SEKTÖREL

Tarım ve Gıda Paneli Sonuç Raporu-2

Güçlü yanlar
* Biyoteknolojik çalışmalara kaynak oluşturabilecek gen potansiyeline ve kendi genetik kaynaklarını değerlendirerek yeni çeşitler geliştirebilme kapasitesine sahip olması,
* Kirlenmemiş su ve toprak varlığı, * Ekonomik olarak sulanabilir arazi varlığı, * Fındık, incir, kayısı, üzüm gibi türlerde dünya üretiminde söz sahibi olunması, * Geniş alanlarda ve farklı iklim koşullarında organik tarım potansiyelinin varlığı, *Yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli, * Ekolojik koşulların çeşitliliği ve bazı yerlerde yılda 2-3 ürün elde edilebilmesi, *Örtü altı tarım potansiyeli * Coğrafik konum ve yeryüzü yapısı, * Yeniliklere açık genç nüfus varlığı, * Gelişmiş kanatlı hayvan üretim, değerlendirme, pazarlama ve tüketim altyapısı, * Zengin arı koloni varlığı ve bu alanda genetik çeşitliliğin fazlalığı, * Zengin su ürünleri potansiyelinin varlığı, * Pek çok yeni teknolojilerin ve teknik bilginin ülkeye transfer edilmiş olması, * Orman ekosistemlerinin tür ve yapı çeşitliliği ile üretim potansiyeli, * Endemik, tıbbi ve aromatik bitki tür zenginliği, *Yaban hayatı varlığı ve çeşitliliği, * Kurumsal yapıların varlığı,

Zayıf yanları
Nüfus artış hızının yüksekliği ve tarımda çalışan nüfusun fazla olması, *Arazilerin parçalı ve işletmelerin küçük ölçekli oluşu, *Kırsal alanda pazar için üretim düzeyinin düşüklüğü, *Sektörde çalışanların eğitim ve öğretim seviyelerinin düşüklüğü, *Sermaye yetersizliği ve bileşimindeki dengesizlik, *Örgütlenme yetersizliği, *Ürün bazında üretici örgütlerinin eksikliği ve mali yetersizliği, *Veri tabanı yetersizliği, *Gen kaynaklarımızın koruma altına alınmamış olması, *Dünyada üretimde söz sahibi olunan ürünlerde pazar hakimiyeti oluşturulamaması, *Alternatif tarım ürünleri pazarlarının araştırılmasındaki yetersizlik, *Tarımsal üretim değerinde hayvansal üretimin payının düşüklüğü, *Tarımsal politikaların ve ürün fiyatlarının istikrarsızlığı, *Toprak erozyonu ve tarım arazilerinin sanayi ve iskana açılması, *Teknoloji kullanımında dışa bağımlılık, *ArGe yeteneğinin yetersizliği, *Öğretim-ArGe-Uygulama kuruluşları içinde ve arasında işbirliğinin zayıflığı, *Etkin bir tarım ve gıda lobisinin olmaması, *Çayır ve meraların verimsizliği ve bunun kısa sürede giderilemeyecek olması, *Araştırıcılarda sorun çözmeden ziyade sorun tespit etme anlayışının egemenliği, *Hayvan hastalıklarının yaygınlığı ve önlenmesinde yetersiz kalınması, *Su ürünlerinde stok tespitine dayanan bir avcılık yerine rasgele avcılık yapılması ve ihtiyaç fazlası av filosunun olması, *Ormancılıkla ilgili mevzuatın düzenlenmesinde popülist yaklaşımların egemen olması, *Yönetimde merkeziyetçi yapının egemen olması ve katılımcı anlayışa geçilememesi, *Orman köylerinde yaşayan nüfusun, ülkemizin en düşük gelir grubu içinde olması, *Ormanlarda kaliteli odun miktarının azalmış olması, *Tarımla ilgili önemli kanunların çıkarılmamış olması, *Genel tarım ürünleri sigortasındaki yetersizlik, *Her şeyi devletten bekleme anlayışının yaygınlığı, *Tarımsal yayımdaki yetersizlik, *Çoğu hayvanlar ve balık hastalıklarıyla ilgili laboratuvarların yetersizliği, *Girdi kullanımındaki bilinçsizlik, *Denetim alanındaki yetersizlik,

