SEKTÖREL
BUĞDAY ÜRETİMİNDE
YENİ BİR YILA GİRERKEN
Buğday
üretimi Çukurova’da ikinci ürün üretimini olası
kıldığı gibi ayrıca pamuk gibi diğer ürünlerin
yetiştirilmesi için bir münavebe olanağı sağlar.
Buğday üretim masrafları yüksek değildir. Halkımızın
esas besin kaynağı olması nedeniyle her an pazarlanması
mümkündür. Çukurova’da buğday verimi iç bölgelere
göre yüksektir. Tüm bu nedenlerle buğday yetiştiriciliği
çiftçilerce çok benimsenir. Bunun için 1999-2000
üretim yılında sadece Adana ili buğday ekim alanlarından
hasat edilen buğday ürünü Ülke üretiminin %6.7’sine
denk olarak 1 334 000 ton kadardır. Dekara verim
yaklaşık 400 kğ ile Ülke ortalamasının hayli üzerindedir.
Aslında ova alanlarında verim daha da yüksektir.
Ancak Çukurova’da buğday üretimi zaman zaman sarıpas,
septoria yaprak lekesi ve külleme gibi mantar
hastalıkları nedeniyle ciddi olarak büyük ürün
kayıplarına uğrar. Çünkü, bu mantarlar buğday
bitkileri üzerinde beslenerek onlardan geçinirler.
Böylece, bitkiler kendileri için kullanacakları
besinlerin mantarlar tarafından kullanılması yüzünden
zayıflayıp daha az ürün verirler. Son yıllarda,
diğer bir mantar olan Gaeumannomyces graminis
tarafından neden olunan take-all hastalığı buğday
kökleri ve gövde dip kısımlarını hastalandırmak
suretiyle ürün kaybına yol açmaktadır. Bu hastalık
nedeniyle daha çok yamaç tarlalarda boş başak
oluşumu ile birlikte öbek öbek bitkiler kuruyup
ölmektedir. Ancak, aynı hastalık taban arazilerde
de oluşur.Bölgede, bu hastalıkların dışında daha
az önemde olan kahverengi pas, başak yanıklığı,
rastık, sürme, sap sürmesi ve bazı yağışlı yıllarda
fide kök çürüklükleri gibilerine de rastlanır.
Özellikle Fusarium graminearum tarafından
neden olunan başak yanıklığı, daha önce hemen
hemen pek bilinmez iken, şimdilerde Bölgede mısır
tarımının yaygınlık kazanması ve özellikle buğdayı
takiben mısır ekilmesi yüzünden dikkati çeker
olmuştur. Tüm bu hastalıklardan ister yeşil aksam
ve başaklara saldıranlar olsun, ve ister toprak
kökenli olup kök ve buğday saplarının taç kısımlarını
infekte eden hastalalıklar olsun; bunlara karşı
alınacak ortak önlemler mevcuttur. Bu önlemlerin
başında münavebe gelir. Bu bakımdan bölgemiz için
soya, pamuk, patates ve şeker pancarı ürünleri
buğday ile münavebe için düşünülebilir. Bu şekilde
buğdayı hastalandıran mantarların çoğu bu münavebe
ürünlerinde gelişip onları hastalandıramazlar.
Bu durumda söz konusu buğday patojeni mantarlar,
tarlada kendileri için uygun besinler içeren buğday
bitkilerinin yokluğu nedeniyle, giderek azalacaklardır.
Bu şekilde, bir-iki ürün yılı gibi yeterince zaman
sonra bu tarlaya ekilecek buğday ürününü hastalandırabilecek
mantarlar hayli azalmış olacağından buğday bitkileri
daha az hastalanmış olacaklar, veya belkide hiç
hastalanmıyacaklardır.Buğday yetiştirilecek tarlalara
bir toprak analizini esas alacak şekilde dengeli
bir gübreleme yapılması hastalıklar nedeniyle
ürün kayıplarını azaltabilir. Buğday bitkilerinin
daha iyi ve sağlıklı büyümeleri için uygun azot,
potasyum ve fosfor seviyeleri gerekir. Take-all
ve Pythium fide kök çürüklüğü gibi bazı hastalıklar
düşük gübrelenen veya fosforca noksan tarlalarda
çok şiddetli olur. Ancak, aşırı azot gübrelemesi
özellikle külleme ve sarıpas gibi bazı hastalıkların
gelişmesine uygun düşer. Ayrıca uygulanan gübrenin
içerdiği azot formu bazı hastalıklar açısından
önemlidir. Take-all hastalığı şiddeti baharın
üst gübre olarak uygulanan azotun nitrat formları
ile artar. Oysa amonyum içeren azotlu gübrelerin
kullanılması ile bu hastalığın şiddeti azaltılabilir.Buğday
tohumluğu prensip olarak özellikle toprak ve tohum
kökenli hastalıklara karşı ilaçlanarak ekilmelidir.
