GÜNDEM
DTÖ'nün Açmazı
Tarım
Uluslararası ticaretin serbestleşmesine yönelik
yeni bir anlaşmanın sağlanması için Cenevre'de yapılan Dünya Ticaret
Örgütü(DTÖ) toplantılarının kilitlenme noktası “tarım desteklerinin
kaldırılması” oldu. ABD; Brezilya, Hindistan, Avustralya veAvrupa
Birliği(AB) ülkelerinin görüşmelerde fikir birliğine vardığı ifade
edilse de tarım ticareti konusunda zengin ve yoksul ülkeleri ortak
bir zeminde buluşturma çabaları yine sonuçsuz kaldı.
Reuters haber ajansı, tarım alanında sübvansiyonların kaldırılması
ve tarım ticareti konularında zengin ve yoksul ülkeler arasında
görüş ayrılıklarının ortadan kaldırılmaması üzerine, anlaşma taslağının
görüşülmesinin ertelendiğini belirtti. Başlıca tarım üreticisi
ülkeler olan ABD, AB,Hindistan, Brezilya ve Avustralya arasında
yapılan görüşmenin ardından bir açıklama yapan AB sözcüsü Arancha
Gonzalez, “Görüşmeler ortak bir duruş sinyali vermiyor” açıklaması
yaparken kaynaklar, toplantının dışında bırakılan ülkelerin kendilerine
bilgi verilmemesi yüzünden kızgın oldukları bilgisini aktardılar.
Zengin ülkelerin çiftçilerine verdiği yüksek tarım destekleri
görüş ayrılıklarının temelini oluşturuyor. OECD ülkelerinde, bu
desteklerin toplamı 2003 için 257 milyar dolar ve bu rakam, toplam
tarım gelirlerinin yüzde 32'sine denk. Tarım desteklerinin yıllar
itibarıyla gerilediği belirlense de ödemelerin dağılımı ülkeler
bazında çok büyük farklılıklar gösteriyor.
2001-2003 yılları arasında Avustralya'da yaklaşık yüzde 5 olan
desteklerden yararlanma oranı, Kanada, Meksika, Polonya, Slovakya,
Türkiye ve ABD'de de yüzde 20 olarak gerçekleşti. Çek Cumhuriyeti
ve Macaristan'da yüzde 25, AB ülkelerinde yüzde 35 olarak belirlenirken
tarım desteklerinden yararlanma oranı, Güney Kore, İzlanda, Japonya,
Norveç ve İsviçre'de yüzde 60 ve üzerine çıkıyor
Tarımda çember daralıyor
Bugüne kadar ulusal bir tarım politikası oluşturmayan Türkiye,
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) toplantılarında da sesini yeterince
çıkaramadı. Geçen hafta Cenevre'de yapılan görüşmelerin anlaşmayla
sonuçlanması ise Türkiye'nin hem hayvancılık hem de tarımda ciddi
kararlar alınmasını gerektiriyor. Nüfusunun yüzde 35'i tarımla
uğraşan Türkiye'de son yıllardaki uygulamalarla zayıflayan ve
“düşe kalka ilerlemeye çalışan” tarım, Cenevre kararları hayata
geçirildiği zaman gerekli önlemler alınmazsa dibe vuracak. Özellikle
hayvancılık, şeker, pamuk ve çay gibi ürünlerin ticaretinde son
derece olumsuz gelişmeler yaşanabileceğini belirten yetkililere
göre, hükümetin bir an önce acil eylem planı yapılması gerekiyor.
Türkiye sürekli “Gelişmiş ülkeler iç sübvansiyonlarını kaldırdıkları
zaman biz de tarifelerimizi kaldırabiliriz” görüşünü diye getiriyordu.
DTÖ'nün çerçeve metnindeki maddeler gereği bundan sonra hayvancılık
ve tarımdaki tarifelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kalacak.
İthalat yasağı da denilebilecek yüksek gümrük duvarları ile korunmaya
çalışan Türkiye'de en çok etkilenen sektörlerin başında hayvancılığın
gelebileceği belirtiliyor. Hatta sektör temsilcileri hayvancılığın
bitme noktasına gelebileceğini dile getiriyorlar. Şu anda Türkiye'de
en yüksek gümrük vergisi yüzde 227,5 ile sığır, koyun ve keçi
etinde uygulanıyor. Tavukçulukta uygulanan oran ise yüzde 65.
bu yüksek korumacılığın aslında DTÖ kurallarına aykırı olduğunu
dile belirten TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın,
bunun DTÖ'nün yaptırım mekanizmalarına konu edileceğini söyledi.
Bu durumda Türkiye'nin her alanda olduğu gibi hayvancılıkta da
tarife dışı engelleri kaldırmak zorunda kalacağını ifade eden
Günaydın “Bu koşullar Türkiye'nin ihracatını zorlayıcı yeni bir
dönem başlatacaktır. Örneğin buğday gibi yüzde 180 oranında uygulanan
yüksek gümrük vergilerinde yüksek indirimler yapılmak zorunda
kalınacaktır” dedi.
Toplantıda üç alanda düzenleme getirildi: gümrük vergilerinde
indirim, devletin üretim sübvansiyonlarının ve dışsatım sübvansiyonlarının
düşürülmesi. İlk iki düzenlemenin ABD; AB ve Kanada gibi ülkelerin
azgelişmiş ve gelişmekte olan dünyanın tarımsal piyasasını ele
geçirmesine neden olacağını söyleyen Günaydın, görece daha ucuz
olan bu ülkelerin ürünlerinin tüm dünyayı istila edeceğini belirtti.
Özelikle Cancun'daki başarısızlıktan sonra DTÖ'nün önünde ya bir
kez daha DTÖ nezdinde uluslararası ticareti liberalleştirme ya
da 1949'daki gibi ülkelerle tek tek anlaşmalar imzalama seçeneklerinin
kaldığını söyleyen Günaydın'a göre ikincisi çok zor olduğundan
liberalleştirme seçildi.
İç destek ve dışsatım sübvansiyonlarının indirilmesinin gelişmekte
olan ülkelerin kazanımları gibi sunulduğu belirtiliyor. Ancak
gelişmiş ülkelerin bu uygulamalar sayesinde gümrük vergilerinin
indirilmesiyle açamadığı pazarları da açarak birtakım tavizler
elde edeceklerine inanan Günaydın, “Önümüzdeki süreç içerisinde
tarım ticareti ve üretim yapıları azgelişmiş ülkeler aleyhine
trendini sürdürecek”dedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca yapılan değerlendirilmede de
gümrük vergilerindeki indirimin çok önemli olduğu vurgulandı.
Türkiye'nin tarım üretimi ve pazarını ancak tarifelerle koruyabileceği
kabul eden bakanlık, “Bu durumda, yapılacak her bir indirim tarım
sektörüne doğrudan yansıyacak bir sonuç üretecektir”dedi.
AB ve ABD nasıl hazırlandı?
Toplantı öncesi AB ve ABD'nin pek çok ülkeye verdikleri tavizler
ya da uyguladıkları yaptırımlar ile DTÖ'de ellerini daha da güçlendirmeye
çalıştıkları belirtiliyor. Örneğin, AB'nin, 31 Temmuz'daki DTÖ
toplantısına sayılı günler kala, Kenya'ya sağladığı mali yardımı
kesmesi, Kenya'nın elinin DTÖ toplantısında çok güçlü olmasının
istenmediği şeklinde yorumlandı. Toplantıdan birkaç hafta önce
ABD Başkanı George Bush, 2008'de son bulacak Afrika Büyüme ve
Fırsatlar Yasası (AGOA) adı verilen anlaşmanın hükümlerinin 2014'e
kadar yürürlükte olmasını sağlayacak yasayı onayladı. AGOA'nın
Eylül 2004'te sona ermesi Afrika ülkeleri için önemli bir sıkıntıya
işaret ediyordu. Bush'un 2002'de imzalayıp 2004'te yürürlüğe koyduğu
bir çeşit kalkınma yardımı fonu olan MCA (Millenium Challenge
Account), yani “Milenyum meydan okuma hesabı”, 2004 yılında 16
gelişmekte olan ülkeye toplam 1 milyar dolar tutarında yardım
sağlamasını öngörüyor. ABD, bu hesaptan yardım almakta olan bazı
ülkelere fakslar göndererek kendilerine böyle bir yardımın yapılmakta
olduğunu vedevam edeceğini hatırlattı. Yine toplantıdan önce ABD,
40 ülke için şeker kotaları uygulayacağını duyurdu. Bu sistem
söz konusu ülkelere ABD'ye en düşük gümrük vergisiyle belli kotada
şeker ihraç etme hakkı veriyor. Haftanın ilk günlerinde tarım
konusundaki müzakereler sadece 5 DTÖ üyesi (ABD,AB, Avustralya,
Hindistan ve Brezilya) arasında yapıldı. Bunun, bütün gelişmekte
olan ülkeleri ilgilendiren meselelerin sadece Brezilya ve Hindistan'ın
kararlarına terk edilmesi sonucunu doğurduğu şeklinde yorumları
yapılıyor.
Türkiye bundan sonra ne yapmalı?
Türkiye'nin DTÖ anlaşmasına yönelik tutumunu şimdiden oturup belirlemesi
gerektiğini belirten ZMO Başkanı Gökhan Günaydın ve Çiftçi Sendikaları
Hareketi Sözcüsü Abdullah Aysu'ya göre yapılması gerekenler şöyle:
Sulama alanları attırılmalı
Tarlalarda bilgi teknolojisi kullanılmalı.
Üretici maliyetleri düşürülmeli.
“Ürün” bazında karar verecek özel tim oluşturulmalı.
Devletin gerekli birimleri tek elden karar almalı.
Türkiye bir an önce IMF ve Dünya Bankası yaptırımlarından sıyrılıp
ulusal bir tarım politikası oluşturmalı.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkeler,
gelişmiş ülkelerle aralarındaki uçurum kapanana kadar tarım üretimlerini
desteklemeli.
DTÖ toplantısında, olumlu sayılabilecek gelişmelerden bazılarının
ise az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, kendi ekonomileri
için hassas olan (Strategic Product-SP) ürünlerin bir listesini
DTÖ'ye sunarak bunlardaki korumaları devam ettirebilmeleri olduğu
belirtiliyor.
Ancak bazı sınırlamalar getiriliyor. Örneğin; Türkiye, DTÖ'ye
20 kalemlik bir hassas ürünler listesi sundu. Bu listedeki ürünlerin
yaklaşık 13-14 tanesini et ürünleri oluşturuyor, ayrıca çeltik,
bakliyat gibi ürünler de listede yer alıyor. Ancak DTÖ, listeyi
uzun bulduğu için Türkiye'ye iade etti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı: “DTÖ'nün kararları Türkiye için
olumlu”
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dünya Ticaret Örgütü'nün Tarım Çerçeve
Kararı'nı değerlendirdi: Dünya Ticaret Örgütü'nde (DTÖ) alınan
ihracat sübvansiyonlarının azaltılması, gümrük vergilerinin indirilmesi
ve iç desteklerinin kısılmasına yönelik kararların, Türk tarım
ürünlerinin dış pazarlardaki rekabetini olumlu etkileyebileceğini
açıkladı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye'nin 2006-2010 yıllarını
kapsayan Tarım Stratejilerini hazırlarken, DTÖ'deki muhtemel gelişmelerin
dikkate alındığını, destekleme tedbirlerinin büyük bölümünün DTÖ'nün
Çerçeve Kararı'na uygun olması nedeniyle, desteklemelerin müzakerelerden
etkilenmesinin beklenmediğini açıkladı.
"Ticaretin serbestleştirilmesini içeren kararda, Gelişme
Yolundaki Ülkelere (GYÜ), serbestleşme tedbirlerini daha az oranda
ve daha fazla sürede yapma ayrıcalığı tanınırken, Çok Az Gelişmiş
Ülkeler (ÇAGÜ) grubunda yer alan yaklaşık 50 yoksul ülke, bu tedbirlerden
muaf tutuldu" denilen açıklamada, Türkiye'nin DTÖ sınıflandırmasında
GYÜ'ler grubunda yer aldığı için GYÜ'lere tanınan ayrıcalıklardan
yararlanacağı belirtilerek, gelişmiş Ülkelerin (GÜ) ihracat sübvansiyonlarını
azaltmaları, gümrük vergilerini indirmeleri ve iç desteklerini
kısmalarının, Türk tarım ürünlerinin dış pazarlardaki rekabetini
olumlu etkileyebileceği vurgulandı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, DTÖ Tarım Anlaşması kapsamında
Temmuz sonunda Cenevre'de alınan Çerçeve Kararı'nı değerlendirirken,
2005 yılı sonuna kadar sürecek tarım müzakerelerinde, Çerçeve
Kararı'nın kapsamının daha fazla daraltılmamasının önemine dikkati
çekti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, 2006-2010 yıllarını kapsayacak
şekilde hazırlanan Tarım Stratejileri belgesinin DTÖ müzakerelerinde
Türkiye'nin izleyeceği tutum konusunda büyük kolaylık sağlayacağı
belirtildi. DTÖ Tarım Müzakereleri'nde Türkiye'nin tavrını belirlemek
üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde bir hazırlık grubu
oluşturulduğu bildirilen açıklamada, bu grubun DTÖ görüşmelerini
ülke içinde koordine eden Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) ve tüm
kesimlerle işbirliği ile çalışmalarını yürüttüğü belirtildi.
İstisna yüzde 10'un altına inerse riskli
Türkiye'nin tarımda destekleme tutarlarının ve oranlarının çok
düşük olması nedeniyle, Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) Tarım Çerçeve
Kararı'nda, iç destekler konusunda üretim değerinin yüzde 10'u
düzeyinde belirlenen istisna, şimdilik Türkiye açısından risk
oluşturmuyor. Ancak, istisnanın yüzde 10'un altına çekilmesi halinde,
prim desteği verilen pamuk, ayçiçeği, soya fasulyesi gibi ürünlerde
sorun yaşanabileceğine dikkati çekiliyor.
DTÖ Tarım Anlaşması'nda tarıma verilen iç destekler, Kırmızı
Kutu, Mavi Kutu ve Yeşil Kutu olmak üzere üç kategoride değerlendiriliyor.
Bakanlık'tan verilen yazılı bilgiye göre, Türkiye'deki desteklerin
büyük bir bölümü (genel tarım hizmetleri-araştırma, yayım-kontrol
denetim- bölgesel ve kırsal kalkınma destekleri, Doğrudan Gelir
Desteği-DGD ve sosyal destekler, hayvancılık destekleri) Yeşil
Kutu kapsamında değerlendirildiğinden, Çerçeve Karar kapsamındaki
müzakerelerin bu destekleri etkilemesi beklenmiyor. Ancak müzakerelerde,
bu kutu kapsamındaki desteklerin daraltılmaması gerekiyor.
Gümrük vergilerinde indirim
DTÖ Tarım Çerçeve Kararı'nda, ülkelerin, tarım ürünleri ticaretinde,
DTÖ'ye taahhüt ettikleri gümrük vergisi oranlarında, yüksek tarifelerde
daha fazla olmak üzere indirim yapması öngörülüyor. Ancak, ülkeler,
hassas ürün, özel ürün tespiti yoluyla, bölgesel kalkınma, gıda
güvencesi açısından önem taşıyan tarım ürünleri için ayrıcalıklı
işlemler isteyebilecek.
Türkiye'de bu kapsamda, hayvancılık başta olmak üzere belirleyeceği
hassas ürünler konusunda vergi indirimlerini zamana yayabilecek.
Ancak, ürünler ve indirim zamanı, bundan sonraki müzakerelerde
belirlenecek.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı değerlendir-mesinde, Türkiye'de tarım
sektörünü ithalat karşısında koruyan en önemli mekanizmanın gümrük
tarifeleri olduğuna işaret edilerek, "Yapılacak her birim
indirim tarım sektörümüzü doğrudan etkileyebilecektir. Bu nedenle
GYÜ'ler için sağlanan bütün istisnalardan- hassas ürün, özel ürün,
özel koruma mekanizması vb.- olabildiğince yararlanılması gerekmektedir.
Bu konu, bakanlık tarafından çok iyi değerlendirilerek, Türkiye'nin
izleyeceği tutum belirlenecek" ifadesine yer verildi.
Doha turunda sona yaklaşıldı
DTÖ Genel Konseyi'nin 30 Temmuz tarihli toplantısında kabul edilen
Çerçeve Karar, uluslararası ticaretin daha fazla serbestleştirilmesi
için temel bir yapıyı oluşturmayı hedefliyor. Bu amaçla, "serbest
ticareti bozucu nitelikteki tarımsal desteklerin azaltılması",
"ticarette haksız rekabete neden olan ihracat teşviklerinin
belirlenecek bir süre sonunda kaldırılması", "tarım
ürünleri pazarının korunmasına yönelik gümrük vergilerinin azaltılması
(yüksek vergilerin daha fazla, düşük vergilerin daha az oranda
azaltılması)" yönünde ana kararlar alındı. Bu karalar nihai
metin haline getirildikten sonra 2005 yılında Hong Kong'da düzenlenecek
DTÖ Bakanlar Toplantısı'nda kabul edilerek yürürlüğe konulacak.
1995 yılında yürürlüğe giren DTÖ Tarım Anlaşması, tarım ürünleri
ticareti ve ticareti etkileyen destekleme tedbirleri için yeni
kuralları yürürlüğe koydu. Bağlayıcı nitelikteki bu kurallar,
1995-2004 yıllarını kapsıyor. DTÖ Tarım Anlaşması'nın 20. maddesinde,
2004 yılından sonra ek kuralların yürürlüğe konulması ve bu amaçla
1999-2000 döneminde yeni bir müzakare dönemi başlatılması öngörülmüştü.
Bu öngörü ışığında, 2001 yılında Doha'da düzenlenen DTÖ Bakanlar
Toplantısı'nda yeni tarım müzakerelerin başlatılması kararlaştırılmıştı.
Hem iyi hem kötü...
Gelişmiş ülkelerin tarım ürünleri ihracatındaki destekleri azaltması,
Türkiye'nin ihracatta rekabet şansını artırabilecek. Diğer taraftan
aynı nedenle, ABD'den GSM kredisi ile mısır, soya ithalatı yapan
Türkiye'nin ithalatı pahalanabilecek.
DTÖ Tarım Çerçeve Kararı'nda, tarımsal ihracat desteklerinin,
Gelişme Yolundaki Ülkeler için daha uzun olmak üzere, belirlenecek
bir zaman içinde kaldırılması, ayrıca 180 günden uzun vadeli ihracat
kredilerine son verilmesi öngörülüyor. Türkiye halen 16 ürün grubunda,
yıllık 40-45 milyon dolar düzeyinde ihracat desteği veriyor. Bütçe
kısıtlamaları nedeniyle, DTÖ taahhütlerine göre verebileceği desteğin
ancak yüzde 10'unu verebiliyor. Bu nedenle müzakerelerde ihracat
sübvansiyonlarının kaldırılması yönünde atılacak adımlarda, GYÜ'lere
zaman açısından sağlanan ayrıcalıkların devamı gerekiyor.
|
GÜNDEM
>>
DTÖ'nün
açmazı tarım
>>
Tarıma
rekabet geliyor
>>
1 katrilyon don zararı
>>
Yoksa tarımımız küçülmüyor da çöküyor mu?

ANA
SAYFAYA DÖN



|