GÜNDEM

 
Tarımsal Ürünlerde Gen Teknolojisi Kullanımı Tartışması Sonuçsuz Kaldı

 

Domates, mısır, soya ve pamukta genleri değiştirilmiş tohumlarla üretilen ürünlerin insan ve çevre sağlığına aykırı olup olmadığı konusundaki tartışma Paris'te düzenlenen son toplantılarda da bir çözüme ulaşmadı. Avrupalılar, bu tür ürünlerin üretim ve pazarlan-masına dirençlerini sürdürürlerken bilimsel araştırma yapılmasına eskisi gibi karşı çıkmıyorlar.

"Genleri değiştirilmiş organizmalar" (GDO) konusundaki tartışmalar bir ortak görüş ve tavırda buluşma sağlanamadan sürüp gidiyor. Son olarak haziran ayının sonunda Paris'te düzenlenen bilimsel toplantılarda da GDO'ların insan sağlığı açısından zararlı olup olmadığı konusunda kesin bir kanaat oluşturulamadı ve taraflar arasında GDO'ların insan sağlığına aykırı olduğuna inanan ve yasaklanması gerektiğini savunanlar ile zararlı olmadığını ve serbestçe ticaretinin ve araştırılmasının yapılmasını savunanlar olmak üzere ikiye bölünmüşlük devam etti. Bununla birlikte bu ayrımda GDO'lara karşı çıkanların büyük çoğunluğunu oluşturan Batı Avrupalıların katı tavrının bir ölçüde yumuşadığı ve hiç değilse bu yönde bilimsel araştırmalar yapılmasına yönelik itirazlarını kaldırdıkları dikkati çekti. Başta Fransa olmak üzere bir dizi Avrupa Birliği üyesi ülkede tarımsal ürünlerin genlerini değiştirmeye yönelik bilimsel araştırmalar yapılması da geni değiştirilmiş tarımsal ürünlerin üretilmesini ve ticaretini meşrulatacağı gerekçesiyle engelleniyordu.

Uzlaşmaz görüşler
Paris'te düzenlenen toplantıda anlaşmazlığın ve bölünmenin hem bilimsel düzlemde, hem de ticari ve siyasi düzlemde ne kadar derin olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ticari düzlemde Kuzey ve Güney Amerikalı tarımsal üreticiler genleri değiştirilmiş organizmaların üretim ve pazarlamasının tüm dünyada serbest olmasını savunuyorlar. Bu ürünlerin Avrupa piyasalarını istila etmesi halinde kendi tarım sektörlerinin çökmesinden çekinen Batı Avrupa ülkeleri ise ithalat yasağı getirerek önlem alıyorlar. "İnsan sağlığına aykırı olabileceği" iddiası ise bu ithal yasağına fiilen meşru bir gerekçe işlevi görüyor. Bağımsız çevrelerde, ekonomik bir çıkar kavgasına tıbbi bir gerekçe uydurulduğu kuşkusu hayli yaygın. Buna karşılık, ABD'de ve Avrupa'da çevreciler de devreye girerek insan ve çevre sağlığı adına GDO'lara karşı tavır aldılar. Özellikle ABD'de "Yeşiller" olarak da bilinen çevreci gruplar genleri değiştirilmiş tohumlardan üretilen tarımsal ürünlerin veya onlardan yapılma gıda ürünlerinin pazarlan-masını engellemeye çalışıyorlar.

Öte yandan, konu ile ilgili tartışmalar ve çekişmeler ister istemez siyasal ve ticari düzlemden bilimsel düzleme de kaymış bulunuyor. Kimi bilim adamları canlı organizmaların genleri ile oynamanın, genlerini değiştirmenin çok sakıncalı bir girişim olduğunu ileri sürerek bunun sonucunda tehlikeli gelişmeler ortaya çıkabileceğini savunuyorlar ve bu tür araştırmalara izin verilmemesini istiyorlar. Ancak bu yasakçı yaklaşımın taraftar-ları son zamanlarda hayli zemin kaybettiler ve salt bilimsel amaçlarla sınırlı kalmak ve ticari uygulamalara meydan verilmemesi kaydıyla araştırma yapılmasını kabul edenlerin, destekleyenlerin sayısında artış gözlemlendi.

