GÜNDEM

 
Türkiye'nin Ürün Deseni Yanlış

Sarı, ülkeyi yönetenlerin, halkın beslenme anlayışından haberdar olmadığını öne sürerek, "Yanlış destekleme ve korumalarla Türkiye'nin ürün deseni değişiyor ve bilinçsizce oluşturulan ürün deseni Türk halkının ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Türkiye'nin ekilebilir tarım arazilerinin yüzde 77'si buğday, mısır, arpa gibi tarla bitkilerine yani tahıllarla ayrılmış.

Bu ürünlerden de yüksek katma değer elde edemediğimiz ortada. Bu ürünler, zamanında, ülkenin o günkü şartları açısından stratejik olarak yüksek korumalar altına alınmış. GATT anlaşmaları ile bu ürünlerin vergilerini yüzde 182'ye kadar arttırma kararı alınmış. Böyle yüksek korumalarla bu ülkede yaklaşık 30 milyon ton civarında hububat üretilir hale gelmiş, ama bunun karşılığında ürettiğimiz yağlık ayçiçek tohumu en iyi yılında 820 bin ton olmuş.

Çelişkili politika

Ülkenin arazisi belli. Bu arazide ülkenin ihtiyacından fazla ürünler üretiliyor, ihtiyacı karşılamayan ürünler göz ardı ediliyor. Bugün herkes gözünü şekere, fındığa, çaya dikmiş. Bu aysbergin görünen yüzü. öbür tarafta buğday var ki; buğdayın bir kısmı kalitesizlikten yemlik olarak kullanılıyor, bir kısmı da neredeyse yarı fiyatına ihraç ediliyor. Bu büyük bir çelişki. Bir tarafta ihtiyaç fazlası üretimi yarı fiyatına ihraç ediyorsunuz, bir taraftan da asıl ihtiyacımız olan yağlı tohumu üretmiyorsunuz." dedi
Tarımda yaşanan dengesizliklerin gizli gibi görünen sorunu ortaya çıkardığını ifade eden Sarı sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ürünlerine uygulanan farklı koruma oranları, aynı tarlada üretilen iki ürünün birbirine haksız üstünlüğünü yaratan bu uygulamalar, bu yıl kurların düşmesi ve dünya yağlı tohum üretiminde görülen artış nedeniyle iflas etti. Bu noktada şu gerçeğin farkına varmak gerekir: tarım bir bütündür ve liberal ekonomiyi savunuyorsak bütün ürünlerin koruma oranları eşitlenmelidir. Diğer ürünlerin karşısında yağlık tohumlara gelir rekabeti yaratmazsanız üretimin artması mümkün değil. Destekleme prim sistemi de sağlıklı çalışmıyor, geçen yılın primleri bile ödenemedi, önümüzdeki yıl ne kadar, ne zaman verileceği belli değil. Bu yöntem de sağlıklı işlemediği için bu yöntem de üreticiyi teşvik etmekten uzaktır. Sorunun en akılcı çözümü tüm ürünlerdeki koruma oranlarının haksız rekabet yaratmayacak şekilde eşitlenmesi ve nişaştalı ürünleri korumaya dayalı politikalardan vazgeçip, protein ihtiyacını karşılayacak ürünler teşvik edilmelidir. Aksi takdirde 1 milyon ton civarında olan yağlı tohum açığının kapanması mümkün değildir."
"Gerekirse kendimiz üretiriz"
Yağlık tohumların üretimini teşvik edici etkin önlemler alınmayacaksa, sanayicinin sözleşmeli ekim yöntemiyle kendi hammad-desini üretmeye hazır olduğunu Sarı: "Hükümet dolaylı yollardan girdi maliyetlerine müdahale etmesin, tahıllarla yağlı tohumlar arasındaki adaletsiz korumayı kaldırsın, ürünler arasındaki haksız rekabete engel olsun gerekirse kendi hammaddemizi sözleşmeli ekim yöntemiyle kendimiz üretmeye hazırız" diye konuştu.

Faruk Sarı, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği olarak yağlık tohumlar ve bitkisel yağlara uygulanan gümrük vergilerinin düzenlenmesi için Dış Ticaret Müsteşarlığı'na yaptıkları başvurunun dikkate alındığını ve önerdikleri gümrük oranlarına yakın düzenlemelerin Bakanlar Kurulundan çıkmak üzere olduğunu söyledi.

 
Kendinizi Mail listemize ekleyin sitemiz ve sektörle ilgili gelişmelerden sizide haberdar edelim.

 

GÜNDEM

>> Mısır üreticisi fiyattan memnun değil

>> Mısıra prim desteği geliyor

>> Ege pamuğunda fiyat arttı

>> Şekerde pazar savaşı

>> Avrupalı çiftçilerin keyfi kaçtı

>> İhraçlık fındık bulunamıyor

>> Bin köye bin tarımcı

>> Türkiye'nin ürün deseni yanlış


 

ANA SAYFAYA DÖN
 


 

Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır.
Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.