Tek bir etkili maddeye sahip fungisidal bir preparat
ile tohum ilaçlaması tüm toprak ve tohum kökenli
hastalıklara karşı etkili olamaz. Bu nedenle ilaçlamada
en az iki ayrı etkili maddeye sahip kombine bir
fungisit preparatı kullanmak gerekir. Çoğu hastalıklar
açısından Çukurova’da buğdayın Kasım ayı ortası
gibi geç olarak ekilmesi uygundur. Bu şekilde
bitkiler kışa girerken fazla miktarda yeşil aksam
ile hastalıklara yönelik olmazlar. Ekim tarihi
yanında ekim oranı da buğday hastalıklarının gelişmesini
etkileyen önemli bir faktördür. Eğer dekara 25-30
kğ gibi sık bir ekim yapılacak olursa, bitkiler
arasına hava giremez. Bu şekildeki yetersiz havalanma
nedeniyle bitki örtüsü içinde nisbi nem %90’ların
üzerine çıkabilecektir. Yüksek nisbi nem özellikle
yeşil aksamı hastalandıran mantarların yaşamasına
uygun düşer. Yağışlı veya çiğli günlerde, yine
bitki örtüsü içinde yeterli havalanmanın olmayışı
nedeniyle, bitki yüzeyleri uzun zaman ıslak kaldığından
çoğu yeşil aksamı hastalandıran mantarlar bol
miktarda gelişerek bitkileri hastalandırma şansları
artar. Çünkü çoğu mantar sporunun çimlenmesi ve
bitki yüzeyinde yeterince büyebilmesi için serbest
bir su filminin varlığı ve ayrıca %98’e varan
bir nisbi nem düzeyi gerekir. Eğer bir mantar
sporunun buğday yaprağı üzerine konup çimlenmesini
takiben belli bir süre ıslaklık yaşanmayıp kuraklık
gerçekleşecek olursa, bu çimlenmekte olan spor
canlılığını kaybedecektir. Örneğin bir septoria
sporu çimlenerek bitki içine dahil olabilmesi
için en az 6 saat gibi bir ıslak dönem gereksinir.
Bu nedenle buğday tarlaları bitkiler arasında
hava hareketini mümkün kılmak için yeterince sıklıkta
ekilmelidir. Bunun için dekara 17.5-20.0 kğ tohum
uygun olabilir veya her bir metre kareye 400-500
tohum düşecek şekilde ekim yapılmalıdır.Diğer
kültürel önlemlerle birlikte; sarıpas, külleme
ve septoria yaprak ekesi hastalıklarına karşı
yeşil aksama fungisitler uygulanabilir. Ancak
fungisit uygulamalarının hastalık gelişimi, şiddeti
ve hüküm süren uygun hava koşulları esasından
tam zamanında yapılması durumunda bir yarar sağlanır.
