SEKTÖREL
Mısırın
ekonomik durumu
Türkiye'de mısırın durumu ve üretimi
artırmak için alınacak önlemler

Prof. Dr. Yusuf KIRTOK
Ç.Ü. Ziraat Fak. Tarla Bitkileri
Bölümü Öğretim Üyesi
Doğrudan ve dolaylı olarak
insan beslenme-sinin temel kaynaklarından biri olan mısır, dünya
üzerinde en çok çalışmalar yapılan bir bitkidir. Çünkü pek çok
ülke, hızlı nüfus artışına eşdeğer bir gıda üretimi gerçekleştirme
çabası içindedir.
Bir toplumda huzur ve
güveni sağlamanın tek yolu, o toplumun karnını doyurmaktan geçer.
FAO verilerine göre bugün dünya nüfusunun 1/3'ü de açtır. Bu nüfusun
tamamını doyurmak için bugünkü üretimi katbekat artırmak gerekir.
Günlük en çok tüketimi yapılan tahıllar içerisinde birim alanda
verimi artırmaya en müsait bitki mısırdır. Çünkü mısır, toprak
yüzeyine çıkıştan 3-4 ay gibi kısa bir süre sonra kendisini meydana
getiren tohum gibi 600-1000 adet dane meydana getirir. Yani üretici
deyimiyle “mısır, bire bin veren bir bitkidir”.
Dünyada yaklaşık 139
milyon hektar ekim alanı bulunan mısır bitkisi, yine yaklaşık
602 milyon tonluk üretimi ile tahıl ürünlerinde buğdaydan sonra
ikinci sırada yer almaktadır.(Çizelge:1)
Türkiye'de 2002 yılı
istatistiklerine göre mısır ekim alanı 575 bin hektar, üretimi
2,2 milyon ton ve ortalama verimi dekara 382 kg'dır. Buna göre
mısır, ülkemiz tahıl üretiminde buğday ve arpadan sonra üçüncü
sırada yer almaktadır.
Dünyada mısır üreten
157 ülke arasında yurdumuz, mısır ekim alanı bakımından 34.ülke;
toplam üretim bakımından 25. ülke ve birim alandan alınan verim
açısından 44. ülke durumundadır. (Çizelge:1)
Dünyada üretilen mısırın yaklaşık %27'si
insan beslenmesinde ve kullanımında, %73'ü ise hayvan yemi olarak
tüketilmektedir. Bu tüketilen oran, ülkelerin gelişmişlik durumuna
göre değişmektedir. Örneğin bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde,
üretilen mısırın % 45,9'u hayvan beslenmesinde, %54,1'i insan beslenmesinde
ve sanayi hammaddesi olarak kullanılırken; gelişmiş ülkelerde hayvan
yeminin payı %88,9'a ulaşmakta hatta bu oran ABD'de %90'a yükselmektedir.
Dünyada insan beslenmesinde
tüketilen günlük kalorinin %11,1'mısır bitkisinden sağla-maktadır.
Bu oran gelişmiş ülkelerde %4'e düşerken, Meksika ve Orta Amerika
gibi ülkelerde de %27'ye kadar çıkabilmektedir.
Öte yandan birim alandan
yüksek verim alınabilen, yetiştirme tekniği, hasat, nakliye ve
depolama gibi işlemlerinin kolay, yıldan yıla üretim ve fiyat
araştırmalarının oldukça dengeli oluşu ve ıslah yoluyla sürekli
gelişme özelliğine sahip olması nedenleriyle mısırın endüstride
kullanımı diğer tahıllara göre artmış ve gün geçtikçe de artacaktır.
sahip olması nedenleriyle mısırın endüstride
kullanımı diğer tahıllara göre artmış ve gün geçtikçe de artacaktır.
Ülkemizin mısır ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda (insan yiyeceği,
yem sanayinde katkı maddesi, nişasta-glikoz sanayi hammaddesi ve
tohumluk) ileriki yıllarda Türkiye mısır tüketim miktarı (Çizelge:2)
gibi tahmin edilmektedir.
Buna göre yurdumuzda 2002 yılında mısır üretimi 2 milyon 200 bin
ton olup Çizelge:2'deki verilere göre yaklaşık 1 milyon 71 bin 10
ton mısır açığı bulunmaktadır.