Fırsatlar
*AB ülkelerine ve yakın pazarlara tarım, gıda ve orman ürünleri satabilme olanakları, *Jeopolitik konumumuz, *Nüfusumuzun beslenme zorunluluğu, *AB altıncı çerçeve programı, *Ekonomik olarak sulamaya açılabilecek arazi varlığı, *GAP Projesi ve bölgesel kalkınma projelerinin varlığı, *Uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi, *Teknolojiden geçmemiş ürün payının yüksekliği, *Tüketici bilincinin gelişiyor olması, *Tarım sektöründeki dağınık yapının toparlanmaya başlaması, *Sektörde bilişim ve mobilişim teknolojilerinin gerçekleşmesi, * "Tarım Paydaşları Ağının" kurulması ve işbirliğinin gelişmeye başlaması, *Özel sektör, kamu ve üniversite arasında daha etkin bir koordinasyon, *Sürdürülebilir çevre, tarım, gıda, su ürünleri ve ormancılık yönetimi bakımından uluslararası sözleşmelerle taahhütlere girilmiş olunması, *Dayanışmacı sosyal yapının varlığı,

Tehditler
*Jeopolitik konumumuz, *Uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi, *Teknolojiden geçmemiş ürün payının yüksekliği, *Kırsal kesimden şehre plansız göç, *Alıcı ortamlarda meydana gelmeye başlayan kirlilik, *Denizlerde özellikle de Karadeniz'deki kirlilik, *İklim değişikliği ve kuraklıklar, *Siyasal etkiler, baskılar, yönlendirmeler, *Sektörde risklerin yüksek olması, *Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı ve toprak erozyonu, *Orman yangınları riskinin artması, *Gen kaynaklarımızın patentlenmemiş olması, *Kimyasal ve biyolojik silah alanındaki gelişmeler, *Teknolojide dışa bağımlılığın artması, *Kayıt dışı ekonomik faaliyetler,

Temel eğilimler
Küreselleşme olgusu içerisinde, çok uluslu tekellerin güç kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerindeki hakimiyet kurma istekleri, bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Bu bağlamda önümüzdeki yirmi yıl içinde olması beklenen gelişmeleri aşağıdaki maddeler halinde özetlemek mümkündür:

*Önemli bazı bitki, hayvan ve mikroorganizmaların genetik şifreleri çözümlenecek, genetik orijinleri tanımlanacak, gen fonksiyonları belirlenecek, önemli genler klonlanacak, biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklı yüksek verimli ve kaliteli üretime yönelik iyileştirmeler yapılacak;
*Genetik transformasyon ve üreme teknolojileri geliştirilerek özel gereksinimler için endüstriyel ürünlerle temel işlev gören iyileştirilmiş bitki, hayvan ve mikroorganizmalar geliştirilecek,
*Nanoteknolojiler uygulanacak, üretimde robotlar kullanılacak, *Bazı bitkileri kullanarak antibody ve antijen üretilecek, bitkisel aşılarla insan ve hayvan hastalıklarıyla mücadele kolaylaşacak, *Beslenme alışkanlıkları ve kültürü değişecek, *Ürünler bazında ülkeler özelleşecek, kalite ve marka bilinci yaygınlaşacak, *Küresel ısınmayla artan güneş enerjisi kullanılabilir enerji formuna dönüştürülebilecek, *Gelişmekte olan ülkelerde su ve toprak ilişkileri gündemin ilk sıralarına oturacak, su ve toprak kaynaklarının etkin kullanımı artacak, çevre kirliliği önemli boyutlara çıkabilecek, *Tamamlayıcı tıp ve vejeteryanlığın artışı ile tıbbi ve ıtri bitkilerde atılımlar olabilecek, *Ekonomik ve siyasi paktların tarıma ve ürün ticaretine yaklaşımları belirleyici olacak, *Su ürünleri üretimi artacak, deniz ve iç sulardan üretimde daha fazla yararlanılacak, *Her ülke kendi ekolojik şartlarına uygun yerli türleri, gelişen teknolojiden faydalanarak kültüre alma gayreti içerisine girecek, *Tüm süreçlerde bilişim ve mobilişim teknolojileri önemli ve etkili rol oynayacak, *Tarımsal üretimin önemli bir kısmı gelişmiş ülkelerden diğer ülkelere kayacak, *Yerel mutfak kültürlerinin uluslararası gıda güvenliği standartlarında yerel ve uluslararası pazarlarda markalaşması fırsatı doğacak, *Organik tarım bir grup tüketicinin talebini karşılamak amacıyla daha fazla gelişecek,
*Hayvan refahı ve hayvan hakları güvence altına alınacak, *Fosil enerjiye seçenek olarak, bitki türlerinden enerji elde etmek için çalışılacak, *Soya, mısır gibi hammaddelerin önemi ve üretimleri giderek artacak, *Kimyasal kökenli girdilerin yapıları biyolojik kökenli olanlara doğru değişecek, *Ürün çeşitliliği ile fonksiyonel gıdaların talep ve tüketimleri artacak, *Biyopreperatlar, çevre dostu mücadele teknolojileri geliştirilerek kullanılacak, *İç ve dış karantina tedbirleri daha etkin hale getirilecek, *Kanatlı üretimi etkinlik kazanacak, yerde yetiştirme teşvik edilecek, ürünlerde antibiyotik, ilaç, çevreden kaynaklanan etkenlere ait kalıntı analizleri önem kazanacak, *Besin maddelerinin nitelikleri hızla belirlenebilecek ve besinlerin nitelik ve sağlığa uygunluğu ve kalite yönetimi ön plana çıkacak, *Kırmızı et talebi yükselecek, et üretimi için alternatif kaynaklar aranacak, ekstansif üretime uygun alanların değerlendirilmesi çabaları yoğunlaşacak, yerli genotiplerin muhafazası ve bunlardan yararlanma önem kazanacak, *Klasik ıslah yerine alternatif ıslah çalışmaları ağırlık kazanacak, fakat bu durum klasik ıslah uygulamalarını etkin hale getirecek çalışmaları engellemeyecek, *Tatlı su kaynakları üzerinde uluslararası baskılar artacak, *Gıda endüstrisinde ısıl işlem gibi geleneksel teknolojilerin yerine besin elamanlarını daha az tahrip eden çevre dostu teknolojiler kullanılacak, *Biyolojik olarak parçalanabilir ambalaj materyalleri sentetik olanlarla yer değiştirecek, *Tarımsal ürünler dolayısıyla gıdalar daha az hacimde daha yüksek besleyici değerde üretilebilecek, endüstriyel üretimlerde konsantre ürünler geliştirilebilecek, *Akıllı mutfak donanımlarının kullanımı yaygınlaşacak ve bunun, gıdaların hazırlanış biçimleri üzerinde etkisi olacak, *Fermente gıdaların, yüksek reaksiyon hızına sahip modifiye enzimler kullanılması yoluyla, kısa sürelerde elde edilmesini sağlayan teknolojiler yaygın olarak kullanılacak, *Gıdaların hijyenik kalitesi, işlenmesi, sınıflandırılması ve paketlenmesinde, biyosensörler ve çok amaçlı enzimlerden yaygın ve etkin bir biçimde yararlanılacak, *Üretim ortamında virüs, bakteri, parazit, kimyasal atık ve kalıntıların varlığını belirleyen teknolojiler geliştirilecek, *Hasat öncesi, hasat ve hasat sonu teknolojileri geliştirilecek, üretimden tüketime ürün kayıpları düşecek, *Ahşap ürünlerinin kullanım ömrü uzatılacak ve yeniden kullanım oranları yükseltilecek, *Ormanların korunması için ayrılan uluslararası kaynaklar artırılacak, *Terk edilen tarım alanları yeniden ormana dönüşecek, *Kent ormancılığı, sosyal ormancılık ve karma sistemler önem kazanacak, *Entansif kültüre dayanan tarımsal ormancılığın önemi artacak, *Ticarette odun hammaddesinin sertifikasyonu konusunda uluslararası anlaşma sağlanabilecek; ülkelerin odun ürünü pazarlama politikaları değişecek, ülkemiz çevre ülkelerden bugünkü kadar kolay odun hammaddesi ithali olanağı bulamayacaktır.

Gelecek vizyonu ve hedefler
Dünyadaki muhtemel gelişmeler, ülkemizin mevcut durumu ve gelişme potansiyeli dikkate alınarak, tarım ve gıda faaliyet alanına ilişkin 2023 yılı vizyonu;
"Bilime ve modern teknolojilere dayalı olarak; *toplumun sağlıklı beslenmesini, gereksinimlerini yeterli nicelik ve nitelikte karşılayabilen, *biyolojik çeşitliliğini koruyan ve toplumsal yarara dönüştürebilen, *ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan sürdürülebilir, *verimliliği artan tarım ve tarımsal sanayiinin de katkısıyla, uluslararası alanda rekabet edebilen gelişmiş bir Türkiye." olarak belirlenmiştir.

