OKUYUCU KÖŞESİ
“Çiftçi
Milletin Efendisidir”
Sefa
ERDUR
Ulu Önder
Atatürk, elbette en doğru sözü söylemiştir:
Arşivlere bakıldığında metal tekerlekli gazyağı
ile çalışan traktörlerin üstünde çiftlik çalışmalarında
hep onun resmini görürüz.
Çünkü;
O tarımı ve çalışanını, kısacası çiftçisini
seven ve memleketin iyi bir seviyeye geleceğini
yine tarımla olacağını gören bir devlet adamıydı.
Ulu Önder
Atatürk önünde ki büyük geleceğin tarımda
olduğunu ve bu yüzden tarıma ve sektöre o yıllarda
ne kadar önem verilmesi gerektiğini söylediği “Çiftçi
milletin efendisidir” sözüyle 1920’li yıllarda
üstüne basarak vurgulamıştı.
Şimdi
yeni bin yılın başlangıcı ve 2000’li yılındayız.
Artık 1920’li yıllarda ki gazyağı ile çalışan
metal tekerlekli traktörler yok artık. Hiç
kimse kara sabanla tarlasını sürmüyor, kurtuluş
savaşındaki kağnılarla hasat yapmıyor. O kağnılar
artık lüks villaların bahçelerini aksesuar
olarak süslüyor.
Şimdi
teknolojinin son model makinalarını, tarım
aletlerini kullanıyor, son sistem gübre ve
tohumlar teknolojinin birer niğmeti. Teknoloji çiftçimizin
emrinde. Hatta bilgisayar teknolojileri bile tarımın
hizmetinde ve memleketin efendisi......Çiftçi
Ahmet Ağa Nerede..?
2000 yılında
mutlu ve kendi kendine yetebilen bir tek çiftçi
gösteremezsiniz...Yoktur...
Tarım
Kredi Kooperatifleri’ne yıllarca borcunu ödeyemeyen,
yeni mal alamayan, evindeki siyah-beyaz
televizyonuna kadar haczedilen, perişan, çaresiz
çiftçimiz var...
Ziraat
Bankası’nın hizmetlerinden faydalanamayan, Tarımsal
Kredinin kendisine şartlarıyla çok uzak olduğunu
bilen, tefecinin ellerine düşmüş çiftçimiz
var...
Yetiştirdiğini
satamayan, sattığının da değerini alamayan çiftçimiz
var.
Pancarını
binbir emek ve fedakarlıkla yetiştiren, karda, kışta,
kıyamette söken ve devlete satmak için günlerce
sıra bekleyen, sattıktan sonra da aylarca parasını
bekleyen ya da parça parça alan eğer Tarım
Kredinin haczinden geriye bir şey kalmışsa alan
ve çarşıdan pazardan kimseye görünmeden kaçan
çiftçimiz var...
Sosyal güvencesi
varmı-yokmu bilmez, ihtiyarladığında hiçbir güvencesi
olamayan çiftçimiz var...
Sattığı
ürünün getirisiyle masraflarını karşılayamayan
ve tefecinin ocağına düşüp inim inim
inletilen, hayatı zindan olan memleketin efendisi
çiftçimiz var...
Sonuçta
saymakla bitmeyecek dertleri olan çiftçimiz, köylümüz
var. Bunu hakediyorlarmı bilmem ama ben gördüklerimi,
duyduklarımı, sorduklarını sizlere de
soruyorum.
Siz hiç
Kasım ayının soğuğunda tarlada pancar nasıl
sökülür bilirmisiniz?
Siz hiç
Temmuz ayının sıcağında orakla hasat nasıl
yapılır bilirmisiniz? Orak destelerinde çocuk
emziren Ana gördünüz mü hiç?
Yorgunluktan
hiç zamanı unuttuğunuz oldu mu?
Siz hiç
traktörünü satıp çocuğunu üniversiteye göndermek
isteyen baba gördünüz mü?
Siz hiç
bayramların niye erken geldiğini kendinize
sordunuz mu?
Bizim çiftçimiz
bunları kendine hep soruyor. Çünkü, çocuğuna
bayramlık alamamaktan, hastasını doktora götürememekten,
ilacını alamamaktan korkuyor. Çünkü, o hatırlayanı
olmadığını ve olmayacağını biliyor.
Tarım
tamamen artık gözden geçirilmeli, çünkü bu işin
sonu Göçtür...
Tarımda
kendi kendimize yetmeyen ülke olmaktayız...Nüfusun
yüzde 40’nın mutsuzluğu, çaresizliğidir.
Ancak Türk
çiftçisi fedakardır ve hep bir ağızdan yine ATA’sının
sözünü haykırır:
“Çiftçi
Milletin Efendisidir”
BU HABERLE İLGİLİ DİĞER
GELİŞMELER
Haber
listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere,
geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına
katılabilirsiniz.
.
|
Mail
adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye
Gir" butonuna tıklayın. |
|
Karşınıza
gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun. |
|