İhtiyacı karşılayabilmek
için 2003 yılı içinde bir milyon ton dolayında bir mısır ithalatı
söz konusudur. Önümüzdeki yıllarda nüfus artışı da göz önüne alındığında
tüketim, üretime göre çok daha fazla olacaktır. Teknik olarak
mısır üretim alanları az da olsa genişletilerek (değişik bölgelerde
ekim nöbetine sokarak) ve ayrıca birim alandan mısır verim artışını
sağlayarak mısır açığı minimuma iner. Ancak sonuç kısmındaki önerileri
hükümetler göz önünde bulundurmak kaydıyla bu üretim artırılabilir.
kısmındaki
önerileri hükümetler göz önünde bulundurmak kaydıyla bu üretim artırılabilir.
Mısır tanesinin içeriği
Mısır tanesinde, ağırlığının %70 nişasta, %10 protein, %5 yağ,
%2 şeker, %2 kül ve ayrıca pentozanlar bulunur. Tüm tanedeki yağ
oranı %4-7 arasında değişir. Yağ tipi mısır tanelerinde embriyo
küçüktür. Tanedeki protein oranının yaklaşık ¾ 'ü de embriyoda
bulunur. Nişastanın neredeyse tamamı endospermde yer almaktadır.
Mısır tanesinin kuru
madde üzerinden fiziksel bileşimi Çizelge:3'te; kimyasal bileşimi
Çizelge:4'te ve mısırın mineral element içeriği de Çizelge:5'te
özet olarak verilmiştir. Tanede ayrıca birtakım vitaminler yer
alır. Vitaminler genellikle endospermin aleuron tabakasında bulunur.
Örneğin; sarı taneli mısırlarda Provitamin A (karotin) fazladır.
Sanayide mısır hammaddesinden
elde edilen ürünler ve kullanım alanları
Nişastalar:
Ticari nişasta üretiminde elde edilen başlıca nişasta çeşitleri:
Modifiye olmamış nişasta, asitle değiştirilmiş nişasta, okside
edilmiş nişasta, tutkallaşmadan önceki nişastalar ve kimyasal
türevleridir.
duvar tahtası yapımında,
izolasyonda, akustik yapılarda ve buna benzer yerlerde kullanımı
nedenleriyle mısır nişastası önemli bir sanayi ürünüdür.
Şekerli ürünler:
Mısırın yaş öğütülmesi sistemiyle “Glikoz” veya “Glikoz Şurubu”
olarak bilinen mısır şıra ürünleri üretilmektedir. Mısır şurubu
kristal glikoz (Dekstroz) ve sucroz'dan biraz daha az tatlıdır.
Ama çok ucuza üretilir. 100 kilogram mısır tanesinden yaklaşık
65 kilogram tatlandırıcı mısır şurubu elde edilebilmektedir.
Mısır şırasının kullanıldığı
alanlar: Fermantasyon yeteneği yüksek, kristalize olmayan şuruplar
bira sanayinde ve çok tipik içeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılır.
Üretilen mısır şırasının
yaklaşık %5'i mürekkep, ayakkabı boyası, tekstil parlatmada, yapıştırıcı
ve ilaç sanayi ile deri işlemede kullanılır.
şekerleme ve sert şeker yapımında; konserve, dondurulmuş yiyecekler,
ketçap, donmuş aparatif yiyecekler, hazırlanmış kuru karışımlar,
reçeller, marmelatlar, turşular, değişik yiyecekler, hafif içecekler,
şarap, ve malt likörü yapımında kullanılır.
Tıpta, mısır ürünü olan
dekstroz(glukoz) çok iyi bilinen sorunlu beslenmede kullanılır.
Glukoz, bazı işlemlerle sorbitol'a dönüştürülür. Sorbitol , sentetik
C vitamini üretiminde ve diğer kimyasal sentezlerde bir ara maddesi
olarak kullanılır.
Mısır yağı:
Rafine edilen mısır yağının %98'i trigliserit'tir. Sature edilen
bu yağ asitleri palmitik %11.1, stearic %2.0 ve arachidic % 0.2'dir.
Sature edilmeyen yağ asitleri de linoleic % 61.9, oleic % 24.1
ve linoleic % 0.7'den ibarettir.