Belirlenen vizyonun gerçekleştirilebilmesi için gerçekleştirilmesi gereken sosyo-ekonomik hedefler ise şunlardır:
*Yeterli ve dengeli beslenme ile endüstriyel kullanımlar için uygun nitelik ve nicelikte ürün üretme ve ürettirme, *Gen kaynaklarını moleküler düzeyde tanımlama, muhafaza ve ekonomik faydaya dönüştürme, *Doğal bitki ve hayvan stoklarını takviye, koruma ve etkin kullanma, *Doğal ve genetik kaynakların envanteri, tescili ve belgelendirilmesi, patenti, fikri mülkiyet haklarının korunması, pazarlanması ve etkin kullanımı, *Modern biyoteknoloji ve klasik ıslahın koordinasyonu ile farklı ekosistemler için genotip geliştirme ve bunlardan ekonomik fayda yaratma, *Bitkisel yağ ve yem hammadde açığını kapatma, *Meraların miktar ve kalitesini artırma, sürdürülebilir otlatma, *Yeterli ve kaliteli fide, fidan, tohumluk ve damızlık materyal üretme, *Tıbbi-aromatik bitki, ekstrakt (özüt) ve etken madde üretme, *Su ve toprak kaynaklarını etkin kullanma ve erozyonun önlenmesi, *Geleneksel, fonksiyonel gıda, el sanatları ve turistik amaçlı ürünler üretme ve tanıtma, *Tarımsal üretim değerinde hayvancılığın payının artırılması, *Hayvancılıkta verimliliğin artırılması, hastalıklarla etkin mücadele, *Su ürünleri üretimini ve tüketimde işlenmiş ürünlerin payını artırma, *Orman ve fonksiyonlarının muhafazası, geliştirilmesi, *Yangın ve doğal zararlara dayanıklı orman yapıları, *Kuraklığa dirençli ürün tipi, üretim deseni ve üretim yapıları, *Tarımda mekanizasyon düzeyini artırma, yeni ekipman geliştirme ve verimli kullanma, *Rüzgar, güneş, jeotermal vb. doğal enerji kaynaklarını kullanma ve yaygınlaştırma, *Tüm ürünlerde depolama kayıplarını azaltma, uygun depo sayı ve kapasitesini artırma, *Doğru, güncel, eksiksiz ve izlenebilir kayıt düzeni, envanter ve veri tabanı, *Etkin finans kurumları ve yaygın sigorta, *Uluslararası rekabet edebilecek çeşit, kalite, markalı üretim ve standardizasyon, *Gıda ve çevre güvenliği açısından girdi kullanımının etkin ve yaygın denetimi, *Etkin ve yaygın danışmanlık, akreditasyon ve belgelendirme,
*ArGe kuruluşları ile uygulayıcılar arasında işbirliği, *Toplam nüfus içerisinde payı % 10'un altında olan tarımla uğraşan nüfus, *Üreticilerin % 50'sinin ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim seviyesine ulaştırılması, *Akredite yüksek öğrenim, branşlaşmış ara eleman ve çiftçinin bulunduğu yerde etkin eğitimi, çalışanların gıda güvenliği ve güvenilirliği alanında eğitimi ve sertifikalandırma, *Gelişmiş üretici ve tüketici bilinci, *Asgari yeter geliri sağlayacak büyüklükte tarım işletmeleri, *Tarım toprakları ve su kaynaklarının amaç dışı kullanılmaması, *Yaygın ve etkin örgütlenme, *Pazara dönük kaliteli üretimi sağlayabilen ürün bazında etkili üretici ve gıda örgütleri, *Etkin ve verimli kamu yönetimi, *Tüm sektörde çalışan personelin sosyal güvencesini sağlama, *Av filosunu uluslararası sulardan da yararlandırma, *Özellikle Karadeniz'deki stokların ıslahı ve komşu ülkelerle müşterek yönetimi, *Balık çiftliklerini açık denize çekme, *Kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi, *Patentli üretim, *Orman rejimi içindeki alanlarda, yoğun kültür yöntemleri ile hızlı gelişen türlerin ağaçlandırılmasına elverişli alanların tespiti ve bu kategori ağaçlandırmaların teşviki, *Orman alanlarında işlevsel temele dayalı üretim, koruyan ve korunan alanlar, *Orman ekosistemlerinde odun dışı orman ürünleri üretiminin planlanması, teşviki ve önemli bitkilerin kültüre alınması, *Yaban hayatının planlanması ve geliştirilmesi.