Gerek ticari, gerekse bilimsel düzlemde GDO ile ilgili çalışmaların sürdürülmesini savunan çevreler ise, bu ürünlerin insan sağlığına aykırı oldukları hakkında bugüne dek hiçbir bilimsel kanıt bulunamadığnı vurguluyorlar.Karşı çıkanlar ise GDO'ların henüz kısa sayılır bir süreden beri gıda ürünlerinde kullanıldığını anımsatarak zararlı olup olmadıkları konusunda nihai bir karar vermek için erken olduğunu ileri sürüyorlar.

Gand Üniversitesi'nden (Belçika) Genleri değiş-tirilmiş bitkileri icat edenlerden biri olan ve "Inter-national Concil for Science" (Uluslararası Bilim Kurulu) yöneticisi Marc Van Montagu, "karşı çıkmanın bilimsel en küçük bir gerekçesi yok, olan tamamen duygusal bir tepki" derken "Insiti-ut of Sicence in Society" (Toplumda Bilim Ensti-tüsü) Başkanı bayan Mae-Wan Ho ise toplantı-da yirmi altı anglosakson bilim adamı tarafından hazırlanmış ve GDO konusunda hayli eleştirel bir tavır sergileyen bir rapor sundu.

Testler henüz yetersiz
Şurası bir gerçek ki GDO üzerideki zehirlenme testleri henüz çok fazla değil. Amerikalılar birkaç yıldır bu tür organizmalarla yapılmış besin maddeleri tüketiyorlar ve bugüne dek henüz bundan kaynaklanan bir olumsuzluk saptanmış değil. Ne var ki ciddi anlamda "epidemiyolojik" bir araştırma da yürütülmüş değil. Fareler üzerinde yaplan testlerin sonuçlarının da insanlar açısından ne derece güvenilir olduğu bilinmiyor. Çevre sağlığı açısndan bakınca da durum daha farklı değil. Henüz GDO ile yapılan tarımsal üretimin toprak ve bitki örtüsü üzerinde ne gibi yan etkiler doğuracağı öngörülemiyor. Bu konudaki araştırmalar da güvenlir bir yargıda bulunmaya yeterli bulunmuyor. Bilim adamları özellikle de biyolojistler ikiye bölünmüş haldeler: hücre biyolojistleri GDO'lara çok olumlu yaklaşırken, çevre bilimciler ile genel biyolo-jistler daha sakıngan bir tavır takınıyorlar.

İlk örnek domates
Genleri Değiştirilmiş Organizmaların ilk örneği bir domatesti. 1994 yılında ilk kez piyasaya sürüldü. Teknik adı "Flavr Savr" olan domates 1994 yılında ABD'de tüketicilere arz edildi. Çürümeye daha dayanıklı genler geliştirilmişti. Ardından mısır, soya ve pamukta aynı şey yapıldı. Amaç iklim koşullarına ve bitki hastalıklarına daha dirençli tohumlar elde edebilmekti. Bu sayede verimliliğin artması ve maliyetlerin düşürülmesi hedefleniyor. 1996 yılında Avrupalı bilim adamları bu işe son verilmesini istediler. Gerekçeleri başka bitkilere de bulaşabilecekleri ve insan ve çevre sağlığı üzerinde olası zararlı etkilerinin olabileceğiydi. Konunun bir başka boyutu da çeşitli bilim dallarının sınırlarının kesişmesinden kaynakla-nıyor. Biyoteknoloji, bir yandan bitkiler, diğer yandan toprak etkileşimi üzerinde çalışırken insan, hayvan ve çevre sağlığını da göz önünde tutmak gereğini duyuyor ve birçok bilim dalı işin içine girdiği ölçüde rekabet, görüş ayrılığı, kıskançlık gibi unsurlar da ticari ve siyasi hesap-lara eklenerek sorunun her bakımdan uygun bir çözüme kavuşturulmasını geciktiriyorlar.

 
Kendinizi Mail listemize ekleyin sitemiz ve sektörle ilgili gelişmelerden sizide haberdar edelim.

 

GÜNDEM

>> Tarımsal ürünlerde gen teknolojisi kullanımı tartışması sonuçsuz kaldı

>> 2. Ulusal Sulama Kongresi

>> Yağ sanayicilerinden palm yağı uyarısı



 

ANA SAYFAYA DÖN
 


Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır.
Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.