YORUM


AB Ortak Tarım Politikası'na uyumun zorlukları

Ali Ekber Yıldırım (e-mail: aey@unimedya.net.tr)

Tarım ürünleri dış ticaretinde Türkiye'nin en büyük pazarı, Avrupa Birliği. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tarım ürünleri ihracatı, 2.5 milyar dolar; ithalatı ise 1.5 milyar dolar civarında. AB ile tarım ürünleri ihracatımızda hemen her dönemde ciddi engellemelerle karşılaşıyoruz. Kuru üzümde, incirde, pamukta yıllarca bu engellemeler sürdü. Sık sık davalar açıldı ve birçoğunu Türkiye kazandı. Buna karşılık, Avrupa Birliği hiçbir engelle karşılaşmadan Türkiye'ye tarımsal ürünlerini ihraç edebiliyor.
 
Türkiye'nin tarımsal yapısı her dönem AB'yi ürkütmektedir. AB üyeliğine en büyük engel olarak tarımın gösterilmesinin temel nedeni de budur. Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp de her fırsatta "Türkiye'nin AB üyeliği tarımdan geçiyor" diyor, ama bu konuda yapılan ciddi bir çalışma da yok.
 
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinde Katılım Ortaklığı Belgesi ve 2000 Yılı İlerleme Raporu'nda tarımla ilgili çok genel tespitlere yer veriliyor.
 
Katılım Ortaklığı Belgesi'nde tarım sektörü için kısa vadede yapılacak çalışmalar özetle şöyle: tarım reformunun sürdürülmesi, işleyen bir tapu sicil sisteminin geliştirilmesi, hayvan tanımlama ve bitki geçiş izni sistemlerinin oluşturulması, tarım ürünleri piyasalarının izlenebilmesi için, idari yapıların güçlendirilmesi; çevresel, yapısal ve kırsal kalkınma önlemlerinin uygulamaya konulması.
 
Orta vadede ise, tarım reformlarının tamamlanması, tarım ve kırsal kalkınma politikaları alanlarında müktesebata yönelik hazırlıkların tamamlanması, gıda işleme kuruluşlarının (et, süt ürünleri işleme tesisleri) AB temizlik ve kamu sağlığı standartlarını karşılayacak şekilde güncelleştirilmesi ve daha fazla test ve teşhis tesislerinin kurulması öngörülüyor.
Katılım Ortaklığı Belgesi'nde böyle deniliyor fakat uygulamaya baktığımızda, AB Ortak Tarım Politikası'na uyum için ciddi hiçbir çalışma yok. Türkiye ile AB tarım politikası arasındaki çelişkilere kısaca bakalım:

--AB, bütçesinin yarısını tarımdaki desteklemeye ayırıyor. Türkiye bütçesinin yüzde 10'unu dahi tarıma ayıramıyor. Kaldı ki, IMF'ye verdiği son niyet mektubunda tarımdaki destekleri kaldırdığını itiraf ediyor.

--AB, tarımdaki destekleme politikalarını sağlıklı olarak sürdüren müdahale kuruluşlarını güçlendiriyor. Türkiye, bu görevi yapan Toprak Mahsulleri Ofisi, TEKEL, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ gibi kurumları tasfiye ediyor.

--AB, doğrudan gelir desteği sisteminin tarımda tek başına uygulanmasının sektöre büyük zarar vereceği gerekçesiyle rafa kaldırıyor. Türkiye, doğrudan gelir desteği sistemini, temel destekleme politikası olarak kabul ediyor.

--AB, tarım ürünleri fiyatını belirlerken üretici maliyetlerine ve üretici gelirlerini esas alarak, kırsal kalkınmayı hedef olarak alıyor. Türkiye, IMF ile yaptığı stand-by anlaşmasında öngörülen enflasyon hedefi oranında fiyat artışlarını yapıyor. 2000 yılında enflasyon hedefi yüzde 25 olduğu için bir çok ürünün fiyatı bu oranda artırıldı. Ancak enflasyon yüzde 40 gerçekleşti. Üretici reel olarak yüzde 15 gelir kaybına uğradı. Kırsal kalkınmayı sağlayamadığı için ciddi bir göç sorunu ile karşı karşıya.
 
Bu 4 temel noktada bile AB Ortak tarım Politikası'na uyum sağlamak bir yana,AB ile ne kadar zıt bir eksende olduğumuz görülüyor.
 
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, bu konuda yoğun olarak çalışan bilim adamlarımızdan birisi. Özkaya'nın tespitleri yukarıdaki tabloyu güçlendiriyor, özetle şöyle: "Bizde kırsal nüfus yüzde 50, AB'de yüzde 5. Türkiye'nin tarım işletmeleri sayısı 4 milyon iken, tüm AB ülkelerinde ise sadece 7 milyon. Ayrıca bizde kooperatifleşme çok az. Dolayısıyla AB'deki kadar etkin bir pazarlama sistemimiz de yok. Tarımımız bu halde iken AB'ye tam üye olmak gibi bir şansımız yok. Tarım Bakanlığı tarafından IMF'ye sunulan niyet mektubu içerisinde yer alan Tarım Reformu'nun sadece adı reform. Bu reform paketinin içerisinde ihtiyacımız olan hiçbir yapısal düzenleme yok. Ne kırsal nüfusun azaltılması, ne kooperatifleşmenin artırılması, ne tarımdaki parçalı yapının önüne geçilmesi ne de işletme sayısının azaltılması bu paketle gerçekleştirilemez. "
 
Türkiye, AB Ortak Tarım Politikası'na gerçekten uyum sağlamak istiyorsa öncelikle IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı ve dünyanın hiçbir ülkesinde başarı şansı olmamış bir tarım politikası yerine, AB ile aynı eksende bir tarım politikası uygulaması gerekmez mi?

 

BU HABERLE İLGİLİ DİĞER GELİŞMELER

Haber listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere, geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına katılabilirsiniz.
.
Mail adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye Gir" butonuna tıklayın.
Karşınıza gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun.

Powered by ListBot

YORUM

>>
Ürün bazında üretici örgütlenmesi
>> nasıl olacak? / Kemal Erdoğan

>> AB Ortak Tarım Politikası'na uyumun
>>
zorlukları / Ali Ekber Yıldırım


>> Türk tarımı üzerine / Şekip Karakaya




 
ANA SAYFAYA DÖN
 



Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır. Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.