CİNESANAT

 


Abdülhamit Düşerken

Yön: Ziya Öztan
Oyun: T. Akan, H. Ergün, M. Cumbul

Cumhuriyet ve Kuruluş dizilerinden sonra, serinin üçüncüsünü sinema filmi olarak çeken Ziya Öztan'ın, 2. Meşrutiyet ve sonrasını konu alan etkileyici bir dönem filmi. Sultan Abdülhamit'in çöküşünü hazırlayan olayların perde arkasına, hırs ve aşkın tutkulu karışımını başarıyla monte eden yönetmen, iyi bildiğimizi sandığımız tarihimizdeki bilinmezleri tekrar gün ışığına çıkarıyor. İdeal yolundaki sapakların, mevki hırsı ve menfaat ilişkileri olduğunun belgesi adeta. Karşı konulamaz bir sevdanın ateşi içinde, birlikte yola koyulduğu
İttihatçı dostlarından zamanla ayrı düşen bir zabitin hızla yükselirken, giderek yalnızlaşmasının ve bir gün darağacında kaybolup gidişinin hikayesi. Ders
almasını bilenler için iyi bir fırsat diyorum. Bol kepçe medyatik ismin filmde yer alışı ise belki en haklı eleştirilerden olsa gerek.


Saatler (The Hours)

Yön: Stephen Daldry
Oyun: N. Kidman, M. Streep, J. Moore

1941 İngiltere'sinde yaşayan ünlü kadın yazar Virginia Woolf'un bunalımlı hayatından kesitlerin, yıllar sonra onun yazdıklarını birebir yaşayan diğer iki kadınla olan kesişme noktalarını ustalıkla veren film, duygusallığın, karamsarlığın ve yardımseverliğin iç içe geçtiği bir gezi yaptırıyor izleyenlere. Merly Streep'in olağanüstü oyunculuğu ve oscarları silip süpüren diğer kadın oyuncuların başarılı performansları, sakin tempoda seyreden filmin etkisini arttırmaya yetiyor. Geriye dönüşlerle ilerleyen filmde; hayatın anlamı, sevgi ve başarıların arka yüzündeki buhranlar, mutlu görünen hayatların altında ne fırtınaların yattığının sorgulanması oldukça başarılı.

 

Düş Kapanı (Dream Catcher)

Yön: L. Kasdan
Oyun: M. Freemann, T. Sizemore

Enfes kar manzaralarıyla süslü bir ormanlık bölgede hafta sonlarını geçirmek üzere gelen 4 eski arkadaşın, doğayla mücadele etmeleri yetmezmiş gibi, cani uzaylılarla da kapışmalarının hikayesi. Filmin ilk yarısında insanı müthiş
gerilimlere sürükleyen oldukça etkileyici bir anlatım ve usta işi görsellik söz konusu iken, ikinci yarıda saçma sapan bir uzaylı muhabbeti işin içine girince filmin tadı kaçıyor. İnsan bedenine girip caniliğe koşturan uzaylının hakkından, yıllar sonra sadece bu an için yeteneğini saklayan bir özürlünün akrebe dönüşmesi geliyor ama bu arada, dört arkadaştan ikisi uzay şehidi olurken,
diğer ikisi de gazi oluyor. Son dakikada yine evreni kurtarmak filmin esas jönüne düşüyor. Filmin sonu kötü olsa da, ilk yarıdaki başarılı temposu ve harika kar manzaraları altındaki görüntüleri için çekilebilir.

 

 

Bir Erkek 10 Günde Nasıl Kaybedilir

Yön: D. Petrie
Oyun: K. Hudson, M. McConaughey

Aşk, meşk, duygusallık ve komedi. Her şey var bu filmde. Aynı anda birbirinden habersiz olarak, karşı cinsten birini tavlama niyetiyle iddialara girişmiş iki gencin tesadüfi buluşmaları, 10 gün içinde müthiş bir aşkın doğmasına sebep olur.
Harika esprileri, dram ve komediyi bir arada dans ettiren bildik senaryosuyla son dönemin en başarılı gençlik filmi diyebilirim. Sarışın güzel Kate Hudson'un iri yeşil gözlerini sulandırarak yüzüne astığı duygusallığın kırmızılığı ve ağzı kulaklarında gülerkenki şirin hali görülmeye değer. Sevdanın karşı konulamaz gücünü vurgulayan harika bir film. İzleyen herkesin kendinden bir parça bulabileceği bu nefis komediyi tüm sevenlere öneriyorum.


Kendinizi Mail listemize ekleyin sitemiz ve sektörle ilgili gelişmelerden sizide haberdar edelim.

 

CİNE-SANAT


FİLM-ELEŞTİRİ:

>> Abdülhamit Düşerken

>> Saatler (The Hours)

>> Düş Kapanı (Dream Catcher)

>> Bir Erkek 10 Günde Nasıl Kaybedilir

ŞİİR:

>> Ben Anadoluyum



 
ANA SAYFAYA DÖN
 

Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır.
Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.