FİLM-ELEŞTİRİ

 VATANSEVER-THE PATRIOT

Godzilla, Kurtuluş günü ve Evrenin askerleri gibi  oldukça fazla ses getiren bilim kurgu filmlerinin Alman asıllı ünlü yönetmeni R. Emmerich’ ten duyguları kamçılayan etkili bir film daha. 
1776 yılında İngilizlerin kolonicilere saldırmasıyla başlayan Amerikan iç savaşında, durumun koloniciler aleyhine dönmesi üzerine, orduya katılma kararı almak için toplanan kasabalılar, en çok da eski bir asker olan Yüzbaşı Benjamin Martin’den (Mel Gibson) destek beklerler. Oysa o, geçmişte Fransızlara ve Kızılderililere karşı savaşarak, efsanevi başarılar kazanmış bir kahraman olarak umutları boşa çıkarır ve hem savaşın acımasızlığını tekrar yaşamak istemediğinden ve hem de karısı ölünce üzerine kalan 7 çocuğunun sorumluluğu nedeniyle savaşa katılmayacağını bildirir.Herkes gibi büyük oğlu da bu duruma üzülür. Bir kahraman olan babasından böylesine korkakça bir ifade beklemiyordur. O kızgınlıkla gidip askere yazılır ve uzun bir sürede savaşın gerçek yüzünü görür. Yaralı olarak geri döndüğünde ise, evdekileri de ateşin içine sürükleyecek bir rol oynar. Çünkü, özel ulak olarak önemli bir haber taşımaktadır ve bu özelliği ailesinin, cani yaradılışlı İngiliz albayı Tavington’un acımasızlığından nasiplenmesine neden olur. Tutuklanıp götürülürken, kendisini kurtarmak isteyen kardeşinin ölümüne yol açar.Benjamin artık bir yol ayırımındadır. Sakin bir hayat yaşama düşüncesine karşılık, şartlar onun da savaşa girmesini zorunlu kılar. Milis kuvvetlerinin başına geçerek, önce onları eğitir ve ardından da vur kaç taktikleriyle İngiliz konvoylarına büyük kayıplar verdirir. Bir türlü yakalanamayışı ve hatta geride tanık da bırakmadığından, adı Hayalet Albay’a çıkar. Ünü her yere yayılır. Bu durumda İngilizlere düşen de, savaş kurallarını bir tarafa bırakarak, canice metotlarla bu gücü saf dışı etmektir.Albay Tavington, muhtemel zaferden sonra ödül olarak alacağı mal ve paraların hesabı içinde vahşet uygulamalarına başlar.  Çeşitli tuzaklarla adamları eksiltilen ve geliniyle, diğer yakınları bir kiliseye doldurularak canlı canlı yakılan Benjamin intikam almaya kararlıdır. Ancak, kendisinden önce davranan oğlunun İngilizlere kurduğu pusuda öldürülmesi üzerine, yaklaşan İngiliz ordusuna kendi önerisi olan bir taktikle gerekli cevabı verir ve kesin zafere ulaşılır.Film, gerçekten de insani duyguları harekete geçirten, savaşın kirli yüzünü bir kez daha vurgulayarak gözler önüne seren, kan revan dolu bir yapım. Bazı sahnelerde kullanılan yavaş çekim tekniğiyle, çarpıcı görüntüler adeta beyinlere çivileniyor.Bol figüranlı savaş sahneleriyle görsel bir ziyafet sunan filmin, kimi diyalogları da filmin konusu kadar ilginçti. Örneğin; Kral George’u zorbalıkla suçlayan ve kendisini savaşa katılmaya davet eden dostlarına, “ 3 bin mil ötedeki bir zorbayı, bir mil ötedeki 3 bin zorbaya tercih ederim ” deyişi ve öfkeyi korkunun bir maskesi olarak nitelemesi çarpıcı sözlerdi.    Filmin ilk sahnesindeki, sallanan sandalye yapma işini beceremeyince sandalyeyi hırsla duvara savuruşuna küçük kızının mimiklerle gösterdiği tepki ne kadar komik unsurlar taşıyorsa, ilerleyen sahnelerde babasına küserek konuşmak istemeyen aynı kız çocuğunun, atla giden babasının arkasından ağlayarak koşması da bir o kadar göz nemlendiriciydi.Saçma sahneleri de yok değildi tabii ki. Adamları tutsak edilip İngiliz kalesine götürülünce, Benjamin’in elini kolunu sallayarak İngiliz generaliyle odasında konuşmaya gidişi ve dürbünle uzak bir mekandan seyrettirdiği, samandan yapılma maketleri esir İngiliz subayları pozisyonunda göstererek, değiş tokuş amacıyla başarılı bir biçimde kullanışı pek akıl işi değildi. Savaşın içindeki tecrübeli bir komutanın bunu kolayca yutması pek mantıklı olmasa gerek. Her şeye rağmen, şimdilerde dost olan milletlerin tarihlerinde kalmış, üzücü ve kırıcı anılarla dolu bir 
dönemi başarıyla yansıtışına  4 yıldız vererek değerlendiriyorum bu filmi. Son günlerde medyaya yansıyan haberlere göre; önce Amerikalı zenciler ve ardından da kendilerini öcü olarak gösterdiklerini ileri sürerek İngilizler bu filmi protesto etmeye başlamışlar. Hele bir de Oscar ödülü alırsa, bu filmin daha fazla sansasyona  neden olacağını görebiliriz.

CİNE SANAT

FİLM ELEŞTİRİ: The Patriot-Vatansever
R. Emmerich'ten duyguları kamçılayan bir film daha


ŞİİR RIHTIMI:: belki farksız gibi görünür / dışardan bakınca / cýlız bedenim

KİTAP: Dünyanın birçok köşesi için geleceğin en önemli maddesi olmaya aday olan bildik bir konudan ; su dan ve su üzerine olan kavgalardan ve politikalardan bahsediyor kitap



ANA SAYFAYA DÖN




.

 
 
Copyright©1996-2000 Cine-Tarım A.Ş. Her hakkı saklıdır. Cine-Tarım A.Ş.'nin yazılı izni olmaksızın hiçbir yazılı ve görsel malzeme kısmen ya da bütünüyle kullanılamaz.