Öncelikli Teknolojik Faaliyet Konuları
Tarım ve gıda alanına ilişkin belirlenen vizyon ve bu vizyona ulaşmak için gerekli olan hedefler bağlamında, önümüzdeki 20 yıllık süreçte, belirli teknolojik faaliyet konularına önemle öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 9 teknolojik faaliyet konusu belirlenmiştir:

1. Klasik ıslah ve biyoteknolojinin kombinasyonu ile yeni genotipler geliştirme
Türkiye gerek ekolojik koşullarının uygunluğu ve zengin genetik kaynaklarının varlığı gerekse nüfusunun önemli bir kısmının tarımla uğraşıyor olması açısından, sürdürülebilir tarım tekniklerinin yanında modern biyoteknolojinin de her yönünden yararlanarak tarımda verimliliğini artırmak zorundadır. Moleküler ıslah yöntemleri, in vitro ve in vivo embriyo üretimi, embriyo transferi ve haploidi gibi doku kültürü teknikleri klasik ıslah sürecini önemli ölçüde kısaltabilmektedir. Bu bağlamda, klasik ıslah ve moleküler biyoteknolojinin kombinasyonu ile yeni genotiplerin geliştirilmesi zorunludur. Klasik ıslah yöntemleriyle üretim materyallerinde belirli bir mesafe almış olan ülkemizde mevcut materyalle üretim yeterli bulunmadığı için dışarıdan önemli miktarda tohum, tohumluk, fide, fidan ve damızlık materyal alınmaktadır. Belirtilen hedeflere yönelik çalışılmadığı taktirde gelecekte bu dışa bağımlılık artarak devam edecektir. Bu itibarla, Türkiye bir taraftan moleküler biyoloji ve transgeniklerle ilgili insan kaynaklarını ve temel araştırma altyapısını geliştirirken, ağırlıklı olarak da moleküler ıslah konusuna eğilmeli ve öncelikle Türkiye için önemli ürünlerde yüksek verim ve kalite, stres koşullarına dayanıklılık gibi özgün konularda ıslah hedeflerine yönelik projeler yürütülmelidir.

2. Tohum, tohumluk, fide, fidan ve damızlık üretimi
Tohumluk ve damızlık üretimi bitkisel ve hayvansal üretimde kullanılacak başlangıç materyali için gerekli ve vazgeçilemezdir. Tarımdaki hiçbir girdi ve uygulama tohumluk, fide, fidan ve damızlıkta var olan kötü özellikleri ortadan kaldıramaz. Geliştirilen tüm çeşitlerin pratiğe aktarılması ve yaygınlaştırılması, ancak uygun bir tohumluk üretim programı ile mümkündür. Kaliteli genetik materyal kullanımı bir yandan verimliliğin artmasına neden olurken, diğer yandan da gıda sektöründe ihtiyaç duyulan materyal açısından önemlidir. Bu materyalin yerli kaynaklarla temininde ülkemiz oldukça geri seviyelerdedir, dışa bağımlıdır ve bu durum Türk tarımı için bugün ve gelecekte en önemli darboğazdır.

3. Gen kaynaklarının karakterizasyonu ve muhafazası
Ülkemizdeki gen kaynaklarının tanımlanıp, tescil edilmemiş olması, bunların korunmalarını zorlaştırmakta, yurtdışına götürülerek başka ülkeler adına tescil edilmeleri, Türkiye'de ıslah amaçlı kullanılamamaları bunların ekonomik faydaya dönüştürülmelerini engellemektedir. Ülkemiz en avantajlı olduğu bir alanda bu kaynaklarından fayda elde edemediği gibi, yüksek verimli üretim materyallerini dışardan temin etmek ve ciddi miktarlarda döviz harcamak, stratejik ürünlerde dışa bağımlılık gibi bir durumla karşı karşıya kalmaktadır. Çeşitli nedenlerle ekolojideki değişimler ve toplumsal bilincin yetersizliği nedeniyle sadece ülkemizin değil insanlığın bir hazinesi olan gen kaynakları hızla yitirilmektedir. Yeni geliştirilen yüksek nitelikli çeşit ve hibritlerin kullanımının yaygınlaşması ile geçmişten günümüze kadar intikal eden populasyon ve yerel çeşitlerin hızla kaybolması sonucu ıslah çalışmalarında kullanılan genetik varyasyon daralmakta, bu da gelecekte yeni çeşitlerin geliştirilmesinde büyük bir risk oluşturmaktadır. Halen ülkemizde önemli sayıda toplanmış örnekler olmasına rağmen bunların depolama koşullarına bağlı olarak canlılıkları hızla kaybolmaktadır. Menemen'de bulunan ulusal gen bankasının personel eksikliği ve finansal sorunları nedeniyle örneklerin yenilenmesi ve canlılık testlerinin yürütülmesi sağlıklı olarak yapılamamaktadır. Bu açıdan yedekleme amaçlı ulusal ikinci bir gen bankasının kurulması, bölgesel kolleksiyon bahçelerinin oluşturulması hayati önem taşımaktadır.

