SEKTÖREL
Halil
DEMİR / Ersin POLAT
Akdeniz Üni. Zir. Fak. Bahçe Bit. Blm.
Türkiye Sebze Tohumculuğu
- 2
Dünya, her yıl Türkiye nüfusunun üzerinde bir nüfusu
daha barındırmak ve beslemek zorunda olduğundan, gıda güvenliğinin
sağlanması en temel gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla
hızla artan dünya nüfusunun gıda güvenliğinin sağlanması tarımsal
üretimin artırılmasını zorunlu kılmaktadır Verim artışı, üretim
tekniğindeki gelişmelerin, kimyasal savaşım, ilaç kullanımının,
çok yüksek miktarda mineral gübrelemenin ve geliştirilmiş daha
iyi çeşitlerin üretilmesinin bir sonucudur. Yetiştiricilik yapılan
yıllara bağlı olarak alınan ortalama değerlerde yeni çeşitlerin
hem optimum gübre dozunda, hem de yetersiz gübre dozunda, verim
bakımından önceki çeşitlere göre üstün oldukları bulunmuştur.
Antalya Bölgesinde Sebze Tohumculuğunun Durumu
Antalya Bölgesinde 15 özel kuruluş araştırıcı belgesine sahip
olup, Kamu kuruluşlarından sadece Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma
Enstitüsü (2004 yılı içerisinde birleşmeden sonra almış olduğu
isim)'nde hibrit sebze tohumluğu üretilmektedir. 2001 yılında
Antalya'da özel kuruluşlar tarafından 50 kg domates, 12 kg biber,
165 kg hıyar tohumu üretilmiştir. Antalya Bölgesinde faaliyet
gösteren özel kuruluşlardan 12 tanesi yabancı firma distribütörlüğü
yapmaktadır. Özellikle son yıllarda Hollanda firmalarının bizzat
kendilerinin ıslah istasyonu kurmalarıyla bölgede tohumluk teknolojisi
daha da gelişmiştir. 8 adet yerli firma ise ıslah çalışmalarını
yürütmekte, bunlardan 6 tanesi kendi çeşitlerinin tohumlarını
üretmektedirler. Ancak yerli firmaların teknolojik olarak çok
büyük imkanları bulunmamaktadır.
Tohum üretim zincirinde yer alan faktörlerden yetiştirme tekniği,
hasat ve işleme, muhafaza ve kalite kontrollerinin tam olarak
uygulanmadığı görülmektedir. Yetiştirme tekniği açısından tohumluk
üreten özel kuruluşlarda sorunlarla karşılaşılmamış olmasına rağmen,
üretimin daha fazla yapıldığı türlerde, çiftçi seralarında da
faaliyet gösteriliyor olması bazı dezavantajları beraberinde getirmektedir.
Ebeveyn bitkilerin bakımı yanlış kullanılan pestisitlerin tohum
çimlenmesinde etki edip tohumun kalitesini etkilediği bilinen
bir gerçektir. Ayrıca çiftçi koşullarında yapılan yetiştiricilikte
hastalıklarla bulaşık bitkilerden tohum alınması sonucu, bazı
hastalıkların bu tohumla taşınması da önemli bir problemdir. Buna
ilaveten Antalya bölgesinde tohumla taşınan hastalıklara karşı
kontrol görevi görecek herhangi bir laboratuvar bulunmaması önemli
bir eksikliktir.
Tohumların olgunlaştığı dönemdeki meyve olgunluğu tam tespit
edilemediği durumlar ortaya çıkmakla beraber, özellikle hıyar
ve biber tohumu üretiminde tohumların tam beslenememesi nedeniyle
çimlenme problemi yaşanmaktadır. Bu gibi durumlarda priming tekniği
ile tohumların paketlenmeden önce kalitesinin artırılması gerekmektedir.
Ancak firmaların çoğu yeterince teknolojiden yararlanamadığı için
bu tür problemlerle karşılaşmaktadır. Antalya bölgesinde firmalar
şu anda çok fazla üretim yapmamakta, üretilen miktar Antalya ve
çevresi için satılacak kadardır. Üretimin o yıl içerisinde satılması
sayesinde henüz muhafaza ile ilgili bir çalışma olmayıp, mevcut
bir tohum muhafazası deposu bulunmamaktadır. Yurt dışından ithal
edilen tohumlarda o yıl içerisinde tüketilmekte, bundan dolayı
gelecekte bu konu ile ilgili bir problemin yaşanacağı apaçık ortadadır.
Antalya'da tohumun kalitesini test eden herhangi bir kuruluş
yoktur. Firmalar tohumun çimlenme gücünü belirleyen fiziksel testleri
gerçekleştirebilmekte, ancak fizyolojik ve biyokimyasal testler
uygulanmamaktadır.
Antalya bölgesi hibrit tohum üretimi için bir potansiyel olarak
görülmektedir. Her geçen gün araştırıcı kuruluş belgesi alan firma
sayısı artmakta, bununla birlikte üretimde sürekli artış göstermektedir.
