ARAŞTIRMA

Bioteknoloji çılgınlaşıyor-III

Aç bir dünya

Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü Genel Direktörü Per –Pinstrup Anderson, “ Beni gerçekten rahatsız eden özellikle Avrupa’da tarımda biyoteknoloji kullanılmasına gittikçe artan muhalefettir” demektedir. Bazı eylemciler transgenik araştırmanın muhtemel yan etkilerinden ötürü ahlaka aykırı hale geldiğine inansalar da, Pınstrup-Anderson ahlaki hususların iki tarafı olduğunu iddia etmekte “Çocukların ölmesine neden olan gıda sorunlarının çözümlerini kısıtlamak herhalde ahlak prensiplerine daha aykırıdır. Aşırı duygusal olmak istemiyorum ama bu dünyada birkaç yüz milyon aç insan var”demektedir.

İsrail’deki Weizmann Enstitüsü Bitki Genetiği Bölümü’nden Jonathan Gressel’e göre, fakir ülkelerde biyoteknolojiye olan ihtiyacın “açıkça görülen” diğer bir örneği de Canavarotu/Bostan Bozan’dır. Gressel, canavarotu/bostan bozanın Oronbanche cinsindeki birkaç parazit türün ortak adı olup –süpürge adı verilen baklagiller üzerindeki etkilerinden geldiğini- tüm Orta Doğu’da sebzeler, ayçiçekleri ve dane baklagillerin kuzeni striga gibi, Oronbanche geçici bir süre için uykuya yatan ve araziyi ekmek için tüm girişimleri mahveden, 10 binlerce minik tohum üretmektedir. Gressel, “ Tohumlar talk pudrası boyunda, belki de tohum başına 50 hücre içermektedir. Bunların nasıl 20 yıl yaşayabildikleri beni aşmaktadır. Metil bromür7, mevcut tek tedavisi olup, pahalı pekte etkili olmayan zehirleyici bir uygulamadır. Eylemciler biyoteknolojiyi ve herbisitleri yasaklamak ve çiftçilerin yaban otlarını elle çekmelerini istemektedirler” demektedir.

Ekonomistlere göre ayrıkotu ve canavarotu/bostan bozan tarımsal biyolojinin en önemli muhtemel hedeflerini özetlemektedir: Gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilerin sorunları, International Serwice for the Acquisition of Agribiotech Applicatious’dan, James, “İlk bakışta bu teknolojiye bir bakıyorsunuz ve bunun fakir çiftçiler için uygun olan son şeydir diyorsunuz. Bu hususi bir durumdur ancak çiftçiler şimdi bedava almakta oldukları için ödeme yapmak zorundadırlar; bu (teknolojiler) sanayi ülkeleri tarafından geliştirilmektedir, bu nedenle para fakirden zengine doğru akmaktadır –gelişmekte olan ülkeler için tamamen uygunsuz olmalıdır. Ancak bu tekrnolojiye dikkatle baktığımızda, teknolojinin ayrıntılarının hemen hemen küçük çiftçinin ihtiyacı olanları tam olarak oluşturması mümkün kılmaktadır” demektedir.

İlk yeşil devrim ürünleri yoğun olarak sulama, suni gübre ve kimyasal pestisitlere bağlıydılar. James, bunun aksine, “ Biyoloji mühendisliğinin meyveleri, tüm teknolojilerin en basiti tohumun içinde saklamıştır” demektedir. Örneğin: parazitlere dayanıklı tohumluk mısır, pahalı püskürtme elemanı gerektirmektedir, yetiştirmesi zor değildir ve çevreye az toksin bırakmaktadır. Fakir ülkelerin fukaralıklarını çoğu zaman elverişsiz topraklara veya tarımsal su mevcut olmamasına borçlu olduklarından, James, bu ülkelerin çıplak arazilerde yetişebilen veya kuraklığa dayanıklı biyoloji mühendisliği uygulanmış ürünlerden nispetsizce yararlanacaklarını söylemektedir.

Bir ekonomist olan Evenson, “Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar bütçelerinin nispeten küçük bir kısmını gıdaya harcarlar” demektedir. Bunun sonucu olarak da, transgenik ürünlerden kaynaklanan verimlilik artışları Avrupa ve Birleşik Devletler için büyük bir önem taşımayacağını iddia etmektedir. Evenson’un dediğine göre, “Bu teknolojiyi kaldırıp atmak işimize gelebilir –yeterince yiyeceği olanlar için bu teknoloji bir lükstür” Ancak, muhtaçlar için durum farklıdır. Evenson, “ Bazı yerlerde, gıdanın insanların bütçesinin yüzde 75’inden fazla olduğunu görebilirsiniz. Pirince –dayalı bölgelerde bunun yarısı pirince gitmektedir. Bu durumda, pirinç fiyatları aksi takdirde olacaklarından yüzde 20 daha yüksek olsa, bu küçük bir şey değildir. “ demektedir. Evenson, geçtiğimiz Ekim ayında biyoteknolojinin 10 yıl durdurulması sonucunda, diğer sonuçların yanı sıra, küresel gıdasızlıkta bir artış olacağını tahmin eden bir model sunmuştur. Açlıktan ölümlerin tesir çetelesinin “varsayımlara dayandığını, ancak bunların asli bilmezlikten gelinecek şeyler olmadığını” belirtmektedir Evenson.

Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü Genel Direktörü Per –Pinstrup Anderson, “ Beni gerçekten rahatsız eden özellikle Avrupa’da tarımda biyoteknoloji kullanılmasına gittikçe artan muhalefettir” demektedir. Bazı eylemciler transgenik araştırmanın muhtemel yan etkilerinden ötürü ahlaka aykırı hale geldiğine inansalar da, Pınstrup-Anderson ahlaki hususların iki tarafı olduğunu iddia etmekte “Çocukların ölmesine neden olan gıda sorunlarının çözümlerini kısıtlamak herhalde ahlak prensiplerine daha aykırıdır. Aşırı duygusal olmak istemiyorum ama bu dünyada birkaç yüz milyon aç insan var”demektedir.