4. İşlenmiş ürün çeşitliliği, gıda işleme yöntem ve süreçleri
Türk gıda sektörü ürün çeşitliliğini artırarak ve kendine özgü geleneksel ürünler için endüstriyel yöntem ve süreçler geliştirerek iyi bir çıkış trendi yakalayabilir. Aynı şekilde organik tarım ürünlerini işleyen, hastalıklara karşı direnci artıran, form koruyucu, metabolik faaliyetleri düzenleyici, tedaviye yardımcı, bağışıklık kazandırıcı vb. özel işlevleri olan fonksiyonel gıdalar geliştirerek, farklı yaş grupları ve beslenme alışkanlıklarına uygun gıda çeşitliğini sağlayarak, en az işlemle tüketime sunulabilen gıdalar geliştirerek, yapay ambalaj, katkı maddesi ve yardımcı maddelerin alternatifi doğal maddeleri üreterek, pazar payı ve rekabet gücünü artırarak bir sıçrama yapabilir. Özellikle balık, sebze, meyve vb. ürünlerden sağlıklı, işlenmiş, servise hazır, ya da basit işlemlerden sonra servis edilebilir ürünler üreterek katma değer sağlamak, tüketiciye alternatif ürünler sunmak, kalite güvencesi sağlamak, zamandan tasarruf sağlamak, tüketim talepleri giderek değişen iç ve dış pazar açısından önemli avantajlar sağlayabilir.

5. Gıda güvenliği ve güvenilirliği
Günümüzde, Türk Gıda Sektörünün önemli sorunları arasında gıda kalitesi ve kalite yönetim sistemlerinin oturmamış olması birinci sırada gelmektedir. Bu durum özellikle dış satımda sektörü ciddi sıkıntılara sokmaktadır. Türkiye'nin ekolojik avantajlarından kaynaklanan ürün çeşitliliği ve kalitesini ekonomik anlamda değerlendirmesi için; işleme, ambalajlama, muhafaza süreçleri ile gıda kalite ve kalite yönetim sistemlerinin geliştirilmesine ve yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır. Ayrıca gıdalardan kaynaklanan sağlık risklerinin azaltılması, toplumun yeterli ve dengeli beslenmesi, ürün kalitesinin güvence altına alınması ve tüketici haklarının korunması için bu bir zorunluluktur. Genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların (GDO) uzun dönemde insan sağlığı üzerinde yaratacağı problemler konusunda yeterli bilgi yoktur. Bu maddelerin ve mamul gıdaların ülkemize girmesini engellemek için bilgi birikimi sağlayacak temel araştırmalara gereksinim vardır. Ayrıca bu konularda çalışacak nitelikli eleman eksikliği söz konusudur. Bu elemanların yetiştirilmesine yönelik programlar geliştirilmelidir (insan kaynakları). Gıda güvenliği ve güvenilirliği konusunda gelişmiş ülkeler ve AB ülkeleri altyapısını tamamlamış durumdadır. Ülkemizde ArGe altyapısından tüketici eğitimine kadar kalite ve kalite yönetim sistemleri konusunda ciddi destek programları yürütülmelidir.

6. Tarım, orman, gıda ve su ürünlerinde araç, gereç, ve yapılar ile üretim sistemlerinin geliştirilmesi
Ülkemizde tarım, gıda, ormancılık ve su ürünleri alanlarında ürün kayıpları önemli düzeydedir. Bu kayıplar bakım, hasat, taşıma, muhafaza, işleme ve hatta tüketim aşamalarında meydana gelmektedir. Kayıpların ülke ekonomisine maliyeti çok yüksek düzeydedir. Bunların azaltılması için üretimden tüketime kadar geçen süreçte, koşulların optimizasyonu, üst düzeyde mekanizasyonu bir zorunluluktur.
Bu bağlamda Türkiye gelişen teknolojiye paralel olarak makine, alet, ekipman ve her türlü donanımın temininde dışa bağımlılığını azaltmak; toprak işleme, gübreleme, ekim, dikim, bakım, söküm, hasat, muhafaza, ambalajlama ve pazara hazırlama işlemlerini hızlandırmak, maliyetleri düşürmek, su kaybını ve erozyonu önlemek, ürün ve enerji kayıplarını azaltmak, işgücü ve zaman tasarrufu sağlamak; tarım, orman, su ürünleri ve gıda alanında otomasyonu gerçekleştirerek, canlı güç kaynaklarının güvenli ve rahat çalışmalarını sağlayarak, ürün kalitesini en üst düzeyde koruyarak pazar taleplerine doğru şekilde cevap vererek rekabet şansını artırmak zorundadır. Ayrıca tarımsal savaşımın etkinliğini artırmak, ilaç kullanımını azaltmak, savaşım maliyetini düşürmek, alternatif savaşım yöntemlerinin kullanımını yaygınlaştırmak, agro-ekosistemi ve orman ekolojisini korumak gelecekteki üretim ve yaşam kalitesi açısından kaçınılmaz gereklerdir.