Antalya'dan değişik ülkelere 2003 yılı itibariyle biber tohumu
(13 kg), domates tohumu (295 kg), fasulye tohumu (6 kg), kabak
tohumu (2 kg), kavun tohumu (2 kg ve 178.000 adet), mantar miseli
(210 LT), pamuk tohumu (3 kg) ve patlıcan tohumu (2 kg), 2004
yılının ilk 6 ay itibariyle de biber (2 kg), domates (556 kg),
havuç (3 kg), kabak (2 kg), kavun (2 kg ve 15.000 adet), mantar
miseli (300 lt) ve patlıcan tohumu (2 kg) ihraç edilmiştir. Bunlarla
ilgili ülkelere göre ayrıntılı değerler aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir.
Antalya İl Sınırları İçerisinde Bulunan Tohumculuk Firmaları
Antalya İli Sınırları içerisinde bulunan ve tohumculukla uğraşan
firmaların bazıları yetiştiricilik belgesi alarak tohum üretmekte
bazıları da özel sektör araştırıcı kuruluş belgesi alarak ıslah
çalışmaları yaparak tohum üretmektedir.
İthalat ve ihracat
Türkiye tohumculuk endüstrisinde serbest piyasa dönemiyle birlikte,
genellikle kamu kuruluşları tarafından ve sınırlı miktarlarda
gerçekleşen tohumluk dışalım olanakları, özel kuruluşlara da tanınmıştır.
Bu konudaki yasal ve idari engellerin kaldırılması sonucunda özel
tohumculuk kuruluşları, doğrudan doğruya ticari tohumluk dışalımı
yapıp, yurt içinde pazarlama imkanı bulmuşlardır.
Hibrit tohum üretiminin kendine özgü özellikleri gereği ülkemizde
yeterli miktarda üretilmediğinden, genellikle sebze hibrit tohumları
yurt dışından sağlanmaktadır. Ancak türlere bağlı olmak üzere
bazı hibrit ebeveynleri dışardan getirilerek hibrit tohum üretimi
ülkemizde yapılmaktadır.
Tohumluk dışalım miktarımız 1997 yılında 14301 ton'a çıkmış,
özel kuruluşlar tarafından yurt içi üretim kapasitesinin artırılması
sonucunda dışalım miktarı yıllara göre azalış göstermiş ve 2001
yılında 7419 ton tohumluk dışalımı yapılmıştır. Bu değerlere sebze
tohumluğu açısından bakıldığında, 1997 yılında 327 ton sebze tohumluğu
alınırken bu değer 2001 yılında 887 tona çıkmıştır.
Yıllara göre toplam tohumluk ve sebze tohumluğu ithalatımız Çizelge
6.1'de verilmiştir. Tohumluk dışalım değeri 1996 yılında 25 milyon
dolarken, sürekli bir artış göstererek 2000 yılında 71 milyon
dolar olmuştur. Son üç yıllık dönemde, dışalım yapılan yıllık
toplam tohumluk miktarı göz önüne alındığı zaman, en ağırlıklı
türlerin sırasıyla patates, mısır, bazı yem bitkileri ve sebzeler
olduğu görülmektedir. Bununla beraber dışalımın parasal değeri
dikkate alındığında sebzeler ile patates öne çıkmaktadır.
Özel tohumculuk kuruluşları, son yıllarda ülkemiz ekonomisine
üretim ve ithalatın yanında dış satım kapasitesi de kazandırmışlardır.
Nitekim son 15 yılda, ülkemizde bazı türlerde, uluslararası standartlarda
tohumluk üretimi gerçekleştirilmiş, özel tohumculuk kuruluşları
tarafından, Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere, pek çok ülkeye
tohumluk dış satımı yapılmıştır. Aşağıdaki Çizelge 6.2'de gösterildiği
gibi 1997 yılında 12509 ton kadar olan yıllık tohumluk dış satımı,
2001 yılında 8028 ton olmuştur. Sebze tohumluğu ihracatı ise 1997
yılında 56 ton iken, 2001 yılında 58 ton olmuştur. Bunun karşılığı
olarak da ülke ekonomisi 12.5 milyon dolar parasal değer elde
etmiştir. Elde edilen bu rakam olması gerekenden çok düşük olup,
yapılan dış satımın büyük bir kısmını hibrit mısır, hibrit ayçiçeği
ve bazı sebze türlerine ait tohumluklar oluşturmaktadır.

Genel ihracat ve ithalat dengesi açısından düşünülürse ülkemiz
yılına bağlı olmakla beraber ortalama yılda 15-20 milyon dolarlık
tohum ihraç ederken, yılda 60-70 milyon dolarlık ithalat yapmaktadır.
Ancak burada dikkate alınması gereken bir husus vardır. Ülkemiz
yılda 30-35 milyon dolarlık sebze tohumluğu ithal ederek bu tohumların
ekilmesi sonucunda ülke için önemli kazanımlar sağlamaktadır.
Örneğin Ülkemizde tüketilen sebzenin tamamı bu tohumlarla üretildiği
gibi her yıl ortalama yurt dışına 430-450 milyon dolar arasında
taze sebze, konserve ve sebze türevleri satılmaktadır. Bu üretim
yapılırken yaratılan istihdam ve ulaştırma dahil ilgili sektörlere
sağladığı yarar düşünülürse ithalatın gerçek bir değerlendirmesi
yapılmış olur.
