ADVERTORIAL
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Köseoğlu
ile...
Türkiye'deki Tarımsal
Sorunlar Gıda Sanayiini İthalata Yönlendiriyor
Aziz Köseoğlu Kimdir?
Aziz Köseoğlu, çiftçi kökenli bir aileden gelmekte olup Adana'nın
Tuzla Beldesi Cine Köyü'nde narenciye üreticiliği yapmaktadır.
Tarım, tarıma dayalı sanayi yi, dünya gıda gelişmelerini yakından
takip eden bir sanayici olan Köseoğlu, uzun yıllar Marsa'da Genel
Müdürlük yapmış, şuanda Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim
Kurulu üyesidir. Ülker Gurubu'nda ve Pakyağ'da üst düzey yöneticilik
ve yönetim kurulu üyeliği yapan Köseoğlu, TUSİAD'ın Tarım Kurulu
Başkanlığını da yapmaktadır.
Türk tarımındaki sorunlar çözülür mü?
Bir ülke tarımı ile ilgili sorunlarını çözemez ise bir çok sorununu
da çözemez.
Tarımdaki problemlerini halletmemiş hiçbir gelişmiş ülke bulamazsınız.
Tarım nüfusunun çokluğundan doğan problemler tarımın sorunlarının
çözümünü zorlaştırıyor. Ama bu insanları da yok sayamazsınız.
Kısa vadeli günü kurtaran yaklaşımlar bizleri bu güne getirdi.
Bazen umutsuzluğa kapılıyorum toparlanmamız için iyice dibe mi
vurmamız gerekiyor!
Bir malın hammaddesini, nihai ürünü dışarı-dan ithal ederek dünya
ile rekabet edebilir mi?
Bir malın hammaddesini nihai ürünü dışardan ithal ederek dünya
ile rekabet edemezsiniz. Yanımızdaki komşu,ülke Suriye'ye biz
büyük çapta beyaz et üretimimiz olduğu halde satamıyoruz. Brezilya
ve Arjantin satıyor. Bu iki ülkenin çok büyük soya üretimleri
var. Bu sayede beyaz et ve kırmızı ette tüm dünyaya en rekabetçi
fiyatlarda ürün sevk edebiliyorlar.
Türkiye yıllardır yağlı tohumlar üretimindeki açığını neden kapatamadı?
Ülkemizde yanlış yağlı tohumlar yanlış politikalar ve yanlış müdahaleler
yüzünden geri kaldı. Fiyat destekleri bir yönlendirmedi. Mısıra,
buğdaya destek verir soya az verirseniz. Soya üretimini artıramazsınız.
Üretici mısır mı ekeyim soyamı ekeyim derken bir hesap yapıyor.Aradaki
gelir farkını görünce de tercihini mısırdan yana kullanıyor. Çukurova'yı
zenginleştiren pamuktur. Biz nasıl daha ucuz pamuk ekebiliriz
yarışını bıraktık. Türkiye'nin başarılı oldukları sektörlere bakın
, bu gün tekstildeki başarısının ardında geçmişteki güçlü pamuk
üretimi vardır. Sosyal nedenlerden makinalı pamuk tarımını ovaya
sokamadık. Birlikler üretime odaklı makinalı hasat, bilinçli ilaçlamaya
geliştireceğine ,ticarete yöneldiler. Maalesef siyaset karıştı,kötü
yönetildiler,yanlış yönlere gittiler. Biz sanayiciler ve üreticiler
bu duruma seyirci kaldık.
Serbest piyasa koşularının oluşturulması ve tarımsal destekler
nasıl olmalıdır?
Serbest Piyasa koşullarının çalışması şart, Desteklemeler serbest
piyasa koşularının çalışması için yapılmalı. Bu anlamda desteklerin
yeterli olduğu ve destekleme modellerinin doğru olduğu söylenemez.
Primler az ve geç veriliyor. Serbest piyasa koşularının olduğu
yerde bakanların taban fiyat açıklamaması lazım. ABD, AB de bakanlar
taban fiyat açıklamaz. Bir yandan yabancı sermaye gelsin diye
çaba gösteriyoruz. Diğer taraftan gelen yatırımcılara olmadık
zorluklar çıkarıyoruz. Gelenler içinde yaptıkları yatırımlardan
pişman olanlar var. Nişasta fabrikalarına kota koyduk sen fabrikanı
% 40 randıman ile çalıştır diye. Şekerpancarındaki hatalar mısır
üretiminde sorun yaratıyor. Sektörde ciddi bir kayıt dışı var
hala bunu kontrol altına alamadık. Bu da tarımsal üretimle başlıyor.
Son halkası Bakkallar ve süpermarketler.
Süpermerketlerde fiş kesildiği için o nokta kayıt altında. Fakat
bakkallar bölümünde ciddi bir kayıt dışı var. Fakat ülkedeki 60
bin bakkalın da bir oyu ve gerçeği var. Onlarda bu rekabet düzeninde
ayakta kalmanın mücadelesini veriyorlar. Bu gerçek bizim ama dünyadaki
gelişme maalesef bu yöne değil, süpermarketlere doğru gidiyor.
Yeni kanunlar ile bu noktaların kısıtlanması, dünyanın gittiği
yöne doğru gelişimi kısıtlayıcı belki geciktirici önlemler. Düzenlemeler
ve kısıtlamalar ile bu kadar çok oynarsanız sanayici nasıl uzun
vadeli önünü görerek yatırım yapsın. Bursa'da domates üretiminde
işleyen başarılı olan sözleşmeli üretim modeli neden diğer ürünlere
taşınamıyor.
Soya için üç yıllık bir program yapılsa ve sanayici önünü görebilse
soya üretimi artırabilir. Bizler yağ sanayicisi olarak, soya üreticisi
ile üretimi geliştirme konusunda hemfikiriz ama yem sanayicisi
ucuz hammadde diye ithalatı öne çıkarıyor.Tekrar üstüne basarak
söylemek istiyorum Türk gıda sanayisi tarımdaki problemlerden
dolayı ithalata yönelik bir üretim modeline doğru gidiyor. Bir
malın hammad-desini nihai ürününü ithal ederek dış pazarlarda
rekabet edemezsiniz. Bu gerçeği görmemiz ve düzeltmemiz için tamamen
dibe mi vurmamız gerekiyor?
Röportaj: Kemal ERDOĞAN
|