Burada buğday bitkilerinin büyüme döneminin de
dikkate alınması gerekir. Yeşil aksama yapılacak
fungisit püskürtmeleri ile buğdayın yeşil aksama
saldıran hastalıklarının mücadelesi için zamanlama
önemlidir. Burada epidemiyolojik açıdan hastalığın
gelişerek yayılabilmesi açısından en uygun olan
zamanın ve ilaçlamayı haklı çıkartacak bir hastalık
seviyesinin mevcut olması gerekir. Bu şekilde
fungisit uygulamaları ile yüksek verimli buğday
ekili alanlarda verimi %10-30 arasında artırmak
olasıdır. Burada ayrıca, parasal olarak 1.0 milyon
liralık bir fungisit uygulama masrafı karşılığında
3-4 milyon liralık bir ürün kurtarma esasından
hareket edilmesi gerekir. Aksi halde, zamansız
ve epidemiyolojik açıdan kimyasal mücadeleyi haklı
bulmayacak bir düzeyde çok düşük bir hastalık
gelişimi, veya yüksek oranda bir hatalık şiddeti
ve çiçeklenme dönemi sonuna ulaşmış ileri bir
bitki büyüme dönemi, söz konusu olduğunda; fungisit
uygulaması boşa yapılmış olacaktır. Buğdayda yeşil
aksama saldıran hastalıkların kimyasal mücadelesinde
ilaçlama zamanı ve mücadele eşiğinin belirlenmesi
oldukça incelikli bir iştir. Bu amaçla özellikle
septoria yaprak lekesi ve sarıpas mücadelesi için
bir üretim yılında Aralık-Ocak-Şubat aylarını
içeren 90 günlük dönemde bu hastalık etmeni mantar
sporlarının çimlenip büyüme ve gelişmeleri açısından
alt sınır olan 4.40 ve 7.00C’nin
aşağısındaki gün sayısına, her gün yaşanan ortalama
sıcaklık derecesi toplamına,yağışlı gün sayısı
ve yağış miktarına bakmak gerekir. Bu konuda,
Bölgede yaşanan düşük ve çok yüksek şiddete sahip
hastalık salgını yıllarında seyreden hava koşulları,
hastalık oluşumu ve şiddet bilgileri, konusunda
tarafımızdan en az 5 üretim yılını kapsıyan araştırmalar
yapılmıştır. Bu çalışmayagöre, sözü edilen iklim
değerleri sırasıyla 20-50 günden az, 930 ve daha
fazla gün derece, 32-34 gün ve 300-400 mm olduğunda
ve ayrıca Mart ve Nisan aylarında 10 gün kadar
yağış nedeniyle devamlı bir ıslak dönem yaşandığında,
bu iki hastalığın önemli şiddette salgın durumuna
erişebilecekleri belirlenmiştir. Burda belirlenen
iklim değerleri bizzat buğday tarlaları içerisine
yerleştirilen meteorolojik cihazlardan derlenmiştir.
Çünkü, epidemiyolojik açıdan bir bitki hastalığının
gelişmesinde, ürün örtüsü içindeki veya hemen
üzerindeki hava koşulları esas belirleyici faktör
olarak görülür. Diğer yandan dış ülkelerde yapılan
birçok çalışmada, buğday ürünü sapa kalkma dönemi
başlangıcından başakların çıktığı dönem sonuna
kadar hastalık gelişimi konusunda her hafta yapılan
incelemeler ve hastalıklar için uygun havaların
oluşma durumu esas alınarak, bir kimyasal uygulamasına
karar verilebilmektedir. Bu bakımdan hastalık
gelişimi açısından bitkilerin büyüme dönemlerine
göre her bir tarlada belli miktarlarda bitki ve
onların bazı indikatör yaprakları incelenmektedir.
Burada bitkiler üzerindeki hastalık oluşumu ve
şiddeti kaydedilerek elde edilen değerler hastalık
için bir mücadele eşiğine erişmiş olduğunda, sadece
uygulamaya geçilmektedir. Bu şekilde yüksek verim
kapasiteli çeşitlerde 170 kğ/dekar’a kadar ürün
artışı sağlanabilmektedir. Bizim Çukurova koşullarında
yeşil aksam hastalıklarına çoğunlukla duyarlı
olan buğday çeşitleri ile yürüttüğümüz çalışmada,
Şubat ayı sonu ve Mart ayı ilk yarısı esnasında
buğday bitkileri sapa kalkma ve bayrak yaprak
çıkışı döneminde iken yapılan tek bir fungisit
uygulaması ile 47-63 kğ/dekar’lık bir ürün artışı
sağlanmıştır. Mart ayı sonu ve Nisan başında,
ikinci bir fungisit uygulaması hem etki ve hem
de ürürn artışı yönünden ekonomik olmamıştır.
Burada dekara ilaçlama masrafı, bu yılki buğday
fiyatı esasından, 25-30 kğ buğdaya denk düştüğü
kabul edilecek olursa, kimyasal uygulamanın haklılığı
kanıtlanmış olur. Bu uygulamalarda bayrak yaprak
denilen en tepe yaprağın korunması önemlidir.
