YORUM
Kemal
ERDOĞAN
Kurumsal İşbirliğin
Önündeki Engeller
Ülkemizde kapsamlı işbirliklerinin, organizasyonların,
gerçekleşebilmesi için farklı statülerde çalışan kamu, özel sektör,
sivil, üniversite gibi kurumların işbirliklerine ihtiyaç var.
Üstelik bu işbirliği bir defalık değil süreklilik taşımak zorunda.
Bir gecelik bir düğün gibi değil uzun yıllar sürecek bir evlilik
gibi işbirliklerini yapmak geliştirmek zorundayız.
Özel, resmi, sivil kurumlarımız işbirliği yapamıyor. Her kurumun
kendi etrafına ördüğü kaleler var, kimse kendi duvarlarını ilgili
kurumlara ördüğü duvarları indirmek ne ön ne arka bahçesine sokmak
istemiyor.
Diğer taraftan karşısındaki kurumun yapması gereken değişim süreci
hakkında sürekli fikir beyan etmekten de geri kalmıyor. Üniversiteler
değişmeli, seçim sistemi değişmeli, siyasi partiler yasası, yerel
yönetimler yasası değişmeli. Bu kadar çok değişimden bahseden,
sürekli hızlı değişimler geçiren ama genelde bir akord, bir balans
tutturamayan bir değişimciler ordusu gibiyiz.
Bu kurumsal kale duvarlarını yükselten akçalı işler, mevcut süren
düzenin beslediği ilişki zincirleri; kale duvarlarının inmesinin
önündeki en büyük engeller.
Geçtiğimiz hafta tarım ile ilgili sorunların tartışıldığı bir
toplantıda yanımda oturan tarım sektörüne uzun hizmetler vermiş
saçları kırlaşmış bir ağabeyimiz toplantının bir yerinde; "yahu
nereye el atsak elimizde kalıyor. Şu sorun ufak, şunu halledelim
desek bile zincirleme yumak gibi biri bir diğerinin arkasından
geliyor" dedi.
Tarım ve gıda sektörünün bir kök sorunu var. Sektörün büyüklüğü
ve zincirleme ilişkiler nedeniyle başarılı olabilmek için kurumlararası
işbirliği şart. Bu sorun, çok sayıda farklı statülerdeki kurumların
bir ortak vizyon oluşturup, müşterek hazırlanmış bir yol haritası
doğrultusunda hedefe doğru yürümelerini gerektiriyor.
Mevcut ilişkiler düzenindeki tıkanıklığa artık dur deyip ortak
akılla kurulmuş, birbiri ile iletişim ve etkileşim içinde çalışan
ağları kurmadan ne Avrupa Birliği' ne girebileceğiz ne de kemikleşmiş
kısır çekişmelerle dolu kendi kısır içdöngümüzden kurtulabileceğiz.
Kısaca söylemek ve sormak istediğim şudur; karşılıklı birbirimize
bağımlıyız. Üreten, tedarik eden, satan, ihraç eden. Bu güne kadar
işbirliği yapmadan bu pahalı bedeller ödeyerek geldik. Tüm rakipler
bunu bizlerden daha iyi yaparken. Bizler birbirimize sırtımızı
dönmüş daha ne kadar gidebileceğimizi düşünüyoruz. İki kere iki
dört eder, kadar net olan karşılıklı bağımlılık olgusunu anlatmak
neden bu ülkede bu kadar zordur?
|