Tıp otoritelerinin önermiş
olduğu sature olmayan yağ asitlerinin yüksek oranda içerdiği için
mısır yağı çok popülerdir. Sature olmayan yağlar, kanın kolestrol
seviyesini düşürür.
Fermantasyon ürünleri:
Mısırdan elde edilen başlıca fermantasyon ürünleri bira yapımında
kullanılır.
Ayrıca bazı fermantasyon
ürünleri antibiyotik yapımında kullanılır. Mısırın kullanıldığı
başlıca antibiyotikler: peniciline, neomycin, bacitracin, streptomycin,
ve tetracyline olmak üzere yaklaşık 85 antibiyotik üretiminde
mısır kullanılmaktadır.
Mısır fermantasyonundan
elde edilen kimyasal-ların sayısı 18'i bulur. En önemlileri citric
asit, glutemic asit, lactic asit ve Iysine'dir. Mısırdan yapılan
bazı diğer kimyasalların başında ethanol
gelir.
Mısır fermantasyonlarından
elde edilen en önemli vitaminler B2 (riboflavin) ve B12 (Cobalmide)
dir.
Altmıştan fazla ticari
üründe yer alan ve mısırdan üretilen yaklaşık 14 ticari enzim
mevcuttur. Örneğin; tatlıların yapımında yer alan fungal veya
bakteriyal olarak alpha-amylase ve glucose-isomarase gibi önemli
enzimler mısır nişastasından elde edilir. Diğer enzimler değişik
besinlerin, deterjanların ve peynirin yapımında ve etin işlenmesinde
kullanılır.
bölgelerde
ekim nöbetine girmesi teşvik edilerek hem çiftçiye kolay elde
edilen bir ürün üretme imkanı sağlanmış olur ve hem de üretim
alanları genişletilerek toplam mısır üretimi artırılmış olur.
3-Aslında yurdumuzun mısır yetiştirilmesine
elverişli bazı ekolojik bölgelerde Örneğin: Akdeniz ve Ege'de
verim yer yer yüksektir. Ancak, yurdumuzda mısır yetiştiriciliği
bu bölgelerin çok dışına taşmıştır. Yani tüm illerimizde mısır
az çok bilinçsiz yetiştiril-mektedir. Çünkü çoğu illerimizin iklimi,
mısır yetiştirmeye (kimi yerde 1.ürün, kimi yerde de hem 1. ürün
hemde 2.ürün) elverişlidir. Ancak kıyı bölgelerimiz dışındaki
birçok ilde teknik olarak mısır üretimi yapılmamaktadır. Bu illerin
çoğunda açık tozlanan, verim potansiyeli düşük mısır çeşitleri
sulamaksızın ve
sorunları açıkça ortaya konulup çözüm-lenmemiştir. Bunun içindir
ki Türkiye'de birim alandan elde edilen verim hem dünya ortalama-sından
hem de bazı ülkelerin ortalamasından daha düşüktür.
Özellikle melez mısır çeşitlerinin, entansif
yetiştirme koşullarında sağladığı verim çok yüksektir. Yüzyılımızda
yoğun ıslah çalışma-larıyla verim potansiyeli belirgin biçimde
artırılmış olan mısırda yüksek verim, bu çeşitlerin istediği modern
yetiştirme tekniğinin uygulanmasıyla gerçekleşebilmektedir.
Bunun için Türkiye'de düşük üretim potansiyelini,
üreticilere modern yetiştirme tekniklerini öğreterek bugünkünün
birkaç katına çıkarmak mümkündür.
4-Son olarak, yeni çıkartılan Şeker Yasasının
tekrar gözden geçirilmesiyle, yani yasada yapılacak bazı değişikliklerle
mevcut mısır üretim potansiyeli artırılabilir. Örneğin; 4 Nisan
2001 tarihinde yürürlüğe giren 4634 nolu “Şeker Kanunu” nişasta
sanayi ürünü olan glikoz ve fruktoz'u da kapsamaktadır.