Çünkü bayrak yaprak tanelerin gelişimi için başağa
taşınan karbon hidratlı besin maddelerinin %60-70
kadarını üretme yeteneğindedir. Bu nedenle, verimdeki
en büyük artışlar, fungisitler tepe yaprakların
şiddetli infeksiyon tehlikesi taşıdığı zamanda
uygulandığı zaman, elde edilmektedir. Eğer tepe
yaprak başaklanmadan önce veya hemen sonra ölecek
olursa küçük, buruşuk tane oluşumu ile verim çok
azalacaktır.Kimyasal mücadelenin zamanlanmasında
kın ve çiçeklenme başlangıcı dönemleri ayrıca
önemlidir. Bu dönemlerde bayrak yaprak ve onun
altındaki birinci ve ikinci yapraklar üzerindeki
hastalık gelişimine göre ilaç uygulaması önerilebilmektedir.
Bu aşamada özellikle yeşil aksama saldıran hastalıklar
yönünden uygun hava koşullarının oluşma olasılığı
söz konusu ve bayrak yaprak üzerinde hastalık
lezyonları başlamış ise fungisit uygulanabilir.
Ancak çiçeklenme başlangıcını takiben bir hafta
geçmiş ise fugisit uygulaması ekonomik olmayacaktır.
Bu bilgiler Bölgemiz açısından dikkate alındığında,
Kasım ayının ikinci yarısında ekilen buğday ürünü
eğer Mart ve Nisan ayları döneminde, buraya kadar
açıklanan ölçüler esasından hareket edilerek etkin
bir fungisitle ilaçlanacak olursa, ekonomik bir
sonuç alınabilecektir. Aksi halde, hiçbir iklim,
hastalık, çeşit ve ürün yetiştirme bilgisi esas
alınmadan, 1999-2000 üretim yılında olduğu gibi
Mayıs ayının ilk haftasında buğday bitkileri nerdeyse
olum dönemine girmiş iken, rastgele yapılan bir
kimyasal mücadeleden yarar sağlanamaz. Bu şekilde
Çukurova çiftçisi bilimsel dayanaktan yoksun olarak
her yıl farklı bir hastalık rizki yakıştırması
ile ilaç tüketimi için yönlendirilmektedir. Sonuç
olarak bu üretim yılında ilaçlama masrafı olarak
dekara harcanan 2.5-3.0 milyon lira çifti açısından
boşa gitmiştir. Buğdayda yeşil aksam hastalıklarına
karşı haklı olarak bir ilaçlamaya karar verildiğinde
bile, bu kez de ilaç uygulama ekipmanı konusunda
ayrıca düşünmek gerekecektir. Bitki hastalıklarına
karşı yapılan ilaçlamalarda tüm bitki yüzeylerinin
ilaçlı su ile iyice kaplanması esastır. Bu bakımdan
havadan yapılan ilçlamalarda hava türbülensi sağlıyabilen
ve bunun sonucu bitkilerin tüm yüzeylerinin ilaçla
kaplanmasına olanak sağlıyan helikopter dışında
bir uygulama aleti uygun düşmez. Diğer yandan
yer aletleri ile yapılacak ilaçlamalarda traktörün
çiğnemesi nedeniyle oluşabilecek ürün kayıpları
ekonomik açıdan düşünülmeli ve bunu azaltmak için
traktörün iş genişliği arttırılmalıdır. Yalnız
yer aletleri ile ilaçlamada traktörün ıslak havalarda
tarlalara girmesi ağır toprak yapısına sahip alanlarda
zorlaşacaktır. İlaç uygulaması ile ilgili olarak
belli bir alana ne kadarlık bir ilaçlı suyun püskürtülebileceği
bir kalibrasyon çalışması ile belirlenmelidir.
Ayrıca, en uygun bir hastalık ilaçlaması için
ilaç püskürtme mememlerinden çıkan damlacık çaplarının
100 mikrometre çaplı olması gerekir, aksi halde
çok büyük damlacık üreten veya akma şeklinde ilaç
dağıtan püskürtme aletleri ile bir sonuç alınamıyacaktır.