Tohumculuk Sektörünün Sorunları ve Çözüm Yolları
Araştırma Alanındaki Yetersizlikler
A.B.D., Hollanda, Fransa ve İsrail gibi ülkelerde, tohumculukla
ilgili araştırmalar devlet destekli olarak araştırma enstitüleri
veya üniversitelerce yapılmakta, bunların buldukları genetik materyaller
özel sektöre aktarılmaktadır. Bu şekilde firmalar gelişmekte ve
kendi araştırma sistemlerini kurmaktadırlar.
Bir an önce devlet araştırma kurumları, özel sektörün kullanabileceği
ve genetik materyali oluşturabilecek kaynaklara sahip olacak şekilde
yeniden yapılandırılmalı, özel sektör ile işi birliği yapılarak
ciddi projeler hayata geçirilmelidir.
Sebzede standart çeşitlerin dışında kalan F1 hibrit çeşitlerinin
çoğu özel sektör kuruluşları tarafından üretilen ve tamamına yakını
yabancı kaynaklı olan çeşitlerdir.Ülkemiz araştırma kuruluşları
tarafından 30 civarında F1 hibrit sebze çeşidi geliştirilmiş olmasına
rağmen, Ticari Sebze Kayıt Listesinde 2002 yılı sonu itibariyle
toplam 1118 çeşit kayıtlıdır. Ülkemiz koşullarında ıslah çalışmaları
sonucunda elde edilen çeşit sayısı, hem kamu-özel sektör işbirliği
hem de yeni girişimcilerin desteği ile artırılmalıdır.
Çeşit geliştirme çalışmalarına ilave olarak, geliştirilen çeşitlerin
üretime aktarılabilmesi için eğitim ve tanıtım faaliyetleri yanında,
tohum üretimi, işleme, hazırlama, ilaçlama, kaplama ve paketleme
gibi sahalarda önemli bir alt yapı sıkıntısı bulunmaktadır.
Ülkemizde eksikliği hissedilen bu alandaki kuruluş sayısı artırılmalı
ve eksiklikleri giderilmelidir.
Ülkemizde zaman zaman tahıllarda da yaşanmakla birlikte özellikle
hibrit sebze ve başta patates, yem bitkileri ve baklagiller olmak
üzere tarla bitkileri tohumluklarında elit ve orijinal tohumluk
üretimleri yeterli seviyelerde çıkarılamamakta ve bu da tohumluk
üretim zincirinde kopmalara neden olmaktadır.
Bu konudaki çözüm, yetersiz alt yapı, teknik beceri ve işgücü
kapasitesi, eleman istihdamındaki sıkıntılar ve kurumlar arasındaki
işbirliği ve talep belirsizliklerini çözmektir.
Çeşit geliştirme çalışmaları belli planlar çerçevesinde yapılamamaktadır.
Çeşit geliştirme çalışmaları tüketim gruplarına göre yönlendirilmesi,
kaliteli üretim bölgelerinin belirlenmesi ve üretimin buna göre
yapılmasına yönelik planlanan çalışmalarda ilgili tüm kamu ve
özel tarafların içinde bulunması ve katkı sağlanması esas olmalıdır.
Kalite bölgelerine göre üretim desteklenmeli, çeşit tavsiye ve
tahsisleri buna göre yapılmalıdır.
Tohumculuk Politikalarının Yetersizliği
Tohumculuk sektöründe bir kanun ve çok sayıda yönetmelik ve mevzuat
uygulaması yapılmaktadır. Gerek Dünya Ticaret Örgütünün uyguladığı
dünya ticaretinin daha çok serbestleştirilmesi politikası, gerekse
Uluslararası Tohum Federasyonu (ISF) ticarette koyduğu kuralların
uygulanması sırasında başta zirai karantina olmak üzere , tohumculukla
ilgili uygulanan politikalar tohumculuğun gelişmesini teşvik edecek
ve destekleyecek durumda değildir.
Ülkemizin uluslar arası yükümlülükleri ve AB uyum çalışmaları
dikkate alınarak tohumculuğun geliştirilmesi için bugünkü Devlet
ağırlıklı tohumluk yapısının değiştirilerek özel sektör ağırlıklı
bir yapıya kavuşturulması gerekir. Özel sektörün meslek örgütlerinin
oluşturulmasına olanak sağlayan ortamın hazırlanması ve bu sektörün
sadece tohum üretiminde değil, tohumculukla ilgili politikaların
belirlenmesine ve kararların alınmasına katılması gerekir.
A.B.D.gibi gelişmiş bazı ülkelerde, yeni teknolojilerin kullanılmasıyla
biyoteknolojik yöntemlerle elde dilen transgenik bitkilerin üretilmesi
gittikçe artmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak ülkemizde sadece
alan denemelerine ilişkin Bakanlığımızın bir talimatı bulunmakta,
tescil ve diğer işlemlerle ilgili yönetmelik çalışmaları halen
devam etmektedir.