Kanunun amacı, 1. maddesinde belirtildiği gibi
“Türkiye'de yurtiçi talebin yurtiçi arzla karşılanması”
mısırdan üretilen yaklaşık 14 ticari enzim mevcuttur. Örneğin;
tatlıların yapımında yer alan fungal veya bakteriyal olarak alpha-amylase
ve glucose-isomarase gibi önemli enzimler mısır nişastasından
elde edilir. Diğer enzimler değişik besinlerin, deterjanların
ve peynirin yapımında ve etin işlenmesinde kullanılır.
Yem rasyon ürünleri:
Mısır ürünü çiftlik ve evcil hayvanların yem rasyonlarında kullanılır.
Mısır yeminin % 80'i ruminantlar tarafından hazmolunabilir. Bunun
için et ve süt sığırcılığında kullanılan iyi bir yem maddesidir.
Ürün biraz proteinle zenginleş-tirilerek tavuk ve domuz rasyonlarında
da kullanılır.
Mısır üretimini artırmanın yolları
1-Bir ürünü artırmak için ilk olarak o'nun sanayisini teşvik etmek
gerekir. Çünkü dünyada olduğu gibi Türkiye'de de üretici (çiftçi)
öncelikle, satılabilen garanti bitkileri üretir.
Mısırın alım-satım taban fiyatı TMO tarafından
açıklanır. Eskiden tek alıcısı TMO iken; şimdi daha çok serbest
piyasadan alıcı bulmaktadır.
Serbest piyasa alımı artırırsa, mısır üretimi
de gittikçe artar. Çünkü, bugün Türkiye de verim ortalaması dekara
yaklaşık 382 kg'dır. Oysa bu ortalama dünya ortalamasının %12
altındadır (Çizelge:1). Aşağı yukarı yurdumuz ile aynı iklime
ve aynı yetiştirme koşullarına sahip olan Yunanistan ve İtalya'da
bu rakamlar sırasıyla 952 ve 1094 kilogramdır. Oysa yurdumuzda
mısır verimini dekara 200 kilogram daha yükseltebilsek, ekim alanlarını
hiç genişletme-den üretimde yaklaşık 1 milyon tonun üzerinde bir
artış sağlanabilir. Bu rakam da, bugünkü mısır açığını kapatmış
olur.

Bu nedenle, mısırın alım garantisini sağlayacak
mısır işleyen fabrika kapasiteleri artırılırsa, mısır üretimi otomatikman
artar.
2-Ekim nöbetinde yer alacak önemli bir bitki
olması nedeniyle, iklimi müsait yerlerde ekim nöbetine sokarak
özellikle şeker pancarı ekilen bölgelerde ekim nöbetine girmesi
teşvik edilerek hem çiftçiye kolay elde edilen bir ürün üretme
imkanı sağlanmış olur ve hem de üretim alanları genişletilerek
toplam mısır üretimi artırılmış olur.
3-Aslında yurdumuzun mısır yetiştirilmesine
elverişli bazı ekolojik bölgelerde Örneğin: Akdeniz ve Ege'de
verim yer yer yüksektir. Ancak, yurdumuzda mısır yetiştiriciliği
bu bölgelerin çok dışına taşmıştır. Yani tüm illerimizde mısır
az çok bilinçsiz yetiştiril-mektedir. Çünkü çoğu illerimizin iklimi,
mısır yetiştirmeye (kimi yerde 1.ürün, kimi yerde de hem 1. ürün
hemde 2.ürün) elverişlidir. Ancak kıyı bölgelerimiz dışındaki
birçok ilde teknik olarak mısır üretimi yapılmamaktadır. Bu illerin
çoğunda açık tozlanan, verim potansiyeli düşük mısır çeşitleri
sulamaksızın ve gübrelemeksizin geleneksel yöntemlerle yetiştirilmektedir.
Kıyı bölgelerimiz dışındaki bölgelerimizde mısırın sulama, ekim
nöbeti, yetiştirme tekniği (ekim zamanı ve şekli, gübreleme vs)
ve çeşit sorunları açıkça ortaya konulup çözüm-lenmemiştir. Bunun
içindir ki Türkiye'de birim alandan elde edilen verim hem dünya
ortalama-sından hem de bazı ülkelerin ortalamasından daha düşüktür.
sorunları açıkça ortaya konulup çözüm-lenmemiştir.
Bunun içindir ki Türkiye'de birim alandan elde edilen verim hem
dünya ortalama-sından hem de bazı ülkelerin ortalamasından daha
düşüktür.
