YORUM

GÜBREDE KİM KAZANIYOR KİM KAYBEDİYOR?

Tarımda son günlerin tartışma konusu, gübre fiyatları. Çiftçi diğer girdilerde olduğu gibi gübre fiyatlarının aşırı artışından şikayetçi. Girdi fiyatları yüzde 100'ün üzerinde artarken çiftçinin ürünlerindeki fiyat artışının yüzde 25'lerde kalması, bir yandan çiftçinin enflasyona yenik düşmesine neden olurken diğer tarafta üretim yapmayı zorlaştırıyor. Gübre üreticileri ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp arasındaki tartışmanın odak noktasını gübre fiyatlarındaki artış oranı ve çiftçiye yapılan destekleme oluşturdu. Tarım Bakanı Gökalp'in "herkesin gübre ithal edebileceği" bir sistemi getireceklerini açıklaması özellikle Turgut Özal döneminde uygulanan "içerdeki üreticiyi ithalatla terbiye etme" politikasını anımsattı. Hatırlanacağı gibi Özal'ın bu yaklaşımı ile bir çok tarım ürünü ithal edilmişti. 1980'li yıllara kadar 3 milyon dolar olan tarım ürünleri ithalatımızın bugün 3 milyar dolar seviyelerine ulaşması bu düşüncenin ürünü. Toplam 5-5.5 milyon ton gübre ihtiyacımızın yaklaşık 2 milyon tonunu ithal ediyoruz. Geri kalan 3.5 milyon tonluk iç üretimin de ana hammaddesi olan amonyak yurtdışından geliyor. Tamamen dışa bağımlı olunca fiyatları kontrol etmek mümkün olmuyor.Gübre sektöründe bir kaç uzmanla görüştük. Gübre fiyatlarındaki yüzde 180'leri bulan artışların nereden kaynaklandığını birlikte görelim.Ekim 1999'da 1 dolar 479 bin lira iken, ürenin (gübre çeşidi) liman teslim maliyeti navlun dahil 72.5 dolardı. Bu yıl ekim ayında aynı gübrenin fiyatı 130 dolar. Dolar kuru ise bugün 684 bin lira.Ekim 1999'da 72.5 dolar olan liman teslim maliyetinin üzerine yüzde 8.3 gümrük vergisi biniyor. Bunun değeri 6 dolar. Geminin boşaltılması ve torbalanması için 10 dolar daha ekleniyor, diğer masrafları da 1 dolar kabul ettiğinizde daha limanda iken gübrenin ton fiyatı 89.5 dolara çıkıyor. Bu gübreyi limandan alıp bayilere ulaştırmanın maliyeti ton başına 15 dolar. Yüzde 17 KDV var, yani yaklaşık 17.5 dolar daha ekleyince 1999 Ekim ayında gübrenin ton maliyeti 122 dolar.Aynı hesaplamayı Ekim 2000 için yaparsak: Ürenin liman teslim fiyatı 130 dolar. Yüzde 8.3 gümrük vergisi 10.79 dolar, tahliye, torbalamanın dolar bazında sabit hesaplandığında 10 dolar ekleniyor, diğer masraflar yine 1 dolar kabul edildiğinde toplam maliyet 151 dolar 79 sent. Geçen sene ekim ayında mazotun fiyatı 135 bin liraydı bu sene 480 bin lira. Dolayısıyla nakliye maliyeti arttı ve navlun 17 dolar. Yüzde 17 KDV eklersek 2000 yılı Ekim ayında ürenin ton maliyeti 197.5 dolar. Geçen yıla göre dolar bazında yüzde 62 artış var.Türk Lirası'na çevirdiğimizde geçen yıl ekim ayında kilosu 58 bin lira olan ürenin bu yıl ekim ayındaki fiyatı 135 bin lira. Artış oranı yüzde 132.Bu artışın temel kaynağı yurtdışındaki fiyatlardan geliyor. Ürenin tamamı ithal ediliyor.Ürede devlet desteklemesi son üç yıldan beri sabit ve 17 bin lira. Geçen sene dolar bazında 35-36 sent iken bu yıl dolar bazında 25 sente düştü. Bunun anlamı 58 bin liraya mal edilen üreyi çiftçiye 41 bin liradan satan gübre üreticisi devletten 17 bin lirasını alıyor. Yani çiftçi üreyi geçen sene 41 bin liradan alırken bu sene 118 bin liradan alıyor. Çiftçi geçen yıla göre yüzde 187 daha pahalıya üre kullanıyor. Devletin desteklemeyi sabit tutması, yurtdışında fiyatların artması, dolardaki artış gübrede fiyat artışını yüzde 187'ye çıkarmış. Hükümetin enflasyon hedefi oranında tarım ürünleri fiyatını artırmasının üreticideki tahribatını sadece bu örnekle görmek mümkün. Dışa bağımlılığın acısını çekiyoruz.Ana hammaddesini ithal etsek de içerde ürettiğimiz gübrenin fiyatı bu kadar artmadı. TÜGSAŞ'ın ürettiği kalsiyum amünyum nitratın geçen seneki ekim ayı fiyatı 55 bin liraydı bu sene 80 bin lira. Geçen sene amonyak fiyatı 110 dolardı bugün 190 dolar. Bu geçen süre içinde TÜGSAŞ amonyakı alıp kalsiyum amünyum nitrat üretiyor ve depoya koyuyor. Dolayısıyla paçal maliyet yapılabiliyor. Devletin nitrattaki desteklemesi de 3 yıldan beri 13 bin 500 lira.Tarım Bakanı Gökalp'in ilginç bir açıklaması daha var: "160 trilyonluk destekleme çiftçiye gitmedi."Üreticiye yapılan bir para ödemesi zaten yok. Gübre üreticisi 58 bin liraya mal ettiği üreyi çiftçiye 41 bin liraya satıyor 17 bin lirasınıda gidip Ziraat Bankası'ndan yani devletten alıyor. Bugüne kadar devletten alacağı kalan gübre fabrikası da yok. Dolayısıyla "destekleme üreticiye gitmiyor" diyen Sayın Bakan'ın buna açıklık kazandırması gerekiyor. Yazının başlığına dönersek, gübreyi kullanan çiftçi kaybediyor. Gübreyi Türkiye'ye ihraç eden yurtdışındaki satıcı tatlı kârlar sağlıyor. Tartışmasını da gübre üreticileri ile Tarım Bakanı yapıyor. Hükümet ise sadece seyrediyor. Dışa bağımlılığın faturası bu. Bu fatura ortada dururken TÜGSAŞ ve İGSAŞ'ı özelleştirmenin kime yarar sağlayacağını uzun uzun düşünmek gerekmez mi?

BU HABERLE İLGİLİ DİĞER GELİŞMELER

Haber listemize üye olup tarım sektöründeki haberlere, geliştirici herkese açık tartışma platfomlarına katılabilirsiniz.
.
Mail adresinizi sol aşağıya yazın ve "Listeye Gir" butonuna tıklayın.
Karşınıza gelecek sayfadaki formu eksiksiz doldurun.

Powered by ListBot

YORUM

>>
A. Ekber Yıldırım (Dünya Gazetesi) / Gübrede Kim Kazanıyor Kim Kaybediyor?
>>
Namik Kalaycý /Editörün Köþesi
>>Kemal Erdoðan / Agro Biliþim Agro Türk



ANA SAYFAYA DÖN




Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır. Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.