Bu tip ürünlerin yetiştirilmesiyle ilgili nihai karar, risk analizlerini
de içeren alan denemelerinin sonuçlarını da göz önüne alarak,
ülkemizin ve tarımsal ürün ihraç edilen ülkelerin tüketici tercihlerine
bakılarak verilmelidir.
Teşvikler nasıl olacağı ile ilgili problemler vardır.
Tohumculukta destek sistemi faydalı olmaktadır. Desteklerin stratejik
ürünlerde, sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaştırılmasında
bir tedbir olarak kullanılmasına devam edilmesi önem arz etmektedir.
Destekten faydalanacak olan özel sektör kuruluşlarının belirli
kriterlere sahip olması, daha titiz bir şekilde kontrol edilmelidir.
Yasa ve Mevzuat İlgili Sorunlar
Tohumculukla ilgili düzenlemelerin temeli 308 sayılı Tohumlukların
Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun ve bununla ilgili
çok sayıda Yönetmeliklere dayanmaktadır. 1963 yılında yürürlüğe
giren bu yasa günümüz ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Bu yasada
değişiklik yapan yeni Yasa Taslağı hazırlanmış olup Başbakanlığa
sunulmuştur.
Bahsedilen bu yasa değişikliği içinde Türkiye Tohumculuk Birliğinin
(Fransa, Hollanda da olduğu gibi) kurulmasına ve bugün devlet
tarafından yürütülen bazı tohumculuk işlemlerinin bu Birliğe ve
oluşturulacak yeni yapılara devredilmesini öngören yeniden yapılanma
biran önce hayata geçirilmelidir. Böylece özel sektör yeni yapılanma
içersinde karar mekanizmalarına katılacak ve laboratuvar kurma
dahil sektördeki önemli hizmetleri yüklenme hakkına kavuşmuş olacaktır.
Tohumculuk politikalarının oluşturulmasında, endüstri ile ilgili
güncel kararların alınmasında ve tohumlukların test edilmesi ve
sertifikalandırılmasında kamu ağırlıklı yapı hakimdir.
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tohumculukla ilgili olarak, özel
sektör kuruluşları da önemli temsil gücü, yetki ve işlevlere sahip
olmalıdır.
Tohumluk materyalinin etkin bir şekilde üretimi, tüketimi ve değerlendirilmesi
ve bu endüstrinin farklı kollarında yer alan meslek grupları ile
bu sektöre hizmet veren kamu kuruluşları arasında aktif bir işbirliği
bulunmamaktadır.
Günümüzde özel sektör kuruluşları ile sivil toplum örgütleri sosyal
ve ekonomik hayatın hemen her kesiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Bu nedenle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı denetimi altında meslekler
arası bir kuruluş oluşturulmalıdır.
Tohumculuk konusunda kamu hizmeti sağlayan kuruluşlar arasında
yapısal ve idari yönden bir birliktelik yoktur. Merkez ve taşra
birimleri arasında, etkili ve uyumlu bir koordinasyonun sağlanabilmesi
amacıyla bu konuda görev yapan tüm birimlerin, mevzuatın izin
verdiği ölçüde, kendi harcamalarını finanse edebilen tek başlı
bir yönetim çatısı altında toplanmalıdır.
Ülkemizde Islahçı Hakkını koruyacak bir yasa bulunmamaktadır.
Bu yasanın eksikliği standart tohum üretimini engellemekle birlikte,
kaliteli gen kaynaklarının ülkemize gelmesini engellemektedir.
Uluslararası Bitki Islahçıları Koruma Örgütü (UPOV)'ne üye olmak
üzere Gümrük Anlaşması ile yükümlülük altına girmesine rağmen
verilen süre içinde ülkemizde yeni Bitki Islahçı Hakları Yasası
TBMM'den geçirilememiştir. Ancak olumlu bir gelişme sonucunda
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülerek 19.12.2003
tarihinde kabul edilmiştir. Yakın zaman içinde Genel Kurul'da
görüşülmesi beklenmektedir. Bu Taslağın Yasalaşması ile sektörde
çok önemli bir boşluk doldurulmuş olacaktır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığa bağlı Araştırma Enstitüleri sayısındaki
fazlalıktan dolayı tek başlarına güçlü halde bulunamamaktadır.
Bakanlığa bağlı araştırma enstitüleri sayısında azaltmaya gidilmeli,
bunları güçlü ve hale getirmek ve zamanla özerk hale getirilmelidir.
Ayrıca çeşit ıslahı çalışmaları ülkesel bir bütünlük içinde yeniden
yapılandırılmalıdır.
Anaç tohum üretiminde ve tohumluğun çoğaltılması konusunda dünyada
geçerli olan sistem bizde bulunmamaktadır.
Dünya'da geçerli olan sistemdeki gibi ıslahçı firmaların, sadece
anaç tohumu üretimi yapması, tohumluğun çoğaltılmasının ise “nüvei
çiftçiler” veya ihtisaslaşmış şirketler aracılığıyla gerçekleştirmesi
esas olmalıdır.
Zirai Karantina Uygulamaları
Dünya ticaretindeki daha liberal politikaların uygulandığı ve
ticarette engellerin kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemde zirai
karantina konusu sektörde koruma kalkanı gibi bir engel oluşturmaktadır.
Aşırı korumacı şekilde hazırlanmış ve uygulanan zirai karantina
konusu, tohumculuk firmalarını en çok uğraştıran konudur. Ülkemizde
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca yürütülen görevlerle ilgili olmak
üzere zirai karantina alt yapısı ve teknik kadro yetersizliği
mevcuttur. Ayrıca ithal edilen bütün tohumların analize tabi tutulması
(analiz ücretleri de yüksek tutulduğundan) ilgili idareler için
garanti edilmiş yüksek gelirleri oluşturmaktadır.
a. Zirai Karantina Yönetmeliği, analiz yöntemleri, laboratuvar,
AB standartlarına uygun hale getirilmeli, koruyucu politikalar
terk edilmeli ve özel sektörle üzerinde anlaşılabilecek metinler
uygulamaya konulmalıdır.
b. Uluslararası yükümlülüğü gereği ülkemiz Bitki Sağlık Sertifikalarına
itibar ederek ithal işlemi gerçekleştirmelidir.
c. AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan ve tamamlanması istenene
yetersizlikler içinde sayılan Bitki Sağlığı konularında tohumculuk
sektörünün talepleri gözönünde bulundurulmalıdır.
d. Zirai karantina uygulamalarında, Avrupa ve Akdeniz Bitki Sağlık
Teşkilatı EPPO'nun yayınlarını referans alan bir ithalat sistemi
kurularak bütün tohumların analize tabi tutulmasından vazgeçilmelidir.
Tohumun kalitesini test eden herhangi bir kuruluş yoktur.
a. Özellikle Antalya bölgesinde tohumla taşınan hastalıklara karşı
kontrol görevi görecek herhangi bir laboratuvar bulunmaması büyük
bir eksikliktir ve giderilmelidir.
b. Tohumun kalitesi için yapılan test, üreticiyi kalitesiz tohum
ve saf olmayan tohumlardan korumak amacıyla yapılmaktadır. Firmalar
tohumun çimlenme gücünü belirleyen fiziksel testleri gerçekleştirebilmektedir.
Ancak fizyolojik ve biyo kimyasal testler uygulanmamaktadır. Bu
alandaki hem teknoloji eksikliği hem de uzman kişi eksikliği giderilmelidir.
Tohum Ticaretinde Yaşanan Sorunlar
Tohumculuk sektöründe firmaların serbest rekabet içinde çalışabilecekleri
bir ortam henüz ülkemizde hazırlanmamıştır. Ülkemizdeki kontrol
ve denetim sistemi yetersiz olup bazı tohumlar açıkta ve kaçak
satılmaktadır. Özellikle korsan olarak nitelenebilecek tohumların
her yerde satılabilmesi bu alanda önemli yatırım ve istihdam yaratan
firmaları mağdur etmektedir. Ayrıca kalitesi belli olmayan bu
tohumlardan çiftçilerde zarar görmektedir.
a. Etkili bir kontrol ve denetim sistemi oluşturularak özel sektöre
de bu alanda yetki verilmeli ve kayıt dışı kaçak tohum satışına
neden olan kişi ve kuruluşlarla mücadele edecek sistem hayata
geçirilmelidir.
b.Tohumların satışlarından alınan KDV miktarları yüksek ve değişik
oranda uygulanmaktadır. KDV oranları bütün tohumlarda aynı oranda
% 1 olarak uygulanmalıdır.
Yeterli tohum üretilememesinin yanısıra, yeni çeşitlerin çiftçiye
tanıtımında ve çiftçiye benimsetilmesinde ve ayrıca üretilen tohumlukların
da çiftçiye dağıtımında sorunlar yaşanmaktadır.
Çeşit ve sertifikalı tohumluğun tanıtımı ve benimsetilmesi için
kamu sektörünün yanında özel sektörün de tohumluk üretimine ve
dağıtımına girmesi teşvik edilmelidir.
Bazı durumlarda yada plansız bir şekilde üretilen tohumluklar
satılamamaktadır.
Yeterli sayıda çeşidin olması, yeterli tohumluğun üretilip satılabileceği
anlamına gelmez. Öncelikle talep artırılmalı ve istikrarlı bir
tohumluk üretim planın oluşturulması ve sertifikalı tohumluk kullanımının
bir şekilde teşvik edilmesi gerekmektedir.
Kamu araştırma kuruluşlarında ıslah edilmiş ancak çeşitli nedenlerle
tohumlar üretilerek çiftçilere ulaştırılamamıştır.
Bu tohumların üretilmesi sağlanmalı, bu çeşitlerin özel sektör
kuruluşlarına devir ve tanıtım çalışmaları hızlandırılmalıdır.
Bu amaçla enstitülerin Döner Sermayeleri ortaklığıyla veya başka
bir şekilde oluşturulacak bir şirket vasıtasıyla çeşit tanıtımı
ve devri ile tohumluk pazarlamasının yurt içinde ve yurt dışında
yapması sağlanmalıdır.
Sebze tohumluğunda sera ve laboratuvar alt yapısı yeterli değildir.
Sera ve laboratuvar alt yapıları yeterli konuma getirilmelidir.
Özel kuruluşlarla bu konuda destek ve kamu ile işbirliği imkanları
geliştirilmelidir.
Elde edilen çeşitler uygun ekolojilerde yetiştirilmemektedir.
Çeşit tavsiye listeleri oluşturulmasına başlanmalı ve bu esas
olmalıdır. Çeşit tavsiye listelerine göre yetiştirme alanları
ve teknikleri ve tavsiye bölgeleri (uygun ekolojiler) belirlenmelidir.
Tohumculuk kontrollerinde karşılaşılan sorunlar
Özel Sektör Tarımsal Araştırma Kuruluşlarında yapılan gözlemlerde
kuruluş tarafından yetiştirilen tohumluklarla ilgili olarak Tarla
Muayene Raporu ve Tohumluk analiz raporunun düzenlenmediği, birçoğunun
laboratuar şartlarının yetersiz olduğu, buna rağmen laboratuar
kontrollerinin İl Kontrol Laboratuar Müdürlüklerine yaptırılmadığı
görülmüştür. Fide şirketleri, tohum bayileri, ve üreticiler tarafından
en çok şikayet edilen konu ithal tohumluklarda her türlü kontrolün
yapıldığı, fakat yerli üretim tohumluklarda bu kontrollerin yapılmadığı
veya yetersiz olduğu yönündedir.
Tohumluk dağıtıcılarının da perakende satanlar gibi yönetmeliğe
tabi olarak Tohumluk Bayileri gibi İl Müdürlüklerinden ruhsat
almamaktadırlar. Değişik meslek guruplarından kişiler, perakende
satış yapamamasına rağmen tohumluk dağıtıcı kuruluşu olarak faaliyet
gösterebilmekte ve bunlar kontrolörler tarafından tesadüfi olarak
tespit edilmektedir. Tohumluk dağıtıcı kuruluşları sadece Tohumluk
Bayiliği İzin Belgesi olan kişi ve kuruluşlara tohumluk satabilmelidir.
Tohumluk dağıtıcı kuruluşları her türlü işyerine ve kuruluşlara
tohum satışı yaptıkları için kontrolleri zorlaştırmaktadır. Bu
durum haksızlığa neden olmakta, Tohum Bayiliği İzni alan bayilerin
ve üreticilerin mağdur olmasına neden olmaktadır.
Tohumlukların ambalajlanmasına ilişkin yönetmelik, tarla bitkilerine
ait tohumlukların ambalajlanması ve etiketlenmesini düzenlemekte,
sebze tohumluklarına ait ambalajların yapılışı konusunda açıklayıcı
değildir.
308 sayılı Tohumlukların Tescil Kontrol ve Sertifikasyonu hakkındaki
Kanunun gıda ve yem konularında uygulanacak cezai işlemler konusunda
talimatı bulunmakta, tohumluk konusunda ise bir talimatı bulunmamaktadır.
Merkezi başka illerde bulunan firmaların cezai işlemi o İl yöneticilerince
uygulanması gerekmektedir.
Kontrol için numune alırken de problemler çıkmaktadır. Tohumluk
bayilerinden kontrol numunesi alırken genellikle standart çeşitlerden
alınmakta, hibrit çeşitlerin kontrol numuneleri tohumluk dağıtıcılarından
alınabilmektedir. Hibrit çeşitlerde bayilerden numune alımının
sağlanması gerekir.
Tohumculuk konusunda diğer yapılabilecek çözüm önerileri
Özel sektör tohumluk transferinden tohumluk teknolojisi transferine
ve oradan da tohumluk teknolojisi geliştirmeye yönelmelidir. Özel
sektör kurumları araştırma geliştirme alt yapılarını daha çok
geliştirmeleri, güçlü bir milli tohumculuk endüstrisinin kurulması
bakımından hayati önem taşımaktadır.
Yeterli ve kaliteli tohumluk temini yanında, yetiştirme tekniklerinin
gereği gibi uygulanmasının hem üretimin artırılması, hem de yeterli
verimin elde edilmesinde önemlidir.
Tohum üreten firmalar çiftçi seralarını kullanmamalıdır. Böyle
bir durumda ebeveyn bitkilerin bakımı yanlış kullanılan pestisitlerin
tohum çimlenmesinde etki edip tohumun kalitesini etkilediği bilinen
bir gerçektir. Bu koşullarda tohumla taşınan hastalıklarda önemli
bir problem olmaktadır.
Belirli sebzelerin tohumluklarından alınan yüksek KDV oranları
düşürülmelidir. Bu çiftçilerin sertifikalı tohumluk kullanımını
etkilemektedir.
Kaliteli tohum kullanımının artırılması amacıyla ürün borsaları
oluşturulmalıdır.
Ülkede mevcut bulunan gen kaynakları bulunup ve bunların muhafazası
sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu yapılırken de soğukta muhafaza gibi
biyoteknolojik yöntemlerden yararlanılmalıdır.
Tohum üreticilerinin, iklim koşullarının zorlaştığı durumlarda,
fide firmalarını kullanarak kalitesiz tohum kullandırmaları önlenmelidir.
Bu durum sonucunda üreticiler zarara uğramaktadır.
Çeşit Geliştirmede Kamu-Özel Sektör İşbirliği ile Yapılabilecekler
Devlet çalışanlarına uygulanan mevzuatın esnek olmaması, kamudaki
birikimin sektöre aktarılmasına engel olmaktadır. Bu nedenle,
özel sektörün hem araştırma hem de çalışmalarının kamuda tecrübeli
araştırıcılar tarafından desteklenebilmesi için danışmanlık ücreti,
mesai ücreti, ilave ücret, proje payı vs. gibi katkılarla birikimli
araştırıcılar teşvik edilmeli, birlikte çalışma imkanları yaratılmalı
ve bunun için araştırıcı yasasında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Bunun yanında, kamuda yetişmiş elemanların sistemden uzaklaşması,
maaş düşüklüğü, araştırmacı özlük haklarının iyi olmaması, alt
yapı eksikliği, pazarlama ve tanıtım eksiklikleri, satış sonrası
hizmetlerin sunulamaması gibi nedenlerle kamu çalışmalarında sık
sık kesinti olmakta, alt yapı yenileme ve geliştirmesi,gerekli
yatırımların zamanında yapılabilmesi mümkün olmamaktadır. Kamu
imkanların özel sektör ile ortak kullanılabilmesi için, kamu elinde
atıl durumda olan araziler, seralar ve laboratuvarlar özel sektörün
hizmetine sunulurken, birlikte araştırma ve geliştirme çalışmaları
ve yeni yatırımlar yapılabilir.
Kamu ve özel sektör kuruluşları başta çeşit geliştirmede ortak
ve sipariş projeler olmak üzere, ortak projeler yoluyla birlikte
çalışma imkanı elde edebilirler. Bu şekilde ulusal ve uluslararası
kaynakları kullanabilirler, alt yapı geliştirebilirler, teknik,
alt yapı ve genetik materyal varlıklarını bir araya getirerek
bir bütünlük sağlayabilirler. Bu bağlamda, AB 6. Çerçeve Programına
ortak proje sunabilme imkanının kullanılması konusunda fikir birliğine
varılmıştır.
Kamu kuruluşları ellerinde bulunan ve karakterizasyonu iyi yapılmış
genetik materyali özel sektörün hizmetine sunabilir. Kamu araştırma
kuruluşlarının çeşit geliştirme yerine genetik materyal geliştirmesi,
kalite, hastalık ve zararlılar konusunda yoğunlaşarak genetik
materyali iyi karakterize etmesi ve bunları özel sektörün hizmetine
sunması özel sektörce tercih edilmelidir. Bu kamu içinde doğru
bir strateji olarak değerlendirilmelidir.
Kamu kuruluşları genetik materyal ve çeşit satışlarında satış
şartları ve firmalar için kriterlerin iyi belirlenmesi, özel sektöre
tanıtım için fırsat tanınması, firmaların iyi bilgilendirilmesi,
hat ve çeşitlerin satımında haksız rekabet yaratılmaması ve suistimallerin
engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınması gereklidir.
Özel sektör hat ve çeşitlerin hastalıklara karşı testleri, moleküler
tekniklerle hastalıkların teşhisi, çeşitlerin DNA parmak izlerinin
çıkarılması, F1 hibrit tohumluklarının saflığının kontrolü, transgenik
bitkiler ve ürünlerinin belirlenmesi araştırma kamu kuruluşlarımızda
yapılabilecektir. Bu konuda mevcut alt yapı ve teknik birikimden
özel sektör belli kurallar çerçevesinde faydalanabilecektir.
Genel Değerlendirme
Tarımsal üretimde kaliteli tohum kullanılması, hem tarımsal işletmeler
hem de bölge ve ülke ekonomileri açısından önemli faydalar sağlamaktadır.
Türkiye zengin bir tarım potansiyeline sahip olmasına rağmen,
bazı temel bitkisel ürünlerde bile kendi kendine yeterli olma
özelliğini korumakta zorlanmaktadır. Gelecek yıllarda en azından
nüfus ve talep veya talep artışına paralel ilerlemeler gerçekleştirmesi
için verim yönünden olduğu kadar ürün kalitesi yönünden de rekabet
gücü yüksek itkilerin yetiştirilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Bu nedenle; Türkiye tarımının yapması gereken atılımları gerçekleştirebilmesi
için tohumluk ve tohumculuk endüstrisine daha çok önem verilmesi
kaçınılmazdır.
Antalya açısından bakıldığı zaman, Antalya bölgesi hibrit tohum
üretimi için bir potansiyel olarak görülmektedir. Bundan dolayı
da eksiklikler başta giderilmeli, aksi takdirde üretim büyüdükçe
zorlukların aşılması daha da güçleşecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
1. Açıkgöz, N., 2002. Biyoçeşitlilik, Biyogüvenlik ve Biyoteknoloji
ve Çeşit Geliştirme Stratejilerindeki Değişmeler. Türkiye I. Tohumculuk
Kongresi, Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bornova, İzmir,
11-13 Eylül, s. 47-65.
2. Akgün, İ. ve Kaya, M., 2003. Türkiye'de Tohumculuğun Dünü ve
Bugünü. S.D.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 7.1 (2003), 35-46.
3. Anonim, 1997. Tohumculuk Komisyon Raporu, Türk Ziraat Yüksek
Mühendisleri Vakfı.
4. Anonim, 2001. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Bitkisel
Üretim Özel İhtisas Komisyonu, Tohumculuk Alt Komisyon Raporu.
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Ocak 2000, s.106.
5. Anonim, 2004 a. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Antalya
Tarım İl Müdürlüğü, Zirai Karantina Şube Müdürlüğü.
6. Anonim, 2004 b. Türkiye'de Tohum Tedariki İçinde Özel Sektörün
Yeri, http://www.turkted.org.tr/istatistik.html
7. Anonim, 2004 c. Bitkisel Tohumluk Tedarik Dağıtım ve Üretim
Programı 2004, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretim
ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayını.
8. Anonim, 2004 d. FAO year book. http://faostat.fao.org/faostat/collections?subset=agriculture
9. Bozkurt, B., 1993. Tohumculuğumuzun Dünü bugünü ve Geleceği.
Ziraat Müh. Dergisi, sayı 270, s.3-5.
10. Demir, İ. ve Turgut, İ., 1999. Genel Bitki Islahı, Ege Üniversitesi,
Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, ISBN 975-483-402-4,
Bornava, İzmir.
11. Dellal, İ. ve Giray, F.H., 2002. Tohumculuk, Tarımsal Ekonomi
Araştırma Enstitüsü, T.E.A.E.-Bakış, ISSN 1303-8346, Aralık, sayı
1, nüsha 1.
12. Dellal, İ. ve Giray, F.H., 2001. GAP Bölgesinde Buğday Tohumluğu
Tedarik ve Kullanımı, II.GAP Kongresi, Şanlıurfa.
13. Dinçer, R., 1997. Tohumculuk Sanayiinin Yeri ve Gelişimi.
Ziraat Mühendisleri Dergisi, sayı, 304, s. 28-30.
14. Elçi, A., 2000. Türkiye'de Tohumculuğun Durumu ve Gelişimi.
Türkiye Ziraat Mühendisliği V. Teknik Kongresi, 17-21 Ocak, II.
Cilt, 859-870.
15. Elçi, A., 2004. Tohumculuk Sektörünün Sorunları ve Çözüm Yolları,
Hasad, Ocak 2004, sayı 224, s.30-32.
16. Fırat, A.F., Boyacı, H.F., Özçelik, N.,2002. Antalya Bölgesinde
Sebze Tohumculuğunun Durumu. 1. Tohumculuk Kongresi, sayfa 75-79,
11-13 Eylül, İzmir.
17. Gençtan, T., Alan, R. Ve Yanmaz, R., 1990. Türkiye Tohumculuğunun
Teknik ve Ekonomik Yönleri ve Tohumluk Politikasının Değerlendirilmesi.
Türkiye Ziraat Mühendisleri 3. Teknik Kong., 8-12 Ocak 1990, Ankara,
s. 165-176.
18. Giray, F.H., 2001. The Seed Sector and Changing Policies in
West Asia and North Africa, Contry Report: Turkey Seed Sector
for Cereals and Legumes in Southeastern Anatolia Region of Turkey,
2001, (basımda).
19. Karahan, S., 2003. Ülkemizde Çeşit Geliştirme ve Tohumculuğun
Durumu. Uluslararası Tohumculuk Sempozyumu, T.C. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, 18 Eylül 2003,
ATO Salonu, Ankara, http://tagem.gov.tr/yeni%20web/HABERLER/Uluslararası_Tohumculuk_Sempozyumu.doc
20. Kaynak, L. ve Onus, A.N., 2000. Türkiye Sebzeciliğinin Tohumluk
Sorunu. Türkiye Ziraat Mühendisliği V. Teknik Kongresi, 2. Cilt,
871-879, 17-21 Ocak, Ankara.
21. Kün, E., Avcı, M., Harmanşah, F., Şahin, İ., Kayımoğlu, S.,
Duman, R., 1995. Tohum ve Tohumculuğun Gelişimi. Tarım Haftası
1995, Türkiye Ziraat Mühendisliği 4. Teknik Kongresi, 9-13 Ocak,
II. Cilt, no: 26, s.927- 939, Ankara.
22. Tuncer, H.O., 1990. Tohumculuk Sanayii Gelişimi. Türkiye Ticaret
Sanayii Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği. TOOBB
yay no: 159, Ankara, s. 2-27.
23. Türkekul, B., 2002. Türkiye Tohumluk Dış Ticaretindeki Gelişmeler,
Türkiye I. Tohumculuk Kongresi, Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi,
11-13 Eylül 2002, s. 351-360, Bornova, İzmir.
|
SEKTÖREL
>>
Hububat
ihracatına destek
>>
Türkiye
sebze tohumculuğu - 2
>>
Kurutulmuş sebzeler - 2
>>
Türkiye'de kadınlara yönelik tarımsal yayım çalışmalarının değerlendirilmesi
>>
Tarımda dev işbirliği
ANA SAYFAYA DÖN





|