Özellikle melez mısır çeşitlerinin, entansif
yetiştirme koşullarında sağladığı verim çok yüksektir. Yüzyılımızda
yoğun ıslah çalışma-larıyla verim potansiyeli belirgin biçimde
artırılmış olan mısırda yüksek verim, bu çeşitlerin istediği modern
yetiştirme tekniğinin uygulanmasıyla gerçekleşebilmektedir.
Bunun için Türkiye'de düşük üretim potansiyelini,
üreticilere modern yetiştirme tekniklerini öğreterek bugünkünün
birkaç katına çıkarmak mümkündür.
4-Son olarak, yeni çıkartılan Şeker Yasasının
tekrar gözden geçirilmesiyle, yani yasada yapılacak bazı değişikliklerle
mevcut mısır üretim potansiyeli artırılabilir. Örneğin; 4 Nisan
2001 tarihinde yürürlüğe giren 4634 nolu “Şeker Kanunu” nişasta
sanayi ürünü olan glikoz ve fruktoz'u da kapsamaktadır.
Kanunun amacı, 1. maddesinde belirtildiği gibi
“Türkiye'de yurtiçi talebin yurtiçi arzla karşılanması” şeklinde
ifade edilmiştir. Bu amaç, son yıllarda ülke talebinin çok üzerinde
ve kontrolsüz olarak üretilen şeker pancarının mecburen şekere
dönüşmesi sonucunda piyasası olmadığı için maliyetinin çok altında
ihraç etmek zorunda kaldığımız ve neticede ülke ekonomisini her
yıl 500 ila 700 milyon dolar zarara uğratan pancar şekeri üretminin
kontrol altına alınması için bu yasa konulmuştur.

Ancak Şeker Kanunu nişasta sanayini olumsuz
etkilemiştir. Mevcut olumsuzlukların kısmen düzeltilebilmesi için
yeni çıkan Şeker Kanununu da ve yönetmeliğinde yapılması gereken
bazı kalıcı düzenlemeleri aşağıdaki maddeler halinde düzeltmek
mümkündür:
1-Kanunun amacı, 1. maddesinde Türkiye'de yurtiçi
talebin yurtiçi karşılanması şeklinde ifade edilmiştir. Bu amaca
uygun olarak şeker pancarı kökenli sakaroz için olduğu gibi nişasta
bazlı fruktoz için de kota, yurtiçi talebe uygun belirlenmeli
ve Türkiye A kotasınaendeksli yüzdesel kısıtlamalar iptal edilmelidir.
2-Şeker Kanunu kapsamına neden ve nasıl girdiği
kimse tarafından anlaşılmayan nişasta bazlı glikoz (Türkiye, glikozu
Şeker Kanunu kapsamına alan tek ülkedir), kesinlikle şeker ile
rekabet eden bir ürün olmayıp tamamen şeker pancarından elde edilen
şekerin bir tamamlayıcısıdır. Glikoz, Avrupa şeker rejimi içinde
de yer almamaktadır. Türkiye'de Gıda Sanayinin zaruri ihtiyaçlarına
cevap vermek ve Avrupa Birliği Şeker Rejimi ile paralel uygulama
içinde olabilmek için nişasta kökenli olan Glikoz, Şeker Kanunu
kapsamından çıkarılma-lıdır.
Sanayinin zaruri ihtiyaçlarına cevap vermek
ve Avrupa Birliği Şeker Rejimi ile paralel uygulama içinde olabilmek
için nişasta kökenli olan Glikoz, Şeker Kanunu kapsamından çıkarılma-lıdır.
3-Çünkü Kanun kapsamında yer alan Glikoz ve
Fruktoz'un ne nitelik ve ne de nicelik açısından pancar şekeri
ile birebir değerlendirilmesi mümkün değildir.. Şeker pancarından
elde edilen 1 kilogram şeker % 100 kuru madde içermesine rağmen,
nişasta bazlı sıvı olarak ticareti yapılan glukoz ve fruktoz yaklaşık
%75 kuru madde içermektedir. Yani diğer bir ifadeyle ağırlıklarının
% 25'i sudur. Kanun tamamen pancardan elde edilen şekeri temel
alınarak hazırlandığı için kuru maddenin ağırlığını göz önüne
almaktadır. Bu bakımdan çıkan kanun önünde pancardan elde edilen
şekerle nişastadan elde edilen fruktoz ve glikoz'un aynı paydada
değerlendirilebilmesi için hepsinin kuru madde paydasına getirilmesi,
dolaysıyla çıkarılan kanun ve yönetmeliğin yeniden ele alınarak
kuru madde düzenlenmesinin eklenmesi gerekir.