7. Koruma, kontrol ve tedavi teknikleri ile hastalık-zaralılarla savaşım ve entegre mücadeleyi etkinleştirme
Önemli problemlerimiz arasında yer alan insan, hayvan ve bitki sağlığını yeterince koruyamamaktan kaynaklanan sorunlarımızın çözümü için, bitki ve hayvan hastalıklarının, zararlıların erken ve hızlı teşhisi ile zamanında müdahalesine imkan sağlayan, ülke dışından gelebilecek hastalıkları ve ülke içindeki bölgesel yayılmaları önleyen, koruma ve tedavi amaçlı ilaç vb. maddelerin fazla kullanımını engelleyen yöntem ve teknolojilere ihtiyaç vardır. Bu amaçla, sağlık koruma ve aşılama önlemleri geliştirmek, aşılamada etkinlik ve kolaylık sağlamak, aşı çeşitliliği yerine kombine aşılar kullanmak ve geliştirmek; gerek canlılar, gerekse çevre açısından en az yan etkisi olan preparatları geliştirerek kullanmak, mümkün olduğunca katkı ve dolgu maddelerini yerel kaynaklardan sağlamak, kalıntı bırakmayan, kısa sürede parçalanan ve ürünlere geçmeyen ilaçlar üretmek çözülmesi gereken önemli teknolojik sorunlar arasında yer almaktadır.

8. Doğal kaynak ve yaban hayatının değerlendirilmesi ve geliştirilmesi
Türkiye üç bin kadarı endemik 10 bin civarındaki bitki türü ile dünyanın en zengin bitki çeşitliliğine sahip ülkelerinden birisidir. Bu türlerin ekonomik öneme sahip olanlarından sürdürebilirlik kavramı içerisinde yararlanılması hem üreticilerimize alternatif ürünler kazandıracak, hem de fakir dağ ve orman köylülerine önemli gelir kaynağı oluşturacaktır. Halen doğadan toplanan 400-500 civarındaki bitki türünden bir kısmı değişik amaçlarla yurt içinde kullanılmakta ve bir kısmı da ihraç edilmektedir. Toplama baskısı yanında bitkilerin yetiştiği ekosistemler üzerindeki çeşitli baskılar sonucu, bir kısmının nesli tehlikeye girmektedir. Bu türlerin kültüre alınması ekonomik yararlanmayı sürekli hale getirecektir. Bu meyanda çayır ve meralarımızın vasıflarının iyileştirilmesi, otlatma kapasitelerinin geliştirilmesi hayvancılıkta yem ihtiyacının karşılanmasına önemli katkılar sağlayacaktır.

Ülkemiz av ve yaban hayatı ile su ürünleri bakımından da zengindir. Bu canlıların, sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde üremelerini kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alınarak ekonomiye kazandırılması, Türkiye için dikkate değer kaynaklar yaratma potansiyeline sahiptir.

Ülkemiz oldukça zengin jeotermal enerji kaynaklarına sahiptir. Bu kaynaklardan çeşitli şekillerde yararlanma yanında özellikle seraların ısıtılmasında kullanımı ile bu kaynakların bulunduğu yörelerde seracılıkta ve örtü altı sebze ve süs bitkileri, hatta bodur meyve tipleri yetiştirilmesinde büyük sıçramalar sağlanacaktır. Halen başlamış olan bu çalışmaların %50 nin üzerine çıkartılması ekonomimize büyük bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca her türlü tarımsal ve kentsel atıkların geriye dönüşüm yolu ile tarımda kullanılması hem çevre koruma açısından hem de ekonomik yönden önemli yararlar sağlayacaktır.

