pirinç ithalatına kolaylık getirildi
Pirinç ithalatına "şartlı" kolaylık getirildi. Buna göre belirlenen tarife kontenjanı kadar pirinç, 31 Ağustos 2004 tarihine kadar, düşük gümrük vergisi ile ithal edilebilecek. Bakanlar Kurulu'nun, bazı çeltik ve pirinç türlerinin ithalatında tarife kontenjanı uygulanmasına dair kararına göre tarife kontenjanı miktarı, kontenjanın tamamının tohumluk olmayan "Kavuz içinde bulunan pirinç (çeltik)" olarak tahsis edilmesi durumunda 120 bin ton, kavuzu çıkarılmış (kahverengi) pirinç olarak tahsis edilmesi halinde 96 bin ton, yarı veya tam olarak değirmenden geçirilmiş pirinç (parlatılmış ve perdahlanmış olsun olmasın) olarak tahsis edilmesi durumunda ise 72 bin ton olarak belirlendi.

Belirlenen kontenjan çerçevesinde ithal edilebilecek söz konusu pirinçlerin gümrük vergisi oranları ise kavuz içinde bulunan çeltik için yüzde 32, kavuzu çıkarılmış (kahverengi) pirinç için yüzde 34, yarı veya tam olarak değirmenden geçirilmiş pirinç için de yüzde 43'e çekildi. Söz konusu oranlar, ithalatın belirlenen tarife kontenjanı dışında yapılması durumunda ise sırasıyla yüzde 34, yüzde 36 ve yüzde 45 olarak uygulanıyor.
Kaynak:Dünya Gazetesi

 
Kendinizi Mail listemize ekleyin sitemiz ve sektörle ilgili gelişmelerden sizide haberdar edelim.

 

GÜNDEM

>> Don, sel, kuraklık; tarıma doğa darbesi

>> II. Tarım Şurası

>> 22 Kuruluştan Başbakan Erdoğan'a açık mektup

>> Ekonomi büyüyor, tarım küçülüyor

>> Ulusal Süt Konseyi tasarısı yasalaşmayı bekliyor

>> Tarım, biyoteknoloji ve kalkınma

>> Erozyon

>> İklim değişikliği ozon tabakasını bozuyor


 

ANA SAYFAYA DÖN
 


Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır.
Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.