GÜNDEM
Ekoloji Fuarı
Tüm yaşamları doğa ile iç içe geçmiş, hayvanları
kardeş gibi görmüş olan ve doğa söz konusu olunca her bireyi birer
bilgeye dönüşen Kızılderililerin, "Bu dünya bize atalarımızdan
miras kalmadı. Çocuklarımızdan ödünç aldık" atasözünü yeryüzünde
bilmeyen ve yadsıyan bir kültür olabilir mi?
Türkiye'de ve tüm dünyada 21. yüzyıla gelene kadar doğanın insanın
en yakın dostu olduğu gerçeği pek fazla önemsenmedi ve ona düşmanmış
gibi davranıldı; sürekli savaşlarla yıpratılıp alt edilmeye çalışıldı.
Türkiye'de giderek kamuoyu gündeminde üst sıralara taşınmaya
başlanan çevre bilincinin toplumun tüm kesimlerine yayılması ile
doğa ile aramıza köprüler kurarak bugüne kadar verdiğimiz zararları
telafi etmenin zamanı geldi de geçiyor.
Bu nedenle, birer tüketici olarak tükettiğimiz doğayı koruma
eylemlerini, tüketimden üretim aşamasına kaydırmanın önemi giderek
daha da büyüyor ve yakıcı bir durum alıyor.
İşte bu çerçevede, "Ekoloji-İstanbul 2004 / Organik ürünler
ve Çevre Teknolojileri Fuarı" yakın dostumuz doğa ile küçük
de olsa bir köprü kurma bilinciyle yola çıktı. Amacımız, çevreyi
gerçekten önemseyen; insanın varoluşunu doğadan ayrı düşünmeyen;
bunun için "temiz" üretimi ilke edinen, güzel sözlerin
ötesinde çevre için somut adımlar atan ve düşüncelerini paylaşan
kişi ve kurumlarla ortak platformlarda buluşup, birlikte çözümler
üretmeyi hedefleyen ve gün geçtikçe çoğalan bir topluluğu biraraya
getirmek.
Ve herşeyden önemlisi, "Yok etmeden var edebilme"nin
bilincini yaygınlaştırmak.
25-28 Mart 2004 tarihlerinde, İstanbul'da Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde
gerçekleşecek olan Ekoloji-İstanbul 2004 fuarında, ekolojik ürünler
ve çevre teknolojileri, geniş katılım desteğiyle sergilenecek.
Güneşi, rüzgarı, suyu, kentsel atıkları enerjiye dönüştüren ve
alternatif enerji üretim teknolojileri geliştiren firmaların,
atık ve atık kontrol sistemleri ürüten firmalar, çevre kirliliğine
çözüm üreten firmalar kendilerini ve üretimlerini kamuoyuna sunmalarına
olanak sağlamak için düzenlenen Ekoloji-İstanbul 2004, Türkiye'nin
çevre konusunda önde gelen kuruluşlarından Doğal Hayatı Koruma
Derneği ve Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO)'nun yanı sıra World
Wild Foundation (WWF) Türkiye ve Çevko tarafından destekleniyor.
Ekolojik ürünler ve çevre teknolojileri fuarı, çevre bilincinin
yayılmasında bir ilk adım
Bir zamanlar insanoğlu, doğa karşısında yaşam savaşı veriyordu.
Oysa günümüzde doğa, insan karşısında yaşam savaşı veriyor. Üzerinde
yaşadığımız dünya ile, gezegenimizi paylaştığımız diğer canlılarla,
havayla, suyla, toprakla, yediğimiz ve içtiğimizle adeta savaşıyoruz!
Gerçekte kendimizle ve kendi geleceğimizle sürekli savaş halindeyiz.
Canlı ve cansız tüm doğal kaynakların sınırlı olduğunu bilerek,
onları tüketmeden kullanarak, gelecek kuşakların da hakkını düşünmemiz
gerekir. Çünkü, En iyi toplum, bilinçli üreten ve tüketen toplumdur.İnsanın
saldırısı karşısında korunmak için yine insanın yardımına gereksinim
duyan doğa, insanla ilgili, ilişkili her platformda gündemin en
üst sırasında olmak durumundadır. Bir başka deyişle, insanlığın
söz konusu olduğu her durum ve mekan zaten doğanın bir olgusu
ya da parçasıdır ve onun korunması konusu her zaman gündemin en
üstünde tutulmalıdır.
Doğal kaynakların fütursuzca tüketilmesinin yanında doğal yaşam
alanlarına verilen onulmaz yaralar insanlığın geleceğini de tehlikeye
sokuyor. Bu nedenle, bireysel ve sivil toplum kuruluşları düzeyinde
yoğunlaşan çevre hareketlerinin, doğrudan birer endüstriyel kuruluş
olan şirketler tarafından da desteklenmesi ve özellikle de yaşamın
her alanına egemen kılınması gerekiyor. Bir başka deyişle, çevreye
duyarlılık ve koruma bilincini bir yaşam biçimine, daha da öteye
bir yaşam felsefesine dönüştürülmesi, önümüzdeki kısa dönemde
insanlık için bir zorunluluk oluyor.
Dünyadaki doğal kaynakların tükenebilir olduğu bilinci ve çevre
sorunlarının sınır tanımaması, olayın küresel ölçekte düşünülmesi
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Tüketim ise neredeyse çılgınlık
seviyesindedir. Küresel anlamda çevre sorunlarının çözümü ancak
insanın doğa tam anlamıyla barış içinde olmasından geçmektedir.
Çocuklarımıza içebilecekleri su, doruklarını merak edecekleri
dağ, soluyacakları temiz hava, yüzebilecekleri deniz, kısacası
yaşanabilir bir dünya bırakabilecek miyiz? Yoksa çocuklarımız
hayvanları ve bitkileri yalnızca belgesellerden mi öğrenecekler?
Peki ya doğanın kendi içindeki o muhteşem işleyişini ve insanın
bu sistemdeki yerini ve etkisini nasıl kavrayacaklar?
İnsan yaşamında var olan her şey doğayla birebir ilişki içindedir.
Bu nedenle insanın da eko-sistemin bir parçası olduğunun bilincinde
olması doğa korumada büyük önem taşımaktadır. İnsanların kendi
nesline, tüm canlılara karşı sevgi, saygı, hoşgörü ile davranmalarını
ve giderek vazgeçilmez doğal kaynakların titizlikle korunmasına,
çevresine ve gelecek kuşaklara karşı tam sorumlu ve nitelikli
kişilerin oluşmasına çalışmak, bireyler olduğu kadar, tüm kurumların
da önemli ödevleri arasındadır.
|