9. Tarım ve ormancılıkta uzaktan algılama ve erken uyarı sistemleri ile bilişim teknolojilerinin geliştirilerek yaygınlaştırılması
Bilindiği gibi, bilgisayar ortamında veri ve bilgi üretme; ülke içinde ve dışında çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından üretilen bilgilere erişebilme; üretilen veri ve bilgileri çeşitli amaçlarla işleme ve yaygınlaştırma son yıllarda ülkemizde de gelişen bir olgudur. Bu amaçla kullanılabilecek ve/veya kullanılmakta olan yazılımlar, çoğunlukla başka ülkelerde geliştirilmiştir. Oysa, tarım ve ormancılık, gerek yapısal özellikleri ve gerekse sorunları, büyük ölçüde ekolojik koşulları başta olmak üzere yerel koşullara göre değişmektedir. Ayrıca, ormancılık ve kısmen de meyvecilik gibi sektör ve alt sektörlerde, uygulamaların yol açabileceği her türlü gelişme göreceli olarak daha uzun zamanlarda ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenlerle, ülkemizde de söz konusu amacın gerçekleştirilmesi için bu koşullara uygun yazılımların geliştirilmesi ve giderek de gerekli "altlıkların" (harita, erken uyarı sistemleri vb) oluşturulması gerekmektedir. Ülkemizde, bu amaçlarla kullanılabilecek alt yapı yeterli düzeydedir. Yetersiz olan ve geliştirilmesi gereken ise başta politika ve strateji üretme, planlama, yönlendirme ve izleme işlevini gören kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere işletmelerin yaygın olarak kullanabilecekleri ülkesel, yerel, sektörel ve alt sektörel düzlemlerde uygun içeriğe, kapsama (ya da ölçeğe) ve işleyişe sahip kayıt, envanter, veri tabanı gibi bilişim sistemleri ve yazılımlardır. Bu nedenle, kamu araştırma kuruluşları ile üniversitelerin yanı sıra özel kişi ve kuruluşların bu yoksunlukların ve/veya yetersizliklerin giderilmesine yönelik girişimlerinin desteklenmesi; kamu, üniversite ve özel kurum ve kuruluşlar arasında tasarım, alt yapı varlıklarının (personel, araç-gereç, bilgi, tesis vb) ortak kullanılmasına da olanak verebilecek işlevsel işbölümü ve işbirliği ortamlarının yaratılması ve kurumsallaştırılması zorunlu olmaktadır.

Sonuç
Çok geniş bir faaliyet alanını kapsayan bu çalışmada, tarım, orman, gıda ve su ürünleri alanına ilişkin dünyadaki gelişmeler, Türkiye'nin bu alanlara ilişkin güçlü ve zayıf yanları, geleceğe ilişkin tehdit ve fırsatların neler olduğu belirlenmiş; önümüzdeki 20 yıllık süreçte, tarım ve gıda konusunda teknolojik olarak neler yapmamız gerektiği ortaya konmuştur. Tarım ve gıda konusunda gelişme potansiyeline sahip ülkemizde gelecekte iddia sahibi olabilmemiz için, belirlenen vizyon ve hedefleri iyi özümsememiz, tehdit olacak unsurları bertaraf edecek çalışmaları başlatmamız, fırsat olacak konularda güçlü olmamız için sistematik çalışmalar yapmamız gerekmektedir. Vizyon ve hedefler kapsamında belirlenen 9 teknoloji faaliyet konusu, kamu, özel kuruluşlar ve akademi çevrelerince dikkate alınmalı, bu kapsamda önerilen yasal, finansal, altyapı gibi çalışmalar bütünlük içerisinde gerçekleştirilmelidir.
Tarım ve Gıda faaliyet alanında önümüzdeki 20 yıla ilişkin yapılan tespitler, belirlenen vizyon ve hedefler mutlak doğrular değildir. Alanlarında temayüz etmiş uzman kişilerce hazırlanan bu çalışmanın faydalı olabilmesi için, başta siyasiler olmak üzere diğer ilgili tarafların bu çalışmaya inanması şarttır. Ayrıca öngörü çalışmalarının doğası gereği bu çalışmanın belirli zaman aralıklarında tekrarlanarak hedefler güncellenmelidir.

Kendinizi Mail listemize ekleyin sitemiz ve sektörle ilgili gelişmelerden sizide haberdar edelim.

 

SEKTÖREL

>> Tarım ve gıda paneli sonuç raporu-2

>> TUSİAD tarım kurulu raporu

>> Dünya pazarında meyve üretiminde süreklilik ve istikrarın anlamı

>> Çanakkale'de siklamen yetiştiriciliği

>> Deveci armudu

>> Fruit Logistica fuarı

>> İpek böcekçiliği

>> İş Bankası zeytin pazarına ağırlığını koydu


 
ANA SAYFAYA DÖN
 

 

Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır.
Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.