SEKTÖREL
MUTLAKA SÜT İÇMELİYİZ, AMA
DİKKATLİ OLMALIYIZ ?
Prof.Dr. Kemal ÖZKÜTÜK
Arş.Gör.
Serap GÖNCÜ
Süt Doğa'nın En Mükemmel Gıdasıdır
Süt yeni doğan memelilerin
yegane gıdasıdır. Bir çocuğun beyin hücreleri
ilk 5.5 -7.0 yılda en hızlı gelişme göstererek,
çocuğun beyin potansiyelini oluşturur. Yeterli
hayvansal gıda almayan ve bu arada yeterli süt içmeyen
çocukların beyin kapasiteleri yeterince gelişmeyebilir.
İleri yaşlarda bu açığı kapatmaları ve süt
içen çocukların beyin kapasitelerine erişmeleri
pek mümkün
olamamaktadır. Bu potansiyeli harekete geçirebilecek
en uygun besin maddesi ise süttür. Yeni doğan
bir bebeğin, en az 3 ay süreyle, bütün besin
madde gereksinmesini, karşılayabilecek yegane gıda
ise sadece anne sütüdür. Anne sütü yerine dünya
çapında
geniş kabul görmüş bir diğer süt ise inek sütüdür.
Keçi, İnek ve kadın sütünün bir litresinde
bulunan maddeler ve miktarları Çizelge 1'de
verilmiştir.
Çizelge
1. Çeşitli Hayvan Türlerinin Süt Kompozisyonu.
Riboflavin
ve Vitamin A
bakımından günde bir litre süt içmek yeterli
olabilir. Ancak gebe ve emziren anneler için
yeterli sayılmamaktadır. Günde içilen bir
bardak süt (100-250 cc), yaş gruplarına göre
protein gereksinmesinin ne kadarının karşılanabileceği
Şekil 1'de verilmiştir.
Süt aynı zamanda, yetişkin
ve yaşlı kişiler içinde çok gerekli olan kalsiyumun
en önemli kaynağıdır. Yaşlılar her gün
yeterli kalsiyum almazlarsa, kemikleri süngerimsi
bir yapı kazanmakta, kırılgan hale gelmekte ve
çabuk kırılma eğilimi göstermektedir. Ayrıca,
kırılan kemiğin iyileşmesi de oldukça uzun
zaman almaktadır. Her gün süt içmek, bu bakımdan
kemiklerin dayanıklılığının artmasına yardımcı
olmaktadır. İnsanların kalsiyum gereksinimleri
ve bir litre sütün içerdiği kalsiyum miktarı
ise Şekil 2'de verilmiştir.
İnek sütü hafif asit
reaksiyonunda olup, pH olarak 6.4-6.7 arasındadır.
İnsan sütü ise nötrdür. Bütün sütler
bekletildiklerinde, bakterilerce laktozun laktik
aside parçalanması sonucu asit reaksiyonu
artacaktır. Organizmalar veya hücreler asit değişimine
hassastır.
Bütün vücut sıvılarında olduğu gibi, süt
de 'tampon' (buffer) etkisine sahiptir.

Şekil 1. Günde içilen bir bardak (100-250
cc) süt ile protein gereksinmesinin yaş
gruplarına göre karşılanma durumları

Şekil
2. Bir litre sütün kalsiyum içeriği ve
insanların gereksinimleri karşılama durumu
Sütün tampon etkisi
Sütü, tampon etkisi, sıvının
pH'nın (asitlik veya bazlık), değişimini bir
ölçüde önler. Sonuç olarak süt, kendi
reaksiyonu pek değişmeden, bir miktar asit veya
alkaliyi absorbe etme özelliğine sahiptir. Sütün
bu özelliği nedeniyle insanlarda, alkali veya
asit zehirlenmesinde veya muhtemel durumlar için
kullanılır. Bazı mesleklerde çalışanlara,
anlaşmalar gereği, her gün bir miktar süt
verilir. Sütün bu özelliği yararlı olmakla
birlikte, yüksek derecede
tampon özelliğine sahip sıvıların bebek
beslenmesinde kullanılması aynı nedenlerle sakıncalı
olabilir. Çünkü bebeklerin asit salgılama
kapasiteleri sınırlıdır. Besin maddelerinin
sindirilme aşamasında ve solusyon halinde iken,
pH 5 seviyesinde aside maruz
kalmaları gerekir. İşte bu nedenle insan sütü
tampon etkisi düşüktür.
Süte Alerji:
Alerjik
hastalıkların birçoğu, lokal bir hormon olan
histamin etkisiyle oluşur. Bu hormon, vücudun
farklı yerlerindeki hücrelerinde değişik
miktarlarda depolanırken, lokal bir uyarı sonucu
salıverilmektedir. Histaminin normal işlevi,
gastrik asidin mide içine salıverilmesini başlatmak
ve bağırsakların kaslı duvarlarını harekete
geçirmektir. Histaminin tepki gösterdiği bir başka
"olay"da, vücut dokuları arasında
yabancı
bir proteinin varlığıdır. Yabancı bir
protein, (örneğin sivrisinek ısırması veya arı
sokması gibi) uygun şekil ve büyüklükte olan
bir reseptör tarafından çekilir.