4-Aynı şekilde, pancardan elde edilen şekerin
tatlandırma gücü 100 kabul edilirse, nişasta bazlı glikoz ve fruktozun
tatlandırma güçleri sırası % 45 ve % 95'tir. Kota uygulamasında
farklı ürünlerin eşit şekilde değerlendirilebilmesi için, Sanayi
Bakanlığı mevcut yönetmeliğe ek olarak yeniden bu maddelerin tatlandırma
düzenlemesine mutlak yere verecek yeni bir yönetmelik çıkarmalıdır.
İlgili Şeker Kanunu ve Yönetmeliğinde bu düzenlemeler
yapıldığı takdirde, hem bir haksız rekabetin önüne geçilmiş olacak
ve hem de nişasta üreticilerinin dolaysıyla mısır üreticilerinin
önü açılmış olacaktır.
Sonuç:
İşte yukarıda sayılan önlemler (Özet olarak; mısırın ekim nöbetine
girmesi sağlanarak ekim alanlarının genişletilmesi, üreticilere
modern yetiştirme tekniklerini öğreterek) alındığı takdirde yurdumuzun
mısır üretimini birkaç katına çıkarmak mümkündür.
Bunun için de katma değeri yüksek yurt ekonomisine ve mısır üreticisine
önemli hizmette bulunacak mısır işleyen fabrika sayısını veya
kapasitelerini artırmak gerekir.
Ayrıca mısır işleyen fabrika kapasitelerinin artırılabilmesi ya
da mevcutları koruyabilmek için de yeni çıkan Şeker Kanun ve Yönetmeliğinde
yukarıda önerilen değişikliklerin bir an önce yapılması gerekmektedir.
Kaynaklar:
AKBAY, A.Ö.2002.,Türkiye'de Şeker Üretiminin Ekonomik ve
Sosyal Kararlığının Değerlendirilmesi. Doktora Tezi.S.168. Ç.Ü.Fen
Bilimleri Enstitüsü, Adana.
ANONİM, 2001. “4634 No.lu Şeker Kanunu” .T.C.Resmi Gazete.
19 Nisan 2001. Sayı:24378.,Ankara
ANONİM,2002. “Şeker Kotalarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik.
T.C. Resmi Gazete. 1 Nisan 2002, Sayı:24713, Ankara
DİE,2003. BİM Bilgisayar Kayıtları. http://www.die.gov.tr
FAO,2003. Bilgisayar Kayıtları. http://www.fao.org
KARATAŞ,F., 1987 Mısırın Hayvan Beslenmesindeki Önemi ve Endüstride
Kullanım Alanları. Mısır Üretiminin Geliştirilmesi, Problemleri
ve Çözüm Yolları Simpozyomu. 23-26 Mart 1987, Ankara: 30-60. Tarla
Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü.
KIRTOK, Y., 1998. Mısır Üretimi ve Kullanımı. Kocaoluk Basım ve
Yayınevi. İstanbul. Yusuf Kırtok'un e-mail: ykirtokail.cu.edu.tr
KOÇAK,N.,1987. Mısırın İnsan Gıdası Olarak Önemi ve Gıda Endüstrisindeki
Yeri. Türkiye'de Mısır Üretiminin Geliştirilmesi, Problemleri
ve Çözüm Yolları Simpozyumu.
23-26 Mart 1987, Ankara: 10-29. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma
Enstitüsü.
NİŞASTA FABRİKALARI İLE GÖRÜŞME, 2003. Cargill Tarım San. Ve Tic.
A.Ş. (Mustafa Sayınataç ile) ve Amylum Nişasta San ve Tic. A.Ş.
(Ağabeydin Kul ile).
TARIM BAKANLIĞI, 2003. Bilgisayar Kayıtları. http://www.tarim.gov.tr
|