Bitki hastlıkları sonucu oluşan ürün kayıplarının
azaltılmasında, ilacın doğru uygulanmasının en
az hastalığın doğru olarak tanımlanması, etkili
ilacın seçimi ve ilaçlamanın zamanlaması kadar
önemli olduğu özellikle bilinmelidir. Buğdaydaki
yeşil aksama saldıran hastalıklara karşı püskürtme
olarak başlıca triadimefon, tradimefon+mancozeb,
triadimefon+benomyl, mancozeb, propiconazole,
tebuconazole, fusilazole, prochloraz, triadimenol,
benomyl, benomyl+mancozeb ve azoxystrobin gibi
fungisitler kullanılmaktadır. Bunların yanında
tohum ilacı olarak tradimenol+thiram, tradimenol+captan,
tradimenol+thiabendazole, carboxin+thiram, carboxin+thiram+thiabendazole,
tebuconazole+thiram, difenoconazole, captan+ thiabendazole
ve thiram+thiabendazole önerilmektedir. Ancak
bu fungisitlerden bazısı bazı hastalıklar için
çok daha etkin olduğundan uygun bir seçim yapılmalıdır.
Bu ilaçlardan herhangi birisi uygulanmak üzere
seçilmiş olduğunda etiketleri üzerindeki bilgiler
iyi okunmalı ve bu bilgilere göre uygulama yapılmalıdır.
Özellikle uygulanmak için propiconazole seçilmiş
ise bu fungisit başaklanma döneminden önce buğdaya
uygulanmalıdır.Sonuç olarak Bölgemizde zaman zaman
etkili olan buğday hastalıklarından ürünü korumak
için aşağıdaki bilgiler doğrultusunda hareket
etmekte yarar olacaktır.
- Bir yıl önceden anızın derin sürüm yapılarak
toprağa gömüldüğü, kendigelen bitkilerin yok edildiği,
yol boyu veya tarla sınırı vejetasyonu içinde
buğday hastalıklarına konukçuluk edebilen bitkilerin
bulunmadığı ve iyi bir tohum yatağı hazırlanmış
tarlalara; Kasım’ın ikinci yarısı ilaçlanmış buğday
tohumu ekimi yapmak,
-Özellikle pas hastalıklarına karşı dayanıklı
çeşit yetiştirmek,
-Ekim için dekara 20 kğ kadar tohum miktarı kullanmak,
-Toprak analizi esasından dengeli gübreleme uygulamak,
özellikle saf azot üzerinden dekara 16-18 kğ kadar
bir azot gübrelemesi yapmak, azot kaynağı olarak
nitratlı gübreler yerine amonyumlu gübreler kullanmak,
-Hava koşulları takip edilerek Aralık- Şubat döneminde
4.50 ve 7.00C gibi düşük
sıcaklıkların sırasıyla yaklaşık beş ve iki günde
bir’den az yaşandığı, ortalama günlük sıcaklıkların
100C’nin üzerinde olduğu, ortalama
olarak yaklaşık üç günde bir yağmur yağdığı ve
toplam 300-400 mm’lik bir yağışın oluşmuş olduğu,
ılık geçen yıllarda, yeşil aksama saldıran bir
hastalık patlamasına karşı tedbirli bulunmak,
-Bitkiler sapa kalkma döneminden çiçeklenme dönemi
başlangıcına kadar her hafta incelenerek üst yapraklarda
hangi hastalığın var olduğu ve bu hastalığın şiddeti
esas alınarak uygun bir fungisit ve alet ile ilaçlama
yapmak.Bölgedeki önemli buğday hastalıkları konusunda,
integre hastalık mücadelesinin bir bölümü olarak,
ilaçlı mücadelede bir ön tahmin veya ikaz sistemi
geliştirebilmek ve mücadele eşikleri saptamak
ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. Bu
konuda pratiğe yönelik bilgiler elde edildikçe
böyle bir yayın şeklinde çiftçilere duyurulmaya
çalışılacaktır.
BU HABERLE İLGİLİ DİĞER
GELİŞMELER
Haber
listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere,
geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına
katılabilirsiniz.
.
|
Mail
adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye
Gir" butonuna tıklayın. |
|
Karşınıza
gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun. |
|
SEKTÖREL
>>
Buğday
üretiminde yeni bir yıla girerken
>>
Gübreleme
amaçlı yaprak ve toprak
analizleri
>>Sığırda
dişe bakarak yaş tayini

ANA
SAYFAYA DÖN


Prof.
Dr. Mehmet Biçiçi
Ç.Ü.
Bitki Koruma Bölümü
|

|