Süte alerjisi olanlar iki açıdan
farklılık gösterirler. Birincisi, salıverilen
histamin miktarına hassasiyetleri ve ikincisi de
bazı proteinlere karşı daha fazla antibody üretmeleridir.
Proteinin vücuda girdiği yerde tahriş söz
konusudur. Vücudun solunum yollarında oluşan
alerji, burun akmasına, hapşırmaya, gözlerin
yaşlanmasına kuru öksürüğe,
alerjik astıma ve zatürree semptomlarına neden
olur.
İnek sütüne alerji olan
birisi, inek sütü içeren bütün formlarına da
alerji vardır. Ayrıca inek sütüne alerjisi
olanların en az yarısı, aynı zamanda et
proteinine karşı da hassastır. İnek sütüne
hassasiyet, bebeklikte başlar. Biberonla beslenen
bebekler, bir hafta veya daha fazla inek sütü
aldıklarında hassasiyet kazanırlar. Bu arada
bunlardan birçoğu, problem yaratan semptomlar göstermez.
Bu gibi bebeklerin sindirim salgıları güçlendikçe
hassasiyetlerini
kaybederler. Bebeklerin %6'sı zayıf sindirim
kapasiteleri nedeniyle, yüksek derecede
hassasiyet gösterirler. İnek sütü ile
beslendikleri sürece de normal sağlıklarını
ve büyümelerini sürdüremezler. Biberonla
beslenen bebeklerde çok yüksek duyarlılıkta
olan bebekler ise nadir olmakla birlikte bebekler
de 'ani ölüm' kurbanı olurlar.
Laktoz
Toleranssızlığı
Laktozun sindiriminde, çocukların
mide salgılarında bulunan ve çocuk 3 yaşına
gelinceye kadar devam eden gençlik veya çocukluk
enzimi ve yetişkin enzimi etkili olmaktadır.
Enzimin eksikliği sadece laktozun sindirimini
engellemekle kalmayıp, laktoz çok az miktarda alındığında
bile, bulantı ve kusmaya neden olmaktadır. Dolayısıyla
yetersiz beslenen toplumlarda bir çocuğun ileri
yaşlarda sütten
kesilmesine biyolojik olarak limit getirmektedir.
Bazı Asya ve Afrika toplumlarında, populasyonun
yarıdan fazlası, yetişkin enziminden yoksundur.
Kafkas toplumları arasında % 85'i bu enzime
sahiptir. Yoğurttaki laktoz enziminin parçalanmasını
enzim yerine
bakteri yapmakta ve bu problem ortadan kalmaktadır.
Kansızlık
Süt, demirce fakir olup bir
bebeğin demir gereksinmesini karşılayacak düzeyde
değildir. Uzun süre sütle beslenen, diğer gıdalardan
uzak duran çocuklarda kansızlık gelişme olasılığı
da söz konusudur.
Sütle
geçen hastalıklar
Ayrıca, hangi türe ait olursa
olsun, süt,sağlıklı koşullarda üretilmemiş
ise o zaman hastalık etmeni mikroorganizmalar için
de uygun besi ortamı teşkil ederek hastalık taşıyıcısı
olabilmektedir. Bu hastalıklar içinde de en önemlisi,
ineklerde yavru atmaya sebep olan Brusella hastalığıdır.
Bu hastalıkla bulaşık süt içerek Brusella
etmenini alan hamile kadınların da bebeklerini
kaybetme riskleri vardır. Brusella, "Malta
Humması", "Akdeniz Humması" veya
"Dalgalanan Humma"
olarak da bilinmektedir.
Sonuç
Süt çok değerli bir besin
maddesi olmakla beraber tüketicinin karşısına
çıkmadan önce, sağlıklı koşullarda üretilmiş
ve yine uygun koşullarda, tüketime sunulmuş
olmalıdır. Sütün oluştuğu meme sağlığı,
sütün sağım şekli kullanılan ekipmanın
durumu, sağım sonrasında sütün muhafazası ve
değerlendirilmesi, sütün sağlıklı olması ve
kalitesi açısından çok önemli işlemlerdir.
Bugün Avrupa ülkelerinin hemen hepsi gerek tüketicinin
kullanımına sunulan süt olsun gerekse süt işleme
endüstrisinde işlenmek üzere gelen sütler için
standartları oluşturmuş durumdadır. Bu
standartlar arasında somatik hücre sayısı
değeri uzun süredir yerini almış ve kaliteli
ve sağlıklı süt üretimi konusunda uygulanan
kontrol metotları arasına girmiştir.
BU HABERLE İLGİLİ DİĞER
GELİŞMELER
Haber
listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere,
geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına
katılabilirsiniz.
.
|
Mail
adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye
Gir" butonuna tıklayın. |
|
Karşınıza
gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun. |
|