YORUM
Tarımda
gene saçmalıyoruz.
Deniz Gökçe
Akşam Gazetesi
Türkiye,
tuhaf günlerden geçiyor. Birçok kişinin kafası karışık. Bilgi
de yok veya çok sınırlı. Ama kamuoyunda saçma sapan yorumlar ve
yaklaşımlar, gırla gidiyor. Bu kaos en son Dünya Bankası Türkiye
temsilcisi Ajay Chhibber'in yaptığı açıklamalarla yaşandı. Ne
demişti Ajay Chhibber? Chhibber'in söyledikleri pek anlaşılamadı.
Chhibber aslında 'Fakirlere kötülük yapıyorsunuz!' demiş, durumu
çok kibar ifade etmişti, ama biz dediklerini tercüme edelim. Chhibber
aslında bize diyordu ki, yıllardır bir sürü niyet mektubu imzaladınız
ve bunların her birinde tarım reformu yer alıyor. Bu tarım reformunun
önemli bir parçası yıllardır sürdürdüğünüz saçma sapan, siyasi
hedefli, etkisiz ve pahalı tarım desteklemesi yaklaşımının değişmesi
idi. Türkiye 1999 yılından beri niyet mektubunda bu konuda iki
şeye söz vermişti. Nelere?
Birincisi, tarım desteklemesini kamu kuruluşlarının
bütçelerine ve kamu bankalarının bilançolarına gizleme operasyonları
ile tıkmak, görev zararı kelimesinin arkasına gizlemek ve bunların
finansmanını en kötü şekilde yapmak operasyonları durdurmak. Yani
tarım desteklemesini konsolide bütçenin içine almak ve destekleme
operasyonlarını transparan, takip edilebilir, açık seçik hale
getirmek.
İkincisi, tarım desteklemesinin gerçek tarım
insanı yerine bu destekleme sisteminden beslenenlerin, 'tarım
sülüklerinin' eline geçmesini, yani siyasi ulufe haline gelmesini
önlemek. Özetle tarım desteğinin gerçekten tarımı yapan kimselere
ulaşmasını sağlamak. Bunu sağlayacak araç da doğrudan tarım desteği!
Türkiye bu iki reform hedefini kabullenmiş,
altına imza atmış ve uzun zamandır değişikliği yapmaya söz vermişti.
Bu yaklaşımın ne kadar tasarrufçu olduğunu iki rakam gösterebilir.
1999 yılında (1999 seçimi ortamında) azan tarım desteklemesi,
iyi bir tarım yılı da yaşandığından 5 milyar dolarlık bir düzeye
ulaşmıştı. Bu endirekt sübvansiyon rakamı kredi, gübre, prim ödemesi
gibi yaklaşımların tümünün toplamı.
Halbuki şu anda uygulanması için çok önceden
yapılmış olan planlar gerçek tarım üreticisine (belli boyutta
tarım arazisi işlemek şartı var) aynı düzeyde bir destek ulaşmasının
maliyetini 1.5 milyar doları geçmeyen bir rakam olarak tespit
etmiş bulunuyordu. 5 yerine 1.5 milyar dolar! Ve gerçek tarım
insanının eline aynı miktar destek ulaşacak! Bu yaklaşım hem büyük
tasarruf sağlıyor, hem de yapısal olarak etkin bir sistemi yerine
yerleştiriyordu.
Unutulmaması gereken bir konu da bugüne kadar
tarım desteklemesinin arz fazlası olan fındık, çay, tütün gibi
ürünlerde verilmesi ve sonra da yakılan ürünler, depolarda çürüyen
stoklar gibi ziyanlara götürmesi idi.
Geçen yıl 1.5 milyar dolarlık bir destek düşünülmüş,
ancak sadece 1 milyar dolar kadar bir destek verilmişti. Bu yıl
ise 1.5 milyar dolar planlanmasına rağmen ve Tarım Bakanlığı'nın
destek planı ile oynanamamasını, Dünya Bankası'nı desteklemesine
rağmen, 700-800 milyon dolarlık bir rakam bütçeye konmuş ve bu
ödemenin de yılın başında yapılması, ikinci yarıda yapılmaması
gündeme getirilmişti. Bu ise reformdan geri dönülmesi için yol
hazırlanması ve seneye de tarım reformunun külliyen iptali ve
geçmişe dönüş için zemin hazırlıyordu.
Dünya Bankası bütçe hazırlık sürecinde bu konuda
ısrar etmiş, ancak tezkere reddi ortamında bütçe acilen gündeme
getirilirken, bir değişiklik de yapılmamıştı. Sonra da hükümet
değişikliği gündeme gelmişti. Bu da hareket edilmesini önlerken,
Parlamento Bütçe Komisyonu'nda olan bütçe çıkmak üzere idi. Bir
kere Komisyon'dan çıkarsa, bir daha değişiklik yapılamazdı. İşte
bu nedenle Dünya Bankacılar 'söz verdiğiniz tarım doğrudan desteğini
çıkartın, bütçeye fon koyun' diye feryat etmişlerdi! Bu da zaten
görevleri!
Ama fatura daha büyük de olma durumunda. Tarım
reformundan vazgeçmek ve bütçeye doğrudan destek koymamak, hem
cıvıtma ve popülizm anlamına geliyor, hem de 1.5 milyar dolarlık
programa endeksli Dünya Bankası Kredisi'nin kaybedilmesi demek.
Konu bu iken sağda solda 'ABD, Dünya Bankası
vasıtası ile tezkere konusunda Türkiye'ye baskı yapıyor' demek,
ahmaklık ötesi bir yaklaşım.
|