SEKTÖREL
Dünya
Pazarında Türk Narenciyesi
Dünyada her sektörde olduğu gibi taze meyve sebze
sektöründe de rekabet gitgide artmak-tadır. Yeni teknoloji ve
yöntemler üretim miktar-larının artmasını, lojistik olarak ürünlerin
uzak mesafelere gönderilmesini mümkün kılarken yeni pazarların
oluşumu aynı hızda gerçekleş-memektedir. Bu gün Türk narenciyesinin
dün-yadaki en büyük rakipleri Amerika, İspanya, Yu-nanistan, İsrail,
Fas, Mısır, Taiwan, Çin gibi narenciye üretimi ve ihracatı yapan
ülkelerdir. Dünya pazarına rakiplerimizle boy ölçüşebi-leceğimiz
kalitede ürün sunabilmenin tek yolu, narenciyenin üretimi, paketlenmesi
ve pazar-lanması sürecindeki her aşamada en yüksek kaliteyi yakalamaktır.
Bu üç aşamanın herhangi birinde problem olması Türk narenciyesinin
dünya pazarındaki konumunu ve rekabet şansını ciddi ölçülerde
zedeleyecektir.
Türkiye'deki narenciye üretiminin dünyadaki konumuna diğer üretim
yapan ülkelere kıyasla baktığımızda maalesef gelecek için umut
vaat eden bir tabloyla karşılaşmıyoruz. Üretim kalite-miz diğer
ülkelere kıyasla yeterince artmazken maliyetlerimiz ve fiyatlarımız
her sene artıyor. Dünya pazarına sunduğumuz kendimize özgü bir
çeşidimiz yok. En büyük eksikliklerimizden biri yeni çeşitlerin
bulunması, araştırılması ve adaptasyonuyla ilgili çalışmaların
yok denecek kadar az olması. Türk narenciyesinin dünya pazarında
rekabet edebilmesi için öncelikle üretim kalitemizi hızla yükseltmemiz
ve kendi-mize has yeni çeşitler geliştirmemiz gerek-mektedir.
Tabii bunların gerçekleşmesi ancak dünya çapında arastırmaların
takıp edilmesi ve bu verilere dayanarak üretimin dünyadaki yeni-liklere
ve trendlere göre planlanarak yapılma-sıyla gerçekleşebilir. Araştırmasız
ve planla-masız gerçekleşen üretim artısını olumlu bir gelişme
olarak nitelendirmek yanlış olur. Önemli olan üretimde, dünya
pazarında rekabet edebi-lecek kalitede meyve miktarının ve çeşitlerinin
artmasıdır.
Narenciyenin paketlenme aşaması ürünün varış kalitesi ve raf
ömrü açısından çok büyük önem taşır. Üretimde olduğu gibi, Türk
narenciyesinin dünya standartlarında paketlenebilmesi ancak dünyada
bu konuyla ilgili sürekli değişen ve gelişen teknoloji ve yöntemleri
izleyip uygula-makla mümkündür. Ülkemizdeki eksikliklerden biri
bu konuyla ilgili (araştırma ve uygulama) yeterli bilgi ve tecrübeye
sahip kişilerin olmama-sıdır.
Türk narenciyesinin dünya pazarında şu andaki ve potansiyel konumuna
bakmak istediğimizde pazarları ayrı gruplar içerisinde değerlendirmek
daha doğru olacaktır. Çünkü her pazarın kendine has zevkleri (tat,
ambalaj, dış görünüm vs.), zaman talepleri ve birbirinden farklı
bir çok realiteleri (lojistik, depolama olanakları, ekonomik gerçekler
vs.) olduğunu görüyoruz. Bu noktadan yola çıkarak Türk narenciyesi
için potansiyel pazarları genel olarak Batı Avrupa, Doğu Avrupa,
Rusya, Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkeleri şeklinde gruplandırabiliriz.
B. Avrupa:
Çok seçici ve kalite beklentisi yüksek bir pazar. Ayrıca tüketici
sağlığı için sıkı kurallar ve normlar olduğu icin ISO 9001, HACCP,
EUREPGAP gibi sertifikaların önemi gittikçe artıyor ve zorunlu
hale getiriliyor. B. Avrupa' daki pazarın hakimiyeti ağırlıklı
olarak süpermar-ketlerin elindedir. Süpermarketler çok iyi kalite
malı çok ucuz fiyata ve çok iyi servisle istemek-tedirler. Bu
pazarda İspanya'nın (ve hatta Fas' ın) Türkiye' ye kıyasla lojistik
avantajları var. Her iki ülkenin de portakal ve mandarinleri hem
kalite (raf ömrü ve lezzet), hem de çeşitlilik açı-sından Türkiye'den
kat kat üstün. B. Avrupa' da Türk portakalı ve mandarini ancak
fiyatı sebe-biyle cazip olabilir. Son senelerdeki durum, Türkiye'
de fiyatların her sene artması ve bunun ihracatçının maliyetlerine
yansıması sonucu portakal ve mandarinde Türkiye' nin cazibesini
gitgide kaybetmesine yol açmıştır. Greyfurt için de aynı durum
söz konusu olacaktır. Fiyat avan-tajıyla İsrail'in yerini aldığımız
pazarı yine Türki-ye' de alım fiyatlarının yüksek olması sebebiyle
kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Türk greyfurtu
2002 sezonunda dünyanın en iyi kalite greyfurtlarından kabul edilen
Florida grey-furtuyla aynı fiyattı; bu sezon (2003) daha pa-halı.
Bu Peugeot marka otomobilin Mercedes marka otomobilden daha pahalı
olmasıyla aynı şey ve bir Avrupa'lı için hiçbir mantıksal açıkla-ması
yok (Türkiye'de üretime devlet desteği olmaması, alım fiyatlarının
yüksek olması, dolar lira kurunun değişmesi vs. vs…).
D. Avrupa:
Hızla gelişen bir pazar. Büyük süpermarketlerin hepsi yatırım
yapmaya devam ediyorlar. Birçok ülkenin Avrupa Birliği'ne girmesiyle
süpermar-ketlerin düzeni ve ağırlıklarının burada da B. Avrupa'daki
gibi şekillenmesi bekleniyor. B. Avrupa' daki rakipler ve fiyat
konusu burada da geçerli.
Rusya:
Rusya bütün dünya ve Türkiye için oldukça büyük ve hızla gelişen
bir pazar. Kalite konusun-da B. Avrupa'ya kıyasla daha az kaprisli
ve her türlü kalitenin yerini bulabileceği bir pazar. Türk narenciyesinin
İspanya, Fas, İsrail ve Mısır'a karşı lojistik avantajı var. Türk
narenciyesinin müthiş çabalar sonucu pazar payı iyi bir seviye-ye
ulaştı ama bu pazarda da rekabet günden gü-ne artıyor.
Uzak Doğu:
Türkiye için yeni bir pazar. Malezya, Singapur, Hong Kong gibi
ülkeler limon ve greyfurt için potansiyel pazarlar. Hong Kong
hem Çin'e açı-lan bir kapı, hem de ayrı olarak bir pazar. Çok
seçici ve yüksek kalite beklentisi var.
Sonuç olarak, Türk narenciyesinin dünyanın çeşitli pazarlarında
kendi kalitesi ve fiyatıyla gelmiş olduğu bir yer var ve her sene
fiyatla-rımızı yükselterek bu yere rakiplerimizi oturtu-yoruz.
Türk narenciyesinin (limon, portakal, greyfurt, mandarin) kalitesi
hiçbir çeşitte dünya-daki en iyi kalite değil; dünya pazarına
başka kimsede olmayan bir çeşit sunmuyoruz. Kalite ve çeşitlerimize
hiçbir ilave yapmadan tek avan-tajımız olan fiyatlarımızı yükseltmek
dünya pa-zarında kendi mezarımızı kazmaktan başka bir şey değil.
Türkiye olarak narenciyede dünya pazarındaki konumumuzu korumak
ve geliştir-mek istiyorsak, bir an önce üretim ve özellikle pazarlama
konusunda araştırmalar ve stratejik planlar çerçevesinde hep beraber
hareket etme-miz lazım.
|
SEKTÖREL
>>
Dünya
pazarında Türk narenciyesi
>>
Turunçgil
sektörünün sorunları
>>
Üretici örgütleri
>>
AB'de üretici birlikleri
>>
Gıda sanayinde hammadde sıkıntısı
>>
Gezici laboratuvarlar projesi
>>
Koyunculuk

ANA
SAYFAYA DÖN


|