Monsanto’da bir baş tarımsal araştırmacı olan Stephan Padgett, “Biyoteknoloji ileride dünyanın gıda mevcudunun nüfus artışından geri kalmaması için artan ürünlere bir katkı sağlayıcı olacaktır. Bu görevi tek başına yapmayacaktır, ancak bu çabanın çok önemli bir kısmıdır” demektedir. Bununla birlikte, en elverişli koşullarda bile Padgett'’in tahminlerinin çoğunun çıkmasını sağlamak kolay olmayacaktır.

Örneğin; Hindistan başlangıçta yeni teknikleri kucaklamıştır. Devletin aktif desteği ile, yarım düzine Batılı firma Hindistan kanunları ile işbirliği içinde araştırma projeleri oluşturmuşlardır. Bu çabaların en iyi bilineni kapsamında, ülkenin en büyük tohum şirketi olan Mahyco, böceğe –dayanıklı pamuk geliştirmek üzere Monsanto ile olanaklarını birleştirmiştir –Hindistan dünyanın önde gelen pamuk üreticilerinden biridir. Yüksek –yoğunlukta pamuk üreticilerinden biridir. Yüksek –yoğunlukta pamuk çiftliğinin çevre için olumsuz riskler taşıdığı bilinmektedir; Tuskıgel Enstitüsü Bitki Biyoteknolojisi Merkezi’nde görevli C.S. Prakask’a göre, Hindistan’da bu ürün tarım arazisinin sadece yüzde 5’ini kaplamakta ancak ülkelerin insektisit kullanımının yüzde 50’sini teşkil etmektedir.

Bununla beraber, Hindistan’da tohum kabuğu kurduna dayanıklı olması amacıyla biyoloji mühendisliği uygulanan pamuk ile ilgili başlangıçta yapılan testler şidettli tartışmalara neden olmuştur. Bir kural olarak, çiftçiler transgenik ürünlere ait tohumların sahibi olmayıp, rahatsız olmaktadırlar. Bu nedenle, bir yılın ürününden sağlanan tohumları bir sonraki yıl tarlalarına ekmek için muhafaza etmelerine izin verilmektedir. Hindistan’ın gerek içinde gerek dışında bulunan eleştirmenler, bu uygulamanın kırsal tarımın temellerinden birini kaldırdığını, küçük arazi sahiplerini sömürgecilikte olduğu gibi bariz çok uluslulara bağımlı olmaya zorlamaktadır. Şirketler, biyoteknoloji nedeniyle artan rekoltenin ve azalan maliyetlerin her yılın tohum bedelini fazlası ile telafi edeceği şekilde cevap vermektedirler.

Ancak, bazı durumlarda, büyük şirketler yaraların maliyetlere göre daha ağır basmadığını düşünmektedirler. 1990’lı ilk yıllarda, o zamanlar dünyanın en büyük tohum şirketi olup, şimdi ise Du Pout’un bir yan kuruluşu olan –Pioneer Hi-Bred, tam da Striga saldırılarına karşı kayabilecek transgenik, herbisitlere –dayanıklı süpürgedarısı çeşidini geliştirmiştir. Daha sonra, bir Elmkurrst genetikçisi olan Arriola, süpürgedarısının, 1800’lü yılların ortalarında Afrika’dan Birleşik Devletlere tesadüfen getirildiğinden bu yana ekolojik bir zararlı haline gelen yaban otları bol bir akraba olan, ayrıkotu kolayca melezleştiğini göstermiştir. Doğurgan ve kuvvetli olan bu hibritlerin görünüşü ayrıkotuna çok benzemekteydi.

Ayrıkotunun kökünü kazımanın hemen hemen başarılı tek yolu herbisitler olduğundan, herbisitlere dayanıklı bir ıslah edilmiş bitki cinsi önemli bir seçici avantaja sahip olacaktır. Bu devasa kayıplar yaratabilir”demektedir. Arriola’nın söylediğine göre, “Bulgular molleküller biyologlar şaşırmıştır; Kuzey Amerika’ya ekolojik zarar vermenin korkusu ile, Pioneer çok geçmeden transgenik süpürgedarısı üzerindeki çalışmalarını durdurmuş böylece belkide Afrika’nın kendi kendini besleyeceği günü ertelemiştir.

Arriola, “Uzun vadeli ekolojik sorunlardan bahsediyoruz. Fakat bir insanın gözünün içine bakıp ta, bugün bu ürünleri geliştirip bu insanları beslemeyeceğiz, çünkü ileride bazı ekolojik sorunlar yaratabiliriz nasıl dersiniz? Belki transgenik süpürgedarısı o kadar risklidir ki bunu herkes bilmektedir. Fakat bu kararı diğer durumlarda nasıl varırız?” diye sormaktadır.


BU HABERLE İLGİLİ DİĞER GELİŞMELER

Haber listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere, geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına katılabilirsiniz.
.
Mail adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye Gir" butonuna tıklayın.
Karşınıza gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun.

Powered by ListBot

ARAŞTIRMA

>> Birinci Köy ve Ziraat Kalkınma
>> Kongresi / Ankara 1938

>>
Araştırmacı gözüyle / Tarım
>> Sektörüne eleştirel bir bakış
>> A. Nedim NAZLICAN


>>
Biotek Çılgınlaşıyor-III

>> Yeşil devrime yeşil ışık





 

ANA SAYFAYA DÖN
